ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÂKİF EMRE
Okunma Sayısı: 1934
Yazar: Akif Emre
LİBERALLER MUHAFAZAKÂRLARI DESTEKLEYEREK REHİN ALDI

Her devrin düşünürü

Her devrin adamı değil onlar, her devrin düşünürü… Her durumda haklı olan, her şart altında olması gerekeni söyleyen, uyaran, yön gösteren, aydınlatan, irşat eden ortaçağ rahiplerinin misyonlarını yüklenmişlerdir. Her duruma uygun, geçerli, soyut, kapsayıcı, evrensel ilkeleri vardır. Din, ırk, coğrafya, toplumsal, kültürel çeşitliliklerin ne derecede farklılaşmış olması onların söyleminde bir zafiyet oluşturmaz. Her sorunu çözecek, her duruma uyabilecek çözüm anahtarları vardır ellerinde…

Dünyanın en çetrefilli işini yüklenmelerine rağmen bu misyonu yılmadan sürdürüyor olmalarının sırrını, hiç yanılmayan, hep haklı konumda olmayı başaran söylemlerine borçludurlar. Adeta her kapıyı açan maymuncuk gibidirler.

Bu kadar zor ve karmaşık siyasal ortamlarda bu denli tutarlı olabilmek, hep geçerli olan düşünceler serdedebilmek için sanılmasın ki pragmatizmin en usta oyuncularıdırlar. Ahlak, erdem, tutarlılık, haklıdan yana olmak gibi ilkesel duruşlardan da hiç taviz vermezler. Eğer sergiledikleri duruşlarında bir çelişki kuşkusu duyuyorsanız o sizin everensel, çağdaş ve değişimden yana tavır sergilemekte zorlanmanızdan, toplumsal dinamikleri doğru okuyamamanızdan kaynaklanıyordur.

Yoksa onların elinde mutlak doğruyu gösteren kutsal kitapları yoktur ama kutsal kitapların yeterli olmadığı yerlerde de toplumu, siyaseti yönlendirecek evrensel kriterleri vardır. Her şeyi belirleyen bir kiliseleri ve onun temsil ettiği otoriteleri yoktur ama müntesiplerini her an sigaya çekme yetkisini kendilerinde görürler. Kimin ne kadar özgürlükten, evrensel değerlerden yana olduğunu, sol ya da sağ fark etmez, iktidarların hangi politikaları uygularlarsa dünyada itibar sahibi olacaklarını belirleme yetkisini de ellerinde bulundururlar.

Batıcı Türk aydınları (sağ-muhafazakarlar da dahil) genelde Batı uygarlığını adeta kıblegaha çevirmiş olsalar da bunlar arasında Batı'yı eleştirenler her zaman olmuştu. Hatta bu bir tür eleştirel Batıcılıktır; yerlilik arayışları Batıcılar üzerinde entelektüel bir denetim oluşturduğu bile söylenebilir… Kemalist refleksleri olanlar bir yana yerlilik arayışı içindeki Batıcı aydınlar bir tür aydın vicdanı olarak belli bir yer işgal ettiler.

Özellikle 1980'lerde başlayan ve 90'larda artık yükselişe geçip hemen her tür görüşten aydınlara sirayet etmeye başlayan liberal aydın tavrı yeni bir tipoloji oluşturdu. Bulunduğu konumu terk etmeden haklı olmanın, hatta taraf olduğu siyasal görüşten bile feragat etmeden her kesimden saygı görmenin altın formülü bulunmuştu; muhafazakarlar içinde ama liberal, sol ama liberal görüşleriyle tanınır…

Toplumdaki değişim dinamiklerini doğru okumak, mevcut statükoyu değiştirmek, bireysel özgürlüklerin, farklılıkların kendilerini ifade etmelerine imkan tanımak gibi ilk bakışta çok cazip gelen, özellikle muhafazakar kesimin yaşadığı baskıları göğüslemek için adeta can simidi uzatan bu düşünceler medyada gittikçe itibar görmeye başladı. Ne var ki bunların toplumsal tabanları yoktu. Tıpkı halk adına yola çıkan sol gibi bunlar da çoğulculuktan, bireylerin özgürleşmesinden bahsetse de toplumda karşılıkları yoktu.

AKP iktidarına giden süreçte önemli kısmı destek oldu. Batılı anlamda muhafazakar bir partinin iktidar yürüyüşünü erken görmüş, ulusalcı otokratlara karşı ona destek olmuş, hatta onunla güç birliği yaparak kendi konumlarını da güçlendirmişlerdi.

Bu süreçte en önemli stratejik hamle, postmodern darbenin mağduru muhafazakar kitlelerin mağduriyetlerini savunma adına onların söylemlerini de rehin almalarıydı. Gerçi bu dönüşüm iki taraflı rızaya dayalı pragmatist bir ilişki olsa da başlangıçta çok ilkesel gibi duruyordu, her iki tarafta da.

Gerçekten Türkiye'nin küresel sistemle ilişkileri iyi okunarak siyasal zemin yakalanmış, toplumsal meşruiyeti olan bir siyasal hareket üzerinden neoliberal politikalar adeta tartışmasız ölçüler olarak vaaz edilmeye başlanmıştı.

Sadece neoliberal politikalar değil, liberal düşünce de adeta toplumun tüm hayatını kuşatan felsefi bir görüş olarak yegane hakikat gibi sunulmaya başlandı. Ak Parti iktidarına verilen destek karşılığında toplumda görünür hale gelerek, siyasetin ve toplumun gidişatına dair temel kriterleri belirleyen bir konuma yerleşmeyi başardılar. Neoliberal politikaları eleştiren, bu toprakların sahici meşruiyetinin Müslümanlıktan neşet ettiği gerçeğini hatırlatan İslamcılara karşı bile iktidarı savunmaya geçmeleri, toplumsal kodların ne şekilde kurgulanmakta oluşunun örneklerinden biri…
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Akif Emre
28-06-13
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
LİBERALLER MUHAFAZAKÂRLARI DESTEKLEYEREK REHİN ALDI
Online Kişi: 9
Bu Gün: 0 || Bu Ay: 3.808 || Toplam Ziyaretçi: 2.233.434 || Toplam Tıklanma: 52.279.332