ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 804
Yazar: Altan Çetin
TÜRKÇENİN BÜYÜK ŞÂİRİ ŞEHRİYÂR

TÜRKÇENİN BÜYÜK ŞÂİRİ ŞEHRİYÂRTürkistanlılık 16: Şehriyar İle Bugünden Geleceğe Bakmak

Türkistanlılık bir manada etrafında zaman ve mekânda bir olmak ülküsü ve gerçeğidir. Türkistanlıları bu manaya râm eden en önemli duygu ve fikir kaynaklarından olarak şiir ve musiki en başlarda yer alır. Onlarca konferansın, yüzlerce yazının yapamadığını bazen bir şiir yahut bir türkü yapabilir. Türkistanlılar bu meyanda uzun tarihi hayat mecralarında pek çok şairle konuşup, pek çok türküyle söyleştiler. Şehriyar (Muhammed Hüseyin Behcet-i Tebrizî) (1906-1988) bir kadim vatanda Türkçe ile vatan kuran, vatanda Türkçe yaşayan bu kabilden şairlerimizdendir. Tebriz'de Makberetüşşuara'da ebedi uykusundan şiirleriyle hayatla konuşmaya devam ediyor. Bu yazıdaki şiirleri vatan ve insan üzerinedir. Şairleri yaşayan bir milletin ruhuna zamanın darbeleri etkisiz kalacaktır. Buna bir milli musiki yahut insanlığın güzelliğine kavuşturan müzikler katılırsa kültürün bahçesinden baharlar eksik olmayacaktır.

Şehriyar, El-Kimin adlı şiirinde bir milliyetçinin vatansever nidasıyla modern zamanın Türklerine seslenir:

Şehriyar'ım gözüm yaşı sel kimin,
Garip sen mi vetanında el kimin,
Sevdan üreğimde kara yel kimin,

Heç elden özgeye gardaş olar mı?
Haramzadalardan yoldaş olar mı?

Gurt gurtnan dolaşır, itler it inen,
Gurt şikarnan doyar, itler küt inen,
Yanaşmanın goynu dolar pit inen

Heç elden özgeye gardaş olar mı?
Fars, Çin, Urustan yoldaş olar mı?

Oğuz Atam bizi görse neyliyer,
Dövüner dizini helak eyliyer,
Yeğin geyze gelir, gönü göynüyer,

Heç elden özgeye gardaş olar mı?
Yılandan, çiyandan yoldaş olar mı?

Bed-güman değilem Allah kerimdir,
Turan hayalimdir, etim, derimdir,
Böyyük Asya nece olsa benimdir,

Gurt yuvalarına tilki dolar mı?
Ayıdan, Moskof'tan yoldaş olar mı?

Şehriyarı bize aksettiren bu mısralar bir büyük dünyaya Türkistanlılara vatan meselesi ve modern zamanların dengeci zihniyet ve siyaseti mukabilinde sözünü koyar. İdraklere bu meseleyi Garipsen mi vatanında el gibi, diyerek Orhun abidelerinden beri süren uyarıyı bir kere daha yapar. Bağımsızlığın kaybı her şeyin kaybıdır, mesajını Şehriyar ile idraklerimize bu şiirler hatırlatmanın günleri olarak kendimize dönmek ve Türkistanlılığı düşünmek gerekmez mi? Fakirlik sadece parasızlık değildir; bilakis fikir ve düşünce kaynaklarından mahrum olmak, kendini yenileyerek geleceğe yürüyecek imkân ve vasıtalardan mahrum olmaktır.

Şehriyar için de öz vatanında garip olan pek çokları için Türkiyemiz bir mefkure diyarı bir öz vatandır. Türkiye'ye Hayalî Sefer şiirinde bunu sıcacık sözlerle ifade eder:

Gelmişim nazlı hilâl ülkesine,
Fikret'in ince hayâl ülkesine.
Âkif 'in marşı yaşardıp gözümü,
Baxıram Yahya Kemal ülkesine.

O güzeller güzeli İslambol,
O denizler kızı, derya gelini,
Sanki derya çiçeği nilüfer,
Kol açıp sahile atmış elini.

Gurbet ihsas eylemem men burada,
Sanki öz doğma diyarımdı menim;
Nerde vardı karındaşlarımız,
Anayurdumdu, hisarımdı menim.

Şehriyar vatanda el gibi olmamızın teşhisi olarak görülebilecek Maarifimiz şiirinde çok veciz bir şekilde insan ve onun eğitiminde köksüzleşme meselesini, milli insan eğitememenin derdini pek çokları gibi şiirinde dile getirir. Türkistanlılar bu küresel fırtınada geleceklerine taşeron olmak dışında bir yol arıyorlarsa bu şiirleri duygulanarak değil düşünerek okumaya başlamalıdırlar. Cehaletin son dönem çöküşümüzün başlıca sebeplerinden olduğunu hiç unutmamayı bir kere daha Şehriyar ile hatırlama vaktidir.

Neyimiz var övünecek, cehalettir maarifimiz,
Maarifin özüne de hıyanettir maarifimiz.

