ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3330
Yazar: Hadice Ekşi
DERİN CHP... BU YAZIYI OKUMAZSANIZ CHP HAKKINDA BİLGİNİZ EKSİK KALIR

BU YAZIYI OKUMAZSANIZ CHP HAKKINDA BİLGİNİZ EKSİK KALIR

(Sonuna kadar okuyun) MUTLAKA AZ ZAMAN AYIRIP OKUYUNUZ !!!...

Haritalar, haritalar, haritalar... Sınırları çizilmiş ülkeleri gösteren haritalar.

Haritalarda gördüğünüz ülkelerin çoğu gerçekte yoktur. Birçoğu sanaldır. Özellikle Osmanlı yıkıldıktan sonra kurulan devletlerin hiçbiri gerçek değildir. Türkiye, Arabistan, Mısır, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve benzeri devletler yoktur. Hiçbir zaman kurulmadı da. “Ama aha da haritada Türkiye var” diyeceksin. Hemen isyanı basma! Sonuna kadar okumaya devam et.

Osmanlı yıkıldıktan sonra o haritaları sen çizmedin. Kendi ülkenin sınırlarını sen çizmedin, sınırlarını belirlemediğin gibi iç yönetimini de sen değil, başkaları şekillendirdi. Edirne-Kars arasında yaşaman için oluşturulmuş sınırları sen belirlemedin. Oluşturdukları Türkiye adında bir “simülasyona” soktular seni. Bir simülasyonun içinde yaşatıyorlar. Olmayan sanal bir devleti gerçek sanıyorsun. İngilizler, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermekle Osmanlı’dan sonra kurulan devletlerdeki halkları “sosyal şizofreniye” soktular.

İngilizler tam 300 yıl Osmanlı’yı parçalayıp yıkmak için uğraştılar. Sonunda Osmanlı’yı yıkıp parçaladılar. İngilizler 300 yıl yıkmak için uğraştıktan sonra sanıyor musun ki Osmanlı’nın her parçasına “Buyurun bağımsız birer devlet kurun” diyecekti? Türkiye diye bağımsız bir devlet hiçbir zaman kurulmadı. İngilizler, 150 yıl önce Osmanlı’yı yıktıktan sonra kuracakları “simülasyon devletçiklerin” planını ta o zamandan yapmışlardı. Bu simülasyonda uyuşturulup uyutulacaktık. Ruhumuz, zihnimiz her şeyimiz sömürülecekti.

“Gaynag yog bi şey yog. Gurtuluş Savaşı da mı simülasyondu la?” diyeceksin. İşte bu simülasyona hapsolmamak için vermiştik o savaşı. Ciddi ve bilinçli bir savaştı o. Lakin başarılı olamadık. Ve simülasyona hapsettiler bizi. Sanal, var olmayan bağımsız bir devlette yaşamaya hapsettiler bizi. İngilizler tarafından sınırları belirlenen ve içerisi İngilizler tarafından şekillendirilen bu simülasyondan bir gün çıkarız diye sağlam bir "programla" koruma altına aldılar. Programın adı: CHP

CHP’yi halâ bir parti sanıyorsun değil mi? Hayır, partiden öte bir şeydir. Ve CHP’yi liderinden ve milletvekillerinden ibaret sanıyorsun halâ? Vallahi yanılıyorsun. Yanılıyoruz. Yüz yıldır, kurulan hatta iktidar olan birçok parti tarihin çöplüğüne karışıp gitmiştir. Ama CHP halâ durmaktadır. Çünkü bir parti değildir. “Derin CHP’yi” bilmeden bunu asla anlayamazsınız. Derin CHP’yi bu ülkede çok az kişi bilir.

Derin CHP, bu ülkede henüz anlatılmadı. Derin CHP için Atatürk'ün çok bir önemi yoktur. Ülkenin hangi sistemle yönetileceğinin de önemi yoktur. Derin CHP için önemli olan halkın ve toplumun "sekülerleşmesinin"(dünyevileşmesinin) artmasıdır. O da artıyor. Bu İngilizlerin Müslümanlar üzerinde gerçekleştirmek istedikleri en büyük amaçlarıydı.

Derin CHP'nin icat ettiği yapay din "Kemalizm" ise uygulamaya geçirilen bir İngiliz projesiydi. Kemalizmin madalyon gibi iki yüzü vardı. Bir "diktatörlük yüzü" vardır. Bununla İslamcıları ezdi yok etti. Kemalizmin bir de "seküler yüzü" vardır. Ezerek yok edemediğini seküler yüzüyle teslim aldı. Dünyevileştirdi. Bunu 2017'ye kadar yaptı ve yapacak da... Kemalizmin diktatörