ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2025
Yazar: C.Yakup Şimşek
TÜSİAD TASLAĞININ TASLAK SÖZLERİ - 1

TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği) kuruluşunun 40'ıncı yılında ülkemiz efkâr-ı umumiyesine yeni bir “anayasa taslağı” sundu. Kendisi bu çalışmaya “Yeni Anayasanın Beş Temel Boyutu” adını vermesine rağmen medyamız daha çok “Yeni Anayasa Taslağı” diyor.

2 Kasım 2010 – 1 Mart 2011 tarihleri arasında Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı’nın eş koordinatörlüğünde düzenlenen yuvarlak masa toplantılarında şekillenen taslak 22 Mart 2011 tarihinde duyuruldu. O günden beri Türk efkâr-ı umumiyesini hayli meşgul eden çalışma aynı zamanda büyük tartışmalara da yol açtı. “Vatandaşlık tarifinde Türklük kelimesine yer verilmemesi, nüfus kâğıtlarından din hanesinin kaldırılması, din dersinin mecburi ders olmaktan çıkarılması, başörtüsünün kısmen serbest bırakılması, Genelkurmay Başkanlığının Millî Savunma Bakanlığına bağlanması” gibi teklifler sanırım daha çok tartışılacak.

Bu “anayasa taslağı” meğer dil ve ifade yönlerinden de “taslak” mış.
(“Taslak” kelimesinin bazı manalarını hatırlayalım: 1. Görünüşü düzgün olmayan, kaba saba. 2.Gelişigüzel yontulmuş ağaçtan yapılan hamur ya da çamaşır teknesi. 3. Henüz gereği gibi işlenmemiş, kaba, yakışıksız, kusurlu.)

TÜSİAD’ın “Anayasa Taslağı” ndan “Taslak” Cümleler
(Not: Cümlelerdeki imla hataları Hüseyin Movit'e bırakıldığı için ele alınmamıştır.)

“Temel Hak ve Özgürlükler” kısmından bir cümle:

“Ayrıca bir kısmı oldukça eski tarihli olan uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yer alan haklar ve özgürlüklerin kapsamı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer denetim organları ile günümüzde oldukça genişlemiş ve çeşitlenmiştir.”


“Genişleyen ve çeşitlenen ne?”
diye sorduğumuzda cümleden alacağımız karşılık “haklar ve özgürlüklerin kapsamı” oluyor. “Kapsam” denen mefhum genişleyebilir ama çeşitlenemez.
Eğer bu iki fiil (genişlemek – çeşitlenmek) tek faile (kapsam) değil de iki ayrı faile (haklar – özgürlükler) bağlanırsa (ifadeyi şişirip bozan “kapsam” kelimesi atılırsa) açık ve sağlam bir ifade elde edilir:

“Ayrıca bir kısmı oldukça eski tarihli olan uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yer alan haklar ve özgürlükler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer denetim organları ile günümüzde oldukça genişlemiş ve çeşitlenmiştir.”

***


“Cumhurbaşkanı Seçimi”
kısmından bir cümle:

“Parlamenter rejim çoğulcu hale getirilerek işletilmeye devam etmelidir ve yeni anayasada mevcut sistemin doğurabileceği olası tıkanıklıkları giderebilecek mekanizmalar öngörülmelidir.”

Burada kullanılan
“doğurabileceği” kelimesi zaten “doğurma ihtimali olan” demektir; ayrıca olası sözüne ihtiyaç yoktur.

İki kelime binişmiş, bu yüzden ifade şişmiş.

***
Partilerin İç İşleyişi” kısmından bir cümle:

“Diğer katılımcılar ise siyasi partilerle ilgili özel bir yasaya ihtiyaç olmadığını, örneğin dernekler mevzuatına tabi olabilecekleri görüşünü savunmuştur.”

Acemice kurulmuş olan bu cümleye göre “dernekler mevzuatına tabi olabilecek” olanlar nedir, kimlerdir?

Cevap: Diğer katılımcılar

Evet, cümlenin kuruluş tekniğine göre böyle… Hâlbuki muhtemelen kastedilen “siyasi partiler” dir.

O hâlde cümleyi buna göre tashih edelim:

“Diğer katılımcılar ise siyasi partilerin özel bir yasaya ihtiyaç duymadığını, örneğin dernekler mevzuatına tabi olabilecekleri görüşünü savunmuştur.”

***

“Sosyal Devlet” kısmından bir cümle:

“Ayrıca katılımcıların bir kısmına göre, yeni anayasa ekonomik ve sosyal haklar alanında devletin yükümlülüklerini zayıflatan 1982 Anayasası’nın 65. maddesi gibi bir düzenlemenin yerine, devlete insan yaşamının temel ihtiyaçları arasında yer alan eğitim ve sağlık gibi alanlarda bir dizi açık yükümlülükler getirmelidir.”