Ecnebi kalemiyle yazılmıştır programı,
Tutu kuşu dersi verir, o sıfattadır maarifimiz.

Ustalaşmış düzü eğri, eğriyi düz tanıtmaya,
Yazık millete, faciadır, musibettir maarifimiz.

Nerdeki bir nur kapısı var, yedi yerden qıfıllayır,
Bir karanlık uçurumdur, bir zulmettir maarifimiz.

Ecnebinin tamburuyla oynadığın yeter, tamamdır,
Uyan millet, kendi gözünle gör, gaflettir maarifimiz.

Gözlerini açabilsen bu ağır dev uykusundan,
Nalen çatar feleklere, felakettir maarifimiz.

Gençlere ne bir sanat, ne de hayat dersi verir,
Açar zillet kapısını, cehalettir maarifimiz.

Hırsızlara şerik devlet, doğruluktan ders öğretir,
Baştanbaşa kuru sözdür, nasihattir maarifimiz.

Bu devlete kulluk etmek, memlekete hıyanettir,
Hainliğe, satılmışlığa delalettir maarifimiz.

Ömrümüzün altı yıllık gül tacını yele veren,
Üniversitede ne öğretir, sefalettir maarifimiz.

Profesörler bile bile öğretime yalan katar,
Ona böylesi menfaattir, zelalettir maarifimiz.

Bikes vatan, hünersizler, gayretsizler elindesin,
Baştanbaşa hıyanettir, cehalettir maarifimiz.

Türkistanlılar yeni zamanlarda insanlığa milli, dini ve insani esaslarla bir teklif getirecek ise, böyle bir medeniyet ülküleri varsa kendi içlerini oyan bu dengesi siyaset ve yabancılaştırıcı maarif halinde çıkmalı, bu zincirleri kırmalıdırlar. Türkistanlılık bir yerde bunu düşünmek, medeniyetçi milliyetçilik gayesiyle maddeye ve zamana şekil vermek gayretidir.

Tebriz bizler için nasıl bir kadim yurtsa Şehriyar için de İslambol ve Türkiye bir öz yurttur. İşte Türkistanlılık mekân çokluğu içinde bu birliği düşünmektir. Vatanın parçaları içinde bir bütünlük, kültür ve medeniyet hayal etmektir. Bu hayal geçmişi geleceğe taşıyan bir şuur kaynağı olmak bakımında değerli lakin geçmişin avuntusu olmak bakımında aynı oranda saçmadır. Türkistanlılar için bu ölçünün çok hayati olduğunda şüphe yoktur.

Nihayet onun Türkistanlıların tefrika ile bölünüp, değişik vesayetlerde gelecekte araya ve kendine yabancılaşan aklına Haydar Babadan seslenir Şehriyar.

Heyder Baba, Karaçemen caddası,
Çovuşların geler sesi, sedası,
Kerbelâ'ya edenlerin kadası,

Düşsün bu aç, yolsuzların gözüne,
Temeddünün uyduk yalan sözüne.

Heyder Baba, şeytan bizi azdırıb,
Mehebbeti üreklerden kazdırıb,
Kara günün ser-nüviştin yazdırıb,

Salıb halkı bir-birinin canına,
Barışığı beleşdirib kanına.

Heyder Baba, senin könlün şad olsun,
Dünya varken ağzın dolu dad olsun,
Senden keçen yakın olsun, yad olsun,

Deyne menim şâir oğlum Şehriyâr,
Bir ömürdür gam üstüne gam çalar.

Şehriyar'ın gam üstüne gam çalan ömrünün hasılası olan bu şiirler sadece birer sanat eseri olmanın ötesinde bir tefekkür çilesi, bir milliyetçi dertlenişi ve vatan sevgisinin hicranı olarak görülmelidir. Türkistanlıların bu büyük şairi şiiriyle düşünürken idrakimize pek çilenin tohumlarıyla birlikte müstakbele dair doğruları da fısıldamıştır. Şehriyarı sadece heyecan ve insiyaklarımızla değil idrak ve aklımızın tüm güçleriyle okumak ve anlamak gerekiyor. Temeddünün uyduk yalan sözüne diyen şehriyar vatanı, maarifi ve birliğin gerekliliğini Türkistanlılara anlatmıyor adeta gözlerini yaşarttığını söylediği Akif gibi ayna tutuyor. Türkistanlılık bu aynadan kendine bakıp vicdanını ve aklını düzelterek geleceğe bakmaktır, dense yanlış olmaz.

Türkistanlıların büyük şairi Şehriyar ruhun şad olsun; Allah kerimdir, kurt yuvalarına tilki dolmaz inşallah…

Vesselam

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Şehriyar (Muhammed Hüseyin Behcet-i Tebrizî) (1906-1988)

Yazar: Altan Çetin
07-04-20
E mail: yenisoz.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRKÇENİN BÜYÜK ŞÂİRİ ŞEHRİYÂR
Online Kişi: 13
Bu Gün: 276 || Bu Ay: 9.533 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.332 || Toplam Tıklanma: 52.165.962