ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 8368
Yazar: Ahmet Ar
MÜSLÜMAN YAZARIN VAAZ MES'ÛLİYETİ-2

Ömer Lekesiz’in “Vaazdan kaçış” yazısını vesile ederek Müslüman yazarların vaaz mes’ûliyetinden söz ediyorduk. Devam ediyoruz…

Şu bilgi de hoş; kaybolup gitmesin: Merhum Şerif Benekçi ile Zaman Gazetesi'nde bir mülakat yapılıyor. (Malumunuz kendisi imam idi; romanları da "hidayet romanı" sayılır bu yüzden). Gazeteci şuna yakın bir soru soruyor: “Hocam, müslümanlar roman, film gibi imkânlardan faydalanmakta biraz geç kalmadılar mı?”

Cevabı adeta ezberledim: "Hangi mevzuda geç kalmadık ki... Bir kuşlukta uyandık. Bir de baktık ki namaz geçmiş. Namazı kazâ etmenin telaşıyla tâdîl-i erkânı da terk ettik. Oysa düşünmedik ki kazâda da tâdîl-i erkân gerekir."

"Tâdîl-i erkânı terk etmek"... Bu, bir taraftan "vaaz"ın terki, öbür taraftan işini adam gibi yapmanın terki olarak anlaşılabilir. (Kendisinin, daha çok "işi tekniğine göre yapmamayı" kastettiğini sanıyorum) Hakîkaten geç kalmışlığın telaşıyla yazılan Oğlum Osman, Kızım Ayşe gibi roman denilmeye şahit isteyecek karalamalar meçhulümüz değil. Ama bunların bile vaaz bakımından bir vazife gördüklerini, birçok insanı müspet yönde etkilediğini söylemek, hakkı teslim etmektir.

Tâdîl-i erkânı terk etmeyelim. Yani bir taraftan adam gibi roman yazalım; dost düşman kabul etsin bunu... Ama öbür taraftan asıl mes'uliyetimiz olan "vaaz"ı, "nasihat"i de unutmayalım. "İslâmî" bir roman olacaksa, onu İslâmî yapacak olan başka nedir? Bize dudak bükeceklermiş, büksünler! Kimden utanıyoruz, kimden korkuyoruz yahu! Biz mü'miniz... Başkaca her şey ayağımızın altındadır!

Bir müslüman yazar, eseriyle kaç kişinin kalbine hidayet iletebildi, kaç kişiyi küfür bataklığından kurtarabildi, kaç kişinin kalbine Allah ve Peygamber sevgisi aşılayabildi, kaç kişiyi güzel ahlâka ısındırdı... Bunları düşünmeyecek de ne düşünecek? “Vaaz” yani “nasihat”, kaçamayacağımız mes’ûliyetimizdir. Fakat bunu yaparken Hz. Peygamber’in emrine uyarak “en güzel şekilde” yapmalı. Edebiyatın ehemmiyeti de bu noktadadır; edebiyatın vazifesi “nasihati” daha tesirli kılmaktır. Elbette bunun da bir “tâdîl-i erkân”ı vardır ve Müslüman yazar sözü tesirli kılmanın en ince yollarını bilmek ve tatbik etmekle de mükelleftir. “Nasihat”in insanların beynine çakır dikeni gibi batmaması; bir hoşça, bir güzelce yapılması gerekir. Bu noktada “Sanat eseri haykırmaz; telkin eder.” diyen Necip Fazıl’a “Sözüm odun gibi olsun hakîkat olsun tek” diyen Mehmed Akif’ten daha yakınız. Doğruya ve güzele ulaştıran “telkin” de özünde bir “vaaz” mânâsı taşır.

