ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2393
Yazar: Kemal Özer
BİRAZ EDEB YA HU

BİRAZ EDEB YA HUModanın nasıl bir musibet olduğunu ne zaman anlayacağız bilmiyorum. Ama anlamazsak, çok ama çok şey kaybedeceğiz. En basitinden başlayayım.

Bazı kadınlar bütün bedenini saracak streç kıyafetler giyiyorlar. Böylesi eskiden mahremiyete riayet etmeyenlerce giyilirdi. Moda virüsünden nasiplenen kapalı hanımlarca da giyilmeye başlayınca, iş çığırından çıktı.

Giyilen kıyafetten ziyade, teşhirin bedeni renklendirme şekli haline geldi. Bu moda şimdi erkekleri de sardı.

Dindar veya değil, genç yaşlı, okumuş yazmış erkeklerin büyük çoğunluğu bu çirkin sözde kıyafetleri giyiyor. Erkek, kadın herkesi cinsel birer objeye dönüştüren bu illeti görecek ne göz, ne de basiret kalmış toplumda.

Kadınlar yetmezmiş gibi, şimdi erkeklerin avreti de ortada. Marmaray, metro veya toplu taşıma araçlarında biri oturup diğeri de onun yanı başında ayak durduğunu bir düşünün. Ben çok rastladım ve hemen kalkıp oradan uzaklaşıyorum.

“Mümin erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır.” (Nur Suresi 30)

Burada sadece bakmamak değil, aynı zamanda mahremi korumak emri var. Kime, kadınlara değil erkeklere. Peki, bugünün erkekleri koruyor mu? Maalesef hayır!

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini … göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün.” (Nur Suresi 31)

Demek ki, emir her iki cinse de. Sokakta görünmek ile sokakta göstermek / teşhir etmek farklı şeyler. Bu yanlış, bugün insanlar sokakta ne arar demek zorundayız. Sokak değil, podyum sanki.

Eskiden pantolonlar genişti. Erkeklerin avretini örtecek genişlikte pilileri vardı. Bunları bir bir yok edip, bedene yapışacak şekle soktular ve belleri düşürdüler. Erkeğin cinsel organı bütünüyle ortada. İç çamaşırları da, teşhir edici şekilde tasarlıyorlar.

Kim yapıyor bunları? Dindar veya değil erkek veya kadınlar. Yani aramızdakiler. Bunu bilerek mi yapıyorlar? Evet, taammüden cinayet maksatlı yapıyorlar hem de.

Bir kimse hangi makam, mevkide olursa olsun, hangi zanaat veya sanatı icra ederse etsin, hangi ticareti yaparsa yapsın önce ahlaklı olmak zorunda…

Satıcıya soruyorsunuz “neden kıyafetler bu halde?” “Diğerlerini alan almıyor” diyor. Hem doğru, hem yalan. Doğru, çünkü biz kötüyü, iffetsiz olanını tercih edince, o da yalnızca kâr peşinde koşan bir kapitalist olarak sadece onu satıyor. Yalan, çünkü bizler gidip soruyoruz, buna rağmen getirmiyor. Ya o da ahlaksız, ya da moda denilen illetin peşinden koşan üretici üretmiyor.

Eskiden orta halli bir marka sadece geniş kesim üretirdi. Patronu vefat etti, marka değişti. Demek ki, at sahibine göre kişniyor.

NEDEN DAR KIYAFET MODASI VAR?

Modayı bizim tasarımcılar yapıyor sanıyorsanız, yanılırsınız. Her konuda olduğu üzere, bizimkiler de taklitçi. Moda Londra ve Paris'ten belirlenir. Bizimkiler de onları taklit eder. Modanın belirleyicileri ise şeytandan birkaç adım önde giden hannas.

Üç temel amaçları var.

Bir: Hastalıkları artırmak!

İki: Karşı cinse çağrı ve ahlâki zafiyet!

Üç: Tabiki sömürmek…

İkincisi malum. İlki ise, dar kıyafet giyenler cilt rahatsızlıkları yaşarlar. Dar kıyafet erkeklerde testis ısısını artırdığı için spermleri öldürür. Bu da kısırlığı artırır. Düşük bel böbrek, bel ve cinsel sorunlara yol açar.

Adamlar akıllı, bir taşla tüm meyveyi indiriyor. Bahçe senin, ağaç senin. Adam kurnaz, senin meyveni sana indirtip, üstüne bir de paranı alıyor. Kendi bağından hırsızlık yani. Allah indindeki hesabı da ikramiyesi…

Her satıcının söylediği bir yalan daha var: ‘Yüzde yüz pamuk veya yünden kumaş olmaz. Mutlaka içinde polyester karışması lazım…' Bunu yemezseniz de ütü tutmaz, şık durmaz bahanesi.

Neremizden tutsak oramız dökülüyor. Ahlâk, fazilet, edep, haya, görgü, âdâb-ı muaşeret kısaca her şeyimizi kaybetmişiz.

Şimdi, ya aklımızı başımıza alacağız. Ya aklımızı başımıza alacağız. Varsa başka bildiğiniz çare yazmaktan çekinmeyin lütfen!

Ne der büyükler:

Hz. Ali (r.a): Edeb aklın sûretidir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi: İnsanla hayvan arasındaki fark edeptir.
Edeb bir tâc imiş Nûru  Hüdâ'dan

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Kemal Özer
28-01-16
E mail: yenisoz.com.tr/
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİRAZ EDEB YA HU
Online Kişi: 11
Bu Gün: 363 || Bu Ay: 8.175 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.938 || Toplam Tıklanma: 52.362.540