ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3833
Yazar: Ali Bulaç
DİYANET'İN KADINI EVİNDEN ÇIKARMA ÇABASI

Fakihlere ve dindarlara sorular

İstanbul Müftüsü Sayın Rahmi Yaran, bana bir açıklama gönderme lüzumunu hissetmiş. Şu hususları özellikle vurguluyor:

"3.12.2011 tarihli yazınızda şahsıma atfen 'mümkün olsa kadınlarla erkekler yan yana namaz kılsın' dediğimi yazmışsınız. Öncelikle benim böyle bir cümle kurmadığımı bilmenizi isterim. Kadınların özellikle bayram namazına gelmelerini, bunun için yer hazırlanmasını önemsiyorum. Sebebi de Hz. Peygamber'in (sas) bunu önemsemesi ve onun zamanında ay halindeki kadınların bile bayram namazının kılındığı alana gelmeleri, namaz kılmasalar da hutbeyi dinledikleri gerçeğidir. Bu konuda hayli rivayet mevcuttur. Bunlardan Buhari ve Müslim'dekileri ekte sunuyorum. Benim söylediğim; bu namaza erkekler yanında kadınların da gelmeleri, namazı beraber kılıp, hutbeyi birlikte dinlemeleri ve bayram heyecanının herkesçe yaşanmasıdır. Bunu söylerken kadınların da bulunduğu bir namazda saf düzeni ile ilgili olarak fıkıh kitaplarımızda var olan esasları dışlamak gibi bir düşüncem asla olamaz... Namazın beraber kılınmasından kastımın ihtilat olmadığını ayrıca ifade etme ihtiyacı duydum."

Hocamıza yeni görevinde başarılar dilerim. Yazmadan önce ona ulaşmaya çalıştım, başaramadım. Buna rağmen medyada yer alan haberlerden hareketle ona atıfta bulunmam mazeret teşkil etmez, bunu da kendilerine belirttim.

Buhari'de yer alan bir hadiste daha çarpıcı ifade var. Bilal bin Abdullah, mescitlere gitmek isteyen kadınlara engel olmak isteyince Abdullah bin Ömer, ona Hz. Peygamber'in "Birinizin hanımı mescide gitmek için izin isterse, ona mani olmayın." emrini hatırlatır. Ebu Davud'un rivayetinde "Kadınlarınızın mescide gitmelerine engel olmayın; ama evleri onlar için daha hayırlıdır." kaydı vardır. Sonraki dönemlerde -ki pek erken bir dönem olması gerekir- Hz. Aişe (ra) "Hz. Peygamber, kadınların bugün neler yaptıklarını görseydi, mescide gitmelerine engel olurdu." demiştir. (İbnü'l Esir el Cezeri, Camiu'l usul, Cilt. XVIII, s. 151)

Kadınların "cenazenin teşyiine katılmaları"yla ilgili Ümmü Atıyye dedi ki: "Biz kadınlar cenazenin arkasından gitmekten men edildik, ama bize bu konuda kesin bir yasak da konulmadı." (Buhari, Cenaiz, 30; Age, XVII, 767)

Aslında kadınların cuma, bayram ve cenaze namazlarına katılmasını engelleyen amir hükümler yok, özel bir teşvik de yok. Yerine göre kadınlar "hayrın bolca işlendiği meclislere, toplantılara" katılabilirler: "Ümmü Atıyye, Hz. Peygamber (sas)'in şöyle buyurduğunu söylüyor: "Genç kızlar, evlenmemiş kızlar ve hayızlı kadınlar dışarı çıkıp hayrın bulunduğu meclislere katılsınlar ve Müslümanların dualarına iştirak etsinler. Yalnız hayızlı kadınlar namazgâhtan uzak dursunlar." (Buhari, Hac, 80) Ala kaderi'l imkân kadınlar arzu ederlerse söz konusu namazlara katılırlar. Şu var ki icma ile söz konusu namazlar kadınlara farz değildir, bu konuda Sünni-Şii, Zeydi-İbadi İslam mezhepleri arasında herhangi görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Tarihte bütün Müslüman toplumların takip ettiği örf şöyle teşekkül etmiştir: Kadınlara cami yolu açıktır, ancak cami merkezli ibadetler farz değildir; zira "ev daha hayırlıdır". Şimdi Diyanet, bu örfü değiştirmeye, en azından kadınları kendilerine farz olmayan cami merkezli ibadetlere katılmaya teşvik ediyor. Burada karşımıza önemli sorular çıkıyor:

a) İslam bilginlerinin icmaı ve ümmetin örfü acaba yanlış olarak dinin özüne aykırı olarak mı teşekkül etti ki, bugün onu değiştirmeye kalkışıyoruz?

b) Ümmetin örfü "erkek-egemen içtihat ve tatbikatlar(?)"ın mı, yoksa "İslam'ın ev ve aile tasavvuru"nun mu ürünüdür?

c) 15 asırlık ittifak ve tatbikatı değiştirme lüzumunun "nass merkezli delili" nedir?

d) Bu etkinlikler çerçevesinde camileri yeni düzenlemelere tabi tutarken, rol oynayan asıl saik nedir? Dinin bugüne kadar icra edilmemiş bir hükmünü veya ibadetini ihya etmek mi, yoksa "küresel piyasa"nın ve genel olarak kadını evin dışına çıkartmayı hedeflemiş "devlet politikaları" mı? Bu karar ve icraatların küresel ölçeklerde yürütülen program ve projelerden kopuk olduğunu düşünebilir miyiz?

e) Laik devletin resmî kurumu olan Diyanet'in Müslümanların örfünü değiştirmeye hakkı ve yetkisi var mı?

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.


Yazar: Ali Bulaç
11-12-11
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 1
TAC 1
NİYET?
Tarih : 11-12-11

Elinize sağlık kıymetli hocam... Hizmet değil hezimet peşindeler...

 
DİYANET'İN KADINI EVİNDEN ÇIKARMA ÇABASI
Online Kişi: 10
Bu Gün: 191 || Bu Ay: 10.438 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.872 || Toplam Tıklanma: 52.196.146