ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 149
Yazar: Üzeyir İlbak
KÜLTÜR, EĞLENCE VE FESTİVAL

KÜLTÜR, EĞLENCE VE FESTİVALZor zamanlardan geçerken eğlenmeye çalıştığımız bugünlerde, meseleyi öncelikle kavramsal olarak tarif etmeyi denemek, derdimizi anlamaya da imkân verebilir.

Festival: “Birkaç gün süren şenlik veya sanat gösterisi; karmakarışık, düzensiz toplantı veya eğlenceli olay.” Kültür: “Bir milletin inanç, fikir, sanat, âdet ve geleneklerinin, maddî ve manevî değerlerinin bütünü, hars; bir milletin sanat ve fikir eserlerinin bütünü.”

Taklit bir eğlence türü olarak Türkiye’de karşılık bulan festivaller, çağdaşlaşma ve çağdaş pop kültürünü meşrulaştırarak geleneği tasfiye eden ya da onu marjinalleştirerek yeniden temellendiren ve Türkiye’yi Batı kültürel formasyonu ve yaşama biçimine eklemlemenin bir aracıdır. Burada yapılmak istenen Türkçe konuşan, arada bir de olsa kulağı ve zihni ezana ayarlı insanın geleneksel zihin yükünü boşaltmak. Tipik bir örnek olarak da bir organizasyonda tarihi camilerin kapılarına danslı, şarkılı eğlence programlarının afişinin asılmasını gösterebiliriz. Önce kilise, fetihten sonra cami olarak kullanılan bir mekânın bahçesini akşam saatlerinde konser alanı olarak kullandıktan sonra geç saatlerde duvarına dijital ebru çalışmalarını yansıtmak. Basit bir akılla mekân üzerinden her iki olayı aynılaştırarak şuur altında meşrulaştırmak…

“İnançlı insanların” iktidar olduğu bir dönemde yaşanan deprem, yangınlar ve ekonomik kırılmanın kıskacında kıvranan insanları çağdaşlık gereği ‘evrensel değerlere’ göre eğlendirmek, önemli ölçüde para harcamak, gelecekte yazılacak tarihimizde nasıl bir karşılık bulacak? Bireysel tercihlerle yapılan işlerden dolayı paydaşların sorumlu tutulmama ihtimalini düşünmenin yanılgısını hatırlatmak istedim. Ya deprem olmadı, ek vergiler gelmedi, enflasyon belasıyla boğuşmuyoruz; ya da birileri olup bitenleri ciddiye almıyor.

Kültür, insan davranışlarını, inanç sistemlerini, değerleri ve ideolojileri, insanların yaşama biçimini, beslenme, etkileşim ve iletişimini; ait olduğu coğrafyanın, tarihin, kültür-medeniyet birikiminin sınırları çerçevesinde yaşama çabasını ifade eder. Kültüre dair zihnini ilk yoranlardan biri olan Edward Tylor'ın 1871'de yaptığı “kültürün bilgi, inanç, sanat, ahlak ve gelenek” olduğu anlamındaki tarifini de hatırlamakta fayda var. Başka bir ifade ile sosyal bilimlerde kültür, biyolojik olarak değil, toplumsal araçlar ve sosyal organizasyonlarla aktarılıp iletilen değerleri anlatır. Bu anlatı, eğlence olarak tanımlanan festivalin konusu değil.

Ziya Gökalp’in, ‘medeniyet’ ile ‘hars’ (kültür) konusunda yaptığı basit tasnifle “medeniyet evrensel, kültür yerel ve millîdir”. Festival anlayışının yerel ve millî oluş ölçüsünün takdirini, festivale tanıklık eden aziz ülkemin insanlarının ferasetine bırakıyorum.

Festivaller kitle kültürünü ve kültür endüstrilerinin ürünlerini pazarlayan ve/veya tanınırlığını artırarak meşrulaştıran organizasyonlardır. Popüler kültür, iletişim, tüketim toplumu, medya, boş zaman kavramları üzerinden kimlik, aidiyet ve ideolojinin dezenformasyonunu sağlayan tüketim toplumunun bir aracına dönüştürülen festival, geleneksel değerlerle yaşayan toplumlara yabancıdır. Merhum Cemil Meriç’e göre "Geniş halk tabakaları, ecdattan müntakil imanlarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Rasyonel, irrasyonel gibi nevzuhur tefriklerden habersizdirler. İslamiyet’i toptan benimserler. İthal malı ideolojiler intelijansiyamızın inhisarındadır. Bütün zorlukları onlarla çözer, bütün meçhulleri onlarla aydınlatırlar; İslamiyet halk tabakalarının “kültür”üdür. Bu sözde dünyevî kültür ise aydınların dini..."

Güç odağı olduğunu düşünen çevreler, adından başka içerisinde kayda değer bir şey barındırmayan festivaller yoluyla halk ile inançlarından tevarüs ettikleri kültür arasına bir duvar örüyorlar. Tanık olduğumuz eğlence kültürü festivallerinde kültür yok artık. Karşı-kültür, anti-kültür, hip-kültür, pop-kültür, sanal kültür var. Festivalle tanıtımı yapılan kültür, turizme eklemlenmiş seyyah ve miras aklından yoksun eğlencelik bir kültürdür. Bu anlayışta toplumun mensubu olduğu değerler ve mukaddesler de yok! Başta gençler olmak üzere toplumun alıştırılmak istendiği zihni ve kalbi kabullere yabancı bir kültür anlayışı var. Cumhuriyetle başlayan tepeden inmeci bir anlayış bu. Aptallaştırıcı, düşünceden ve düşünmeden uzak bir "alt-kültür" dayatılıyor.

Antik Yunan'da düzenlenen olimpiyat oyunları ile başladığı düşünülen festival geleneği, Roma İmparatorluğu'nda Saturnalia olarak adlandırılır. Saturnalia günlerinde sosyal ilişkiler ve sosyal düzen gözetilmeksizin eğlence ve kutlamaların doruğa çıktığı, ahlaki ve insani kuralların dikkate alınmadığı ve günümüzde alkollü bazı pop-kültür festivallerinde de bunun tekrarlandığı bilinir. Orta Çağ Avrupa’sında festivaller, dini temalarla kısmen şekil değiştirdi. Hristiyanlıkla ilişkili olarak Noel, Paskalya ve Aziz Patrick Günü isimleriyle festivaller düzenlenmeye başlandı ve bunlar dini törenlere dönüşerek varlıklarını sürdürdü. Bu festivaller, dini törenlerin yanı sıra zaman zaman halk dansları, müzik, sokak gösterileri ve pazar etkinlikleriyle de renklendirildi.

19. yüzyıl sanayi devriminden sonra ticari bir kimlik kazanan festivaller, 20. asırda dans, müzik, tiyatro, film, el sanatları ve gastronomi gibi farklı disiplinleri bünyesine dahil ederek farklılaşmayı sürdürdü. Dünyanın en bilinenleri arasında Edinburgh Festivali, Cannes Film Festivali, Rio Karnavalını hatırlamakta fayda var.

Sonuç olarak mensubu olduğumuz kültür ve medeniyet havzasında festival kültürü yok. Uygulamaya koyan elitler de bunu bir karşı kültür olarak hayata geçirdiler. Meşhur ederek meşrulaştırılan her şey “aidiyeti olmayan melez bir kimlik” üretiyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Üzeyir İlbak
28-08-23
E mail: dirilispostasi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KÜLTÜR, EĞLENCE VE FESTİVAL
Online Kişi: 12
Bu Gün: 122 || Bu Ay: 9.784 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.160 || Toplam Tıklanma: 52.173.093