Şule Yüksel Hanım ve Ahmet Günbay Bey, yazdıklarının hesabını en kolay vereceklerdendir Allahu a'lem... Bir de mahviyetlerine bakınız; o da müslümanca... Ortada kendileri yok, eserleri var. Kitabını okuyanlardan çoğu Ahmet Günbay'ın kendini bilmez; bir resmini bile görmemiştir. Artistlik yapmıyor adam; Allah razı olsun. Ya ötekiler? Yani solcular, mukaddessizler ve bizim kaçaklar? İşin artistliğinde... Adamlar yazar mı, sinema sanatçısı mı, şarkıcı mı... belli değil. Bütün istedikleri şöhret... Eserlerinin şöhreti de değil... Eser bile onları, kendilerini (nefislerini) meşhur etmek için lâzım. Nice zamandır yazarlar magazin sayfalarının malzemesi… Bu iş bitmiştir! Yok o şununla çıkıyormuş, yok filanca sevgilisini terk etmiş, artık filancayla ilgileniyormuş… Daha cıvık ve mübtezel haberler gırla; burada zikretmek istemiyorum. Bir yazar böyle hususiyetleri ile mi haber olmalı? Eser nerde eser? Kaldı ki eseriyle zikredildi diyelim, bu bile haberi ciddîleştiremiyor. Çünkü dâvâ o değil; fikir başka başk’olmuş!(İsim de verebilirdik ama lüzum yok, bilen biliyor.) İsmail Dede Efendi’nin o meşhur sözü kulaklarımda yankılanıyor: Bu işin tadı kaçtı!

Hâlâ modern dünyanın kötülüklerinden korumak istediğimiz kızlarımıza Huzur Sokağı veriyoruz. Sokağa Açılan Kapı, Boşluk, Dallar Meyveye Durdu, Üç Deniz Ötesi... hâlâ "hidayet" için vazgeçemediğimiz kitaplar. Bu yazarların hiçbir kıymetleri yoksa bizim mahallede -ve bütün Türkiye'de- okumayı bu kadar sevdirdikleri-yaydıkları için bir kıymetleri olmalı değil midir? Ahmet Mithat Efendi gibi... Ama yok işte… Mezkur yazarların eyvallahları da yok; iyi kötü bildikleri yolda yazmaya devam ediyorlar.

Kaldı ki bu yazarların ve eserlerinin Türkiye'de müslüman gençliğin yükselişindeki rolü de henüz tam araştırılıp ortaya çıkarılmamıştır. Hâlâ bir tek roman okuyup örtünen, beş vakit namaza başlayanların sayısı çok fazladır. Bu yazarlar sessiz-reklâmsız Türkiye’nin malum değişim/dönüşümünde de (bugünkü iktidar dahil) büyük rol oynamışlardır. Üniversitedeyken birçok Yeni Edebiyatçı arkadaşa bu mevzuda tez hazırlamalarını tavsiye ettim; ama sözümü tutturamadım. (Ben Eski Edebiyatçıydım)

Son olarak: Bizde iki bakımdan da "tâdîl-i erkân"ı terk etmeden yazan kim var? Bilmediklerimiz bizi bağışlasınlar; ama Mustafa Kutlu Usta yine perdenin ardından el sallıyor...

Başka?.. İsim vermenin sakıncalarını biliyorum; ama bazen mecbur kalıyoruz. En azından bazı eserleriyle Necip Fazıl, Samiha Ayverdi, Safiye Erol, Bahaettin Özkişi, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Emine Işınsu, Tarık Buğra, Nazan Bekiroğlu’nu hem “vaaz mes’uliyeti”ni unutmayan hem de “tâdîl-i erkân”a riayete dikkat eden yazarlara misal verebiliriz diye düşünüyorum.

Bu listeye girmeyi hak edip de bilmediğim ve zikredemediğim yazarlardan özür dilerim. Liste daha kabarık olabilirdi; ama sözün “roman” üzerinde yürümesi sebebiyle böyle oldu.

Yazar: Ahmet Ar
28-07-12
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 9
Alaettin
Allah Razi Olsun
Tarih : 23-08-12

Abi tesbitler cuk oturmuş.Bu fikir besbelli kafanızı çok ve iyi meşgul etmiş ve tam olarak tekâmül etmiş. Not:Ramazan-ı Şeriften beri pek internete görmediğim için geç kaldım.Zararın neresinden dönersen kârdır,dedim.

 
İ.YILDIRIM
İkazın ehemmiyeti
Tarih : 03-08-12

yazarlar için de, okurlar için de, çok güzel mesajlar var bu yazılarda. İyi ki varsın DOĞRULUŞ. Teşekkürler Ahmet Abi.

