ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4010
Yazar: Sibel Eraslan
YOKSULLAR VE ŞÂİRLER

Yazın ne yaparlar?

Geçen gece Şile’de tam 150 yaşındaki ihtiyar deniz fenerinin ayakları dibinden baktım geceye... Fusa dediğimiz gizli mağaralar, gözünün yaşı durmaksızın akan Ağlayan Kaya, sürgün prenslerden sonra martılara yoldaşlık eden gamlı Ocaklı Ada... Gecenin içinde, üzerlerine sis bastırmış halde uykuya yatmışlardı...

Yaz, İstanbul’u esir etti...

Geceleri bile hararetten teri eksik değil göklerin... Sis denize, sis adalara, sis yüreklere indi...

Oysa insanların iklimi başka başka... Aramızda en başarılı olanların, havayla, suyla, gökle, yıldızla, mercanköşk çiçeği veya ballıbabalarla çok da ilgisi yok. Siyaset, hukuk, özgürlük gibi değerli ve insana dair tüm talepler, kısır kamplaşmalar ve söz düelloları arasında, hakiki ikliminden yani insan teni ve tininden kopup sanal bir lotoya dönüşüyor.

Heyecan veren bu bahisler dünyasında, herkesin elleri terli... Ama sıcaktan değil. Para ve güç kaybetmek korkusundan terliyor avuçlar, hem de bunun adı başarı... Hayata dair gerçek bir korkusu, hakiki bir üzüntüsü, sahih bir telaşı kalmamış bu çelik kararlılık için yaz veya kış, gündüz veya gece olmuş, hiç fark etmiyor... Hırs uyumuyor, yatışmıyor çünkü... Sırtlanlar ve kertenkeleler bile uyuyor yorulduklarında, yıldız takımları ve mürekkep balıkları, tarlalar ve pavyonlar bile kendini yavaşlatıp durdurabilirken... Bir biz uykusuz, bir biz doyumsuz...

Oysa yoksulları yeryüzünün ve tüm ezberlenmiş kariyer piramitlerini tepetaklak etmekte mahir şairleri şu koca arzın... Gökle yerin arasında bir tampon gibi dururlar... Yoksullar ve şairler olmasa, hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan şu meşhur “yedinci gün”e nasıl tahammül edebilirdik... Her şey altı günde yerleşmiş yerine. Bizse yerleşemedik. Yedinci güne saklanmış bütün kavgalarımızın arasında, yoksullar ve şairleri, altıncı günün aziz birer hatırası gibi, astık çok da bakmadığımız duvarların üstüne. Yazın gelmiş olduğunu, sisin adaları ve fenerleri esir aldığını bu yüzden bir tek onlar fark etti ve sessiz duvarlar...

Her şey yüksek duvarların arkasında dönüyor, duvarlarsa birbirine benzeyen insanları, birbirine benzemeyenlerinden ayırıyor... İşin en tehlikeli yanı sanırım ki; yine yoksullarla şairlere kalıyor. Onlar arasından iğvaya kapılıp da paranın ve gücün mıknatıs çekimine ram olanlar, elde kalmış yedinci güne dair az buz o umudu da pörsütüyorlar... Oysa bazılarımızın avuçları siyasi bahislerden, güç indekslerinden değil, helal lokma ve helal kelime derdinden terleyebilmeli...

“Yolun Kıyısı”nda şair Cahit Koytak, “Tanrı’yla konuşmana izin verilmiştir” diyor. Böyle anlarda, yani yalnızsan, çevrende insan, melek ve şeytandan kimsenin olmadığına eminsen, Tanrı’yla konuşmana izin verilmiştir diye hatırlatıyor. Sakın tez canlılık edip de bildiğin hünerler ve sevdiğin kelimlerle bir şeyler söylemeye çalışma, bekle ilk adımı O atsın diye uyarıyor...

Bu mısraı okurken, bir minübüste pencere önünde büzülmüş, erimiş bir haldeydim... “Bekle ilk adımı O atsın”ı okuduğumda yanımdaki yaşlı ve hasta amcanın hayretli bakışları altında sessizce ağlamaya başladım. “Bekle, bir iç kanama gibi Tanrı, Yüreğini sızlatmaya başlasın, Bekle ciğerlerini doldursun, Boğazını yakarak yükselsin çenene kadar, Ve tuzuyla dilini buruştursun, Bekle gönlün vadilerinden taşan, Aklın tepelerini aşan bir gül tufanı, Bir ışık istilası ve söz şehrayini gibi tırmansın, Ve ağzının kıyısından sessizce, Alt çenene sızmaya başlasın...”

İlk adımı, hep O’dur atan...

Yaz sıcağında, buğulu sisli havada, geceler ve yalnızlıklar boyu hep konuşan O’dur... Bekle ve dinle O’nu...

Siyaset ve güç oyunlarına amade olanların farkına bile varamadığı hayat ve hakikatin anlamını, bize fısıldayacak yoksullar ve şairleri, bir kere daha hatırlamak ne güzel! Kelimelerini krallara temennadan uzak tutan şairler ve ruhunu paraya satmamış yoksullar, umudumuz sizdedir...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sibel Eraslan
05-08-10
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YOKSULLAR VE ŞÂİRLER
Online Kişi: 35
Bu Gün: 165 || Bu Ay: 9.422 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.066 || Toplam Tıklanma: 52.163.789