Kategori : TÂRİH / TÂRİHİN ARA SOKAKLARI | Okunma Sayısı: 11578 |
Said-i Nursi ondan özür diledi
Millet Kütüphanesi emekli Müdürü Serhan Tayşi Bey’e sorduk…
Abdülhamit Han’ı nasıl bilirsiniz?
O büyük bir adamdır. Kahvecibaşısı Hilmi Efendi'nin hatıratında şöyle anlatıyor. Çok edepli bir kişiymiş Hilmi Efendi. 40 yıl, muntazaman, şehzadeliğinden beri Abdülhamit'in yanındaymış. Çok güzel de kahve yaparmış. Bir gün Sultan'ın kafası biraz yorgunmuş. Hilmi Efendi'den kahve istemiş, “bir tane de kendine koy” demiş. “Aman sultanım, estağfurullah…” Otur bakalım Hilmi seninle biraz dertleşeceğiz, demiş Sultan. Tabii emir olunca oturmuş. Padişah oturduktan sonra o da oturmuş, “buyurun sultanım sizi dinlerim” demiş. Yahu Hilmi Efendi aklıma geldi de, bu fakir, Sultan Abdulmecit'in oğlu olacağına Selim Han'ın oğlu olsaydı ne olurdu, demiş. Kanuni paralar harcamış, güzel şeyler yapmış büyük bir sultan, amenna. 46 yıllık saltanatında her sene sefer-i hümayuna çıkmış. Ona hiçbir sözümüz yok elbette. Amma yokluk içinde varlık mücadelesi yapabilmek her babayiğidin harcı değil.
Abdulhamit Han’ı doğru tanıyor muyuz?
Güzel soru. Abdülhamit'le ilgili bir şey arz edeyim. Bu herkes tarafından bilinmez. Abdülhamit, şehzadeliğinde kimseye çaktırmadan kütüphaneye girermiş boş zamanlarında... Saray çevresi; malayani, marangozlukla uğraşan, öyle melankolik bir adam gibi düşünürmüş Abdülhamid'i. Çünkü babası ölmüş genç yaşta. Ona halası Adile Sultan bakmış. Adile Sultan dirayetli bir hanım. Padişah, halasını Cuma günleri bandoyla, mızıkayla karşılarmış kapıda. Halasına büyük bir sevgisi var. O da stratejik kafası olan bir kadın. Çok bağışları var, vakıfları var. Neyse, Abdülhamit kütüphanede ne kadar ıslahat fermanları varsa, padişahlara verilmiş ne kadar yazılar varsa hepsini okumuş. Onların hepsi tercüme edilmiş imiş. Ne kadar tercüme varsa; Farsçasını, Fransızcasını, Macarcasını… Hepsini okumuş. Hepsinin yanına da inci gibi rikasıyla notlar yazmış; tatbiki kabildir, değildir diye. Bütün bu malzemeyle, birikimle gelip saltanata oturmuş. Kimsenin haberi yok bundan.
Sultanın tasavvufi yanı var mıydı efendim?
Abdülhamit Han Hazretleri aynı zamanda Şazeli halifesidir. Ben evrakını Pakistan’a görevli gittiğimde bizzat gördüm. İslam Hilafet Dairesi'nde, İslamabat’ta. Ertuğrul Han oğlu Osman Han oğlu Orhan Han oğlu… Böyle gidiyor, en sonda Abdülhamit i Sani Şazeli yazıyor. Kendisi halife-i ruy-i zemindir. Buna ne lüzum var? Demek ki tarik halifesi aynı zamanda.
Hocam sadece biz ‘küçükler’ değil, onu anlamayan ‘büyükler’imiz de olmuş…
Doğru. Akif merhum mesela, mesela Said Nursi Hazretleri, Filibeli Ahmet Hilmi Hazretleri. Libya'ya gönderdi bunları padişah. Çok büyük insanlar bunlar. Senusi’nin yanında kaldılar. Orada İngilizlerle yapılan, General Bordon’la Şeyh Mehdi arasında yapılan mücadeleleri gördüler. Ondan sonra hepsi Abdülhamitçi oldular. Said Nursi, Abdülhamid'in kızından özür diliyor sonra. Ben babanıza “istişare etmedi” diyerek haksızlık yaptığımı şimdi anlıyorum, diyor. Kiminle istişare edecekti, biz istişare edecek adam mıydık, diyor. Şimdi anlıyorum. Şimdi ben istişare edecek adam bulamıyorum, diye özür diliyor.
Teşekkür ederiz Hocam. Çok istifadeli oldu.
Sağolun varolun.
Yazar: Mahmut Bıyıklı |
11-10-10 |
||
E mail: HaberKültür.net | Tweet | ||
YÜCEL | |||
HALİFEYE İHANET İSLAMA İHANETTİR |
Tarih : 12-01-14 | ||
Sultan Abdulhamid han a karşı İTTİHAT VE TERAKKİ saflarında kimler bulunduysa onlar ZALİMLERİN TA KENDİLERİDİR... |
|||
abdurrahman | |||
özür dilemesi üstad said nursiyi küçültür mü |
Tarih : 16-12-13 | ||
Saidi Nursi Hz.lerinin "ey keçeli sen gayet müşfik bir padişaha.." diye başlayan tek parti döneminde gördügü zülümler nedeniyle bir cümlesi var.. |
|||
YUSUF | |||
SAÇMA |
Tarih : 09-03-13 | ||
SAİD NURSİ BİRKERE HİÇBİZAMAN LİBYAYA SÜRGÜN GÖNDERİLMEMİŞ.ABDUL HAMİTİN TORUNLARI DA BÖYLE BİR ÖZRÜN OLMADIĞINI SÖYLEMİŞLERDİR TAMEMEMN SAÇMALAMIIŞ |
|||