ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 2623
Yazar: Mustafa Kutlu
ŞİİR ÖLDÜ!

Edebiyat tarihimizde 'şiir öldü' sözü ara-sıra temcit pilavı gibi ortaya atılır, bir süre etrafında kısır tartışmalar yapılır (galiba şimdi de oluyor) sonra unutulur giderdi. Sebebi eski şairlerin yenilerden memnun olmayışları. Eh, yeniler de 'onların devri geçti' diyor. Anlaşılır bir şey.

Ben başka bir şey söylüyorum. Şöyle ki:

Bizim kültürümüz şiir üzerine kuruludur. Destanlar manzumdur kopuzla çalınıp söylenir. Bazı menakıplar da böyledir. Biz 'uzun söz'den hoşlanmayız, mısra-i berceste bize yeter (Kısa kes Aydın havası olsun). Şiir etkili, güzel, âhenkli, özlü ve kısadır. Ezberlenir. Bazı hikmetli beyitler çerçevelenip duvara asılır. Hutbede bile imam efendi âyet ve hadislerden sonra söze revnak katmak için şiir okur.

Özetle 'fikri taşıyan şiirdir'.

Nesre ait olması gereken alanlarda bile şiirin kullanıldığını görüyoruz.

Nasihatnâmeler, gazavatnâmeler, siyasetnâmeler, surnâmeler, ahlaka dair bazı risaleler hatta sözlükler vesaire nazımla dile getirilmiştir.

Bu şiire yatkınlık Batı tesirinde gelişen edebiyatımızda da görülür. Gelenek kolay terkedilmiyor. Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa meselâ. Biz 'hürriyet', 'vatan' kavramlarını Namık Kemal'in şiirlerinden öğrendik.

Tevfik Fikret ümanist bir şiir söyledi. 'Ferda'nın nasıl bir fikir taşıdığını biliyorsunuz.

Devletin istikbali sözkonusu olduğunda ortaya atılan 'fikirler' yine şiire sığındı. Türkçüler Ziya Gökalp, M.E. Yurdakul başarılı olmasa da şiir yazdılar.

Gökalp'in:

'Türkiye büyüyüp Tûran olacak' mısraı örnektir.

Mehmet Âkif 'İslamcılık fikriyatı'nı şiirle dile getirdi. Bu şiirler bu fikriyatı hâlâ taşıyor. Sosyalistler ideolojiyi Nazım'ın şiirlerinden öğrendi. Necip Fazıl, Sezai Karakoç, son büyük şair İsmet Özel aynı yolun yolcusudur.

Ne zaman ki modern teknolojik medeniyetin âletleri devreye girdi, şiirin tahtı sallanmaya başladı.

Bir şeyhin müridine telefonla telkini mümkün değildir. Yüz yüze olmak lazımdır.

Radyo iletişimi çok geniş kitlelere taşıdı. Onlara heyecan verdi, topyekun harekete geçirdi.

Televizyon devreye girince radyonun pabucu dama atıldı. Hâlâ 'radyo âşıkları' var ama çokluk müzik dinliyorlar.

Televizyonda fert hem görüyor, hem işitiyor, dolayısıyla fazla etkileniyor. Görsel medya 'söz'ün değerini düşürdü. (Bu konuda Jack Elul'un Paradigma yayınlarından çıkan 'Sözün düşüşü' diye nefis bir kitabı var).

Sosyal medya yazılı metni neredeyse devre dışı bırakıyor. Kitlelerin bu kanal ile iletişime geçip heyecan ve hareket kazandığını görüyoruz.

Geçen zaman içinde şiir mevzi kaybetti, hatta kalabalıklar nezdinde itibarı kalmadı. O artık 'fikri taşıyacak' bir iletişim aracı değil. (Doğru. Ama memlekette bahse değer bir fikir adamı ve peşine düşülecek bir fikir var mı acaba?)

Vakarını kaybetmemek için köşesine çekildi. Meraklısına hitap edecek bir tutum takındı. Bazıları buna 'şiir kendine döndü' diyor. Yani duyguya, estetiğe, akıldan ziyade kalbe. Bu ricat asırlar sürmüş bir hakimiyetin sonudur. 'Şiir öldü' demem bundandır.

Yoksa şiir, o tarif edilemeyen yapısıyla ruhumuzu ayakta tutuyor. Şiirini kaybeden ruhunu da kaybeder. Bu topraklarda hâlâ Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i okunuyorsa içimiz rahat olmalı.

Şiir modern teknolojik medeniyetin iletişim âletleriyle 'fikir taşıma' alanında aşık atamaz. Geçmiş olsun.

Bu çerçevede kendine dönmesi isabetli olmuştur. Lakin toplumla irtibatını kesmesi 'ölmeden mezara girmek' demektir. Hayat devam ettikçe, şiir de hayatiyetini devam ettirmek için toplumla bağını göz önünde tutmalı. Bir avuç meraklının aralarında gerçekleşen 'hüner göstermek' yarışına girmemeli. Sadece biçimden medet ummamalı. Büyük bir şiir geleneğimiz var. Bu toprakların insanı belki modern teknolojik medeniyetin âletlerine râm olmuştur ama, çok şükür ruhunu kaybetmemiştir.

Kitlesel hareket olarak bu ruha bir örnek vereyim:

Sivas şehrinin merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na duyduğu sevgiyi ifade için belediye seçimlerinde topyekun onun partisine oy vermesi nedir?

Şudur:

Sivas tüm nüfusu ile saygı duruşunda bulunmuştur.

Bunu bir yere yazın önemlidir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Kutlu
17-07-13
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞİİR ÖLDÜ!
Online Kişi: 21
Bu Gün: 53 || Bu Ay: 9.311 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.943 || Toplam Tıklanma: 52.163.543