Bu ifadeye göre “ekonomik ve sosyal haklar alanında devletin yükümlülüklerini zayıflatan”  faktör 1982 Anayasası(nın tamamı) mı, yoksa onun 65. maddesi mi? Eğer tamamı değil de yalnızca 65. maddesiyse ibare şöyle yazılmalıydı:

“Ayrıca katılımcıların bir kısmına göre, yeni anayasa, 1982 Anayasası’nın, ekonomik ve sosyal haklar alanında devletin yükümlülüklerini zayıflatan 65. maddesi gibi bir düzenleme yerine, devlete insan yaşamının temel ihtiyaçları arasında yer alan eğitim ve sağlık gibi alanlarda bir dizi açık yükümlülükler getirmelidir.”

***

“Anayasal Çerçeve” kısmından bir cümle:

 “Türkiye’deki laiklik anlayışı, müdahaleci karakteri ve devletin dinlere, mezheplere ve inançsızlığa eşit mesafede konumlanmamış olması dolayısıyla Batı tipi laiklikten ayrışmaktadır.”

“Türkiye’deki laiklik anlayışı” nın fail (subject) olduğu cümlenin fiili (prédicat / predicate) “ayrışmaktadır” olmaz. “Birbirinden ayrılmak, birliği bozulmak” demek olan “ayrışmak” fiili en az iki fail için veya çokluk (cem’ / plural) manası taşıyan failler hakkında kullanılır. “Ben ayrışıyorum.” denmez.

Cümlenin fiili (prédicat / predicate) "ayrışmaktadır" değil de “ayrılmaktadır” veya “farklıdır” olmalıydı.

***

Dini Ayrımcılığın Önlenmesi

“Nüfus kâğıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Bunun uygulamada gerçekleşmesi için Anayasa'daki mevcut hükmün doğru olarak yorumlanması yeterli olduğu halde, yasama ve yargı organları tarafından bu şekilde yorumlanmamaktadır.”

İbarede iki muğlak nokta var:

1. Neyin “uygulamada gerçekleşmesi” nden söz ediliyor? Yani “bunun” zamiri neyin yerini tutmakta, “bunun” ile ne kastedilmektedir? Bir önceki cümlede bunun cevabı yok… Olmayınca da ikinci cümlenin başlangıç (Bunun uygulamada gerçekleşmesi için) kısmını anlamak imkânsız oluyor…

2. İkinci cümledeki ikinci belirsizlik, “yasama ve yargı organları tarafından” neyin “bu şekilde yorumlanmamakta” olduğudur:
A) Anayasa'daki mevcut hükmün
B) Anayasa'daki mevcut hükmün doğru olarak yorumlanması
(nın) yeterli olduğu (veya olmadığı meselesinin)

***

"Bu görüşe karşılık bazı katılımcılar, din eğitiminin sivil topluma bırakılması gerektiğini belirtmiş fakat bu durumunda, din eğitimini sağlayan kuruluşların siyasi ve özellikle şiddete yönelik bir örgüt oluşturmasını önleyecek bir devlet denetiminin önemine dikkat çekmiştir."

“Bu durumunda”
sözünün “bu durumda” olması lazım. Aslında buraya daha uygun olan söz “bu takdirde” dir.

Yukarıdaki hatanın bir benzeri de
“Hükümet Sistemi” bahsinde geçen şu cümlede göze çarpıyor:

“Bu, kapsamlı ve yıllar alacak bir süreçtir ve ülkenin temel birçok sorunun çözümünü ikinci plana atabilecek ve erteleyebilecek niteliktedir.”


Bu cümlede “sorunun” kelimesi “sorununun” şeklinde kullanılmalıdır; aksi hâlde bir “terkip hatası” olur.

***

“Hükümet Sistemi” kısmından bir cümle:

Cumhurbaşkanı seçim usulüne ilişkin katılımcıların yaklaşımı farklılık göstermektedir.”

Paragrafta ele alınan mesele aslında “cumhurbaşkanının seçilmesi usulü” dür. Fakat daha ilk cümlede “seçim usulü” terkibi kullanılmış ve kastın anlaşılması zorlaştırılmış veya yanlış anlaşılmasına yol açılmıştır.

***

“Yasama Organı” kısmından bir cümle:

“Her ne kadar İtalya, İspanya ve Fransa gibi ülkelerde iki meclisli bir yasama organı bulunsa da Türkiye’de geçmiş deneyimler ışığında yeni anayasada iki meclisli bir yasama organına ihtiyaç bulunmamaktadır.”

Çok kere yapılan bir hata burada da göze çarpıyor:

“Deneyim (tecrübe)” dediğimiz şey zaten "geçmişte yaşanmış vakalardan, hâllerden edinilen bilgi" demektir. Bir başka ifadeyle “tecrübe” mefhumu “geçmiş” kelimesinin manasını da mündemiçtir. 

Yazar: C.Yakup Şimşek
26-03-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 1
AHMET
ELİNE DİLİNE SAĞLIK!
Tarih : 27-03-11

Yakup Hocam, çok güzel olmuş. Eline diline sağlık. Yazılarını bekliyoruz. Selamlar.

 
TÜSİAD TASLAĞININ TASLAK SÖZLERİ - 1
Online Kişi: 11
Bu Gün: 194 || Bu Ay: 10.441 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.878 || Toplam Tıklanma: 52.196.159