ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : SANAT / DÜNYA BİR OYUN- Sinema
Okunma Sayısı: 2526
Yazar: Kerime Yıldız
ÇANAKKALE SİNEMADA GEÇİLİYOR (Russel Crowe'un yeni çektiği film üzerine)

ÇANAKKALE SİNEMADA GEÇİLİYOR (Russel Crowe'un yeni çektiği film üzerine)Bir önceki yazımda, oskarlı aktör Russel Crowe'un  Çanakkale Harbi'nin 100. yılı için bir film çektiğini; filmde Cem Yılmaz'ın da rol aldığını ve Cem Yılmaz'ın bir sürpriz yaparak  bu seneki şafak âyininde görüldüğünü yazdım. Aslen Avustralya'lı olan Crowe'un, önce tatil için Ege kıyılarına geldiği; sonra, çok beğendiği  için  o coğrafyada film çekmeğe  karar verdiği basında yer aldı.

Bunların tesâdüf olduğuna inanmayın.  Holywood böyle çalışır. Filmlerle dünyayı yönetir. Amerika, Japonya'ya atom bombası atar; filmlerle kendisini aklar. Vietnam'a saldırır; filmlerle mazlum oluverir.  Holywood ile Beyaz Saray, İngiltere  işbirliği çok geniş bir konu. Girersek çıkamayız.

Anadolu'da bir söz vardır. "Hırsız evden olursa kapı kilit tutmaz." Bir yabancı yönetmenin, hele de Avustralyalı bir yönetmenin, Anzak güzellemesi olan  bir film yapması gâyet normal bir şey. Normal olmayan bizden bir yönetmenin , barış söylemi eşliğinde Anzaklar'ı mâzur gösteren film yapması.

Esâsında sinema filmlerinden evvel, Son Kale Çanakkale, Gelibolu gibi belgesel filmlerden bahsetmek lâzım ama yerim dar. Sadece, Tolga Örnek'in "aşırı empati sendromu"na yakalanmış Gelibolu belgeselinin, bugün geldiğimiz noktadaki menfi ve menfur yerini hatırlatmış olmakla yetineyim.

Sinan Çetin'in 2012 yapımı, "Çanakkale Çocukları" adında bir filmi var. Fragmanı rekora koşan film, çok şükür gişede hüsrana uğradı. Filmi, o zaman seyredince  "Böyle saçma bir filmi yapmanın anlamı ne? diye düşündüm. Bu sene, Russel Crowe'un çekeceği filmin konusunu duyunca sebebini anladım. Câmiye ayakkabı ile giren cemaati görünce şaşıran yeni  imama, önceki imam "Ben camiye sokmayı başardım. Sen de ayakkabılarını çıkart." demiş ya aynen bu misal. Tolga Örnek ve Sinan Çetin, zihnimizi hazırladı. Crowe, altın vuruşu yapacak.

Çetin'in filminin konusunu hatırlatmak istiyorum.

Anneleri Avustralyalı, babaları  Erzurumlu olan James ve Osman Çanakkale cephesindedirler. Karşı cephelerde olan kardeşlerin birbirlerini öldürmeleri annelerine mâlum olur. Anne, aynı zamanda mebus olan, maden işletmecisi babanın kolundan tuttuğu gibi cepheye oğullarını almaya gider. Filmde iki kadın var. Anne ve bir rahibe. O kadar. Müslüman anneler yok.

Türk siperlerinde "Köroğlu" lakablı bir keskin nişancı var ki sormayın. Sırp keskin nişancıları gibi. Filmi çekenler için  "Kansızlığın bu kadarı fazla" dedirtiyor.  

Sinan Çetin maksadının, Türkiye'de kardeş savaşını bitirmek için anneler üzerinden mesaj vermek olduğunu söylüyor. Tamam da Çanakkale ile sorunun ne? Müslüman anneler ile sorunun ne?   Sanki,  İngiltere ve Osmanlı, Çanakkale diye boş bir toprak parçasına sahib olmak için aynı zamanda saldırmış ve boşu boşuna kan dökülmüş. İşgalci, hırsız, mütecaviz ile ev sahibi kelimeleri arasındaki farkı bilmeyen bir insan nasıl olur da Çanakkale filmi çeker?

Filmde Çanakkale çocukları ifadesi orada savaşan herkesi kapsıyor. Türk bayrağı kutsalsa İngiliz bayrağı da kutsal vurgusu var. Salat-ı ümmiye ile ruhumuzu okşarken ingilizce şarkıya (bel ki ilahi ya da ağıt) da yer veriyor. Filmin sonunda Çanakkale'de ölenlerin toplam sayısını veriyor. Şehit ayrımı yok yâni.

Gelelim Russel Crowe'un filmine. Henüz gösterimde olmadığı için hakkında yazılanlar üzerinden gidelim.  'The Water Diviner' filminde Crowe, Çanakkale Savaşı'nda kaybolan üç oğlunu aramak üzere 1919'da Türkiye'ye gelen çiftçi bir babayı oynuyor. Savaş filmi değil, aile dramı olacakmış.

Biri yerli, diğeri yabancı, iki filmin benzer taraflarını görüyorsunuz. Avustralyalı anne ve çocukları; Avustralyalı baba ve çocukları. Mesaj da savaşın kötü bir şey olduğu. Çok merak ediyorum, acaba çiftçi baba, kendi coğrafyası ile hiçbir alâkası olmayan Çanakkale'de çocuklarının ne işi olduğunu sorgulayacak mı yoksa  ince ince  "Bu topraklar çocuklarımızı aldı. Artık buralarda söz hakkımız var." mesajı mı verecek?

Bu filmi, hep berâber protesto edelim lütfen. Gişede batsın. Tıpkı, 1915'de batan gemileri gibi.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Kerime Yıldız
07-05-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÇANAKKALE SİNEMADA GEÇİLİYOR (Russel Crowe'un yeni çektiği film üzerine)
Online Kişi: 11
Bu Gün: 4 || Bu Ay: 10.696 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.277 || Toplam Tıklanma: 52.198.201