 
Mehmet..
Hintli Bilginler
Tarih : 03-08-12

Ahmet hocamın kalemine sağlık, bu günlerde gençlerimizin ve bilgiye yeni ulaşanlara rehber olacak eserler ve kelimeleri arıyoruz... Bulutları Delen Kartal-Cemil Meriç Kitabında bir husus çok dikkatimi çekti. Dünyada gerçek müslüman gibi yaşayan en iyi toplumun Hintli Müslüman Alimlerinin olduğundan bahsediyor üstat. Müslüman Yazarların Vaaz Mesuliyetine bu konuda örnek olmuş Türk yazarların dışında dünyadaki örneklere de bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Geçenlerde bir film izledim. Benim Adım Khan... Hindistan sineması yapımı.. Bu filmi izlerseniz Hindlilerin sadece sanat yapmadıklarını aynı zamanda müslümanlığa sahip çıktığını da görürsünüz. Yazınız için teşekkürler..

 
OSMAN ALİHAN/OKUMA REHBERİ.COM
öz ağlarsa yüz ağlar söz cde ağlatır.
Tarih : 30-07-12

"Öz ağlarsa söz de ağlatır. Öz ağlamazsa söz de ağlatamaz." Sözü söyleyenler kim adına niçin söylerler.Allah için özden gönülden söylenen her söz ve ibare muhatabın özüne ve gönlüne sirayet eder.Neticede insanlar hakka ve hakikate ererler.Doğru yolu bulup huzur ve saadete nail olurlar.Gerek muhterem müellif gerekse yorum sahibi Hatice hanımın tespitleri takdire şayan.Yazmaya ve yoruumlamaya devam.

 
hatice su kılınçer
yazının hidayeti
Tarih : 30-07-12

Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 44... Allah'ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve veren hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor.İbrahim 24-25...Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i sâlih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur.Fatır 10...Sadece vaaz etmek değil güzel vaaz etmek, hikmetle ve yumuşak bir şekilde uyarmak...İşte edebiyatımızın muhtaç olduğu ölçüler burada.Göğe yükselmeye layık söz söylemek olmalıdır eline kalem alanların derdi.Cennet semasında yankılanmalıdır yazılanlar ki oranın kokusunu, serinliğini, esenliğini taşısın yüreklere.Burada yazarllarımızın değinmediği bir başka mevzuyada Rabbimiz dikkat çeker.Yazanın yazdığı kadar hali de önemlidir.Güzel sözlere kanat takacak ve onu hak katına ulaştıracak şey salih ameldir.Yani yalnızca edebiyat kuralları değil samimiyet te gerekir hikmetle, güzel bir şekilde anlatmak için.O sebepledir ki bizim edebiyatımız kıymetlidir-hakkıyla yapılınca- Çünkü onda batı edebiyatında olmayan bir güzellik, samimiyet, hassaslık vardır.Yazar her kelimesinden sorumludur.Yazdığı her satır hesabı verilecek bir ameldir.Allah amellerimi-yazılarımızı- salih etsin.Sıradı müstakimden ayırmasın ve cümlemize sıbğatullaha boyanmış güzellikleri okumayı nasip etsin.

 
hasan hüseyin
bu utanma ne
Tarih : 30-07-12

sayın hocam,yazmadık,okumadık,yapmadık tamam da,bunları yapsak ta bende"Bize dudak bükecekler" endişe var,sizinde yazınızda büksünler! Kimden utanıyoruz, kimden korkuyoruz yahu!sözleri beni rahatlattı.iyiki doğruluş var

 
Müridan
Devam...
Tarih : 29-07-12

"İnsan mezara girinceye kadar ikaz şırıngasına muhtaçtır." Muhtaçlığımıza merhem olanlara teşekkür ederiz.

 
Mustafa Özgen
Teşekkür
Tarih : 29-07-12

Yazmanın hedefine yaptığınız vurgudan oldukça müstefit olduk, dersler çıkardık. Elinize sağlık, harflerinize bereket. Teşekkür ederiz.

 
S.ULUDAĞ
Tebrikler
Tarih : 28-07-12

Sayın Hocam öncelikle bi önceki eksik yorun için özür diliyorum. Yazınızın ikinci bölümünü de büyük bir zevkle okudum. Sizi bir kez daha tebrik ediyor Vaaz tadındaki bu yazılarınız artarak devam etmesini diliyorum. Saygı ve hürmetlerimle

 
MÜSLÜMAN YAZARIN VAAZ MES'ÛLİYETİ-2
Online Kişi: 15
Bu Gün: 270 || Bu Ay: 9.527 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.308 || Toplam Tıklanma: 52.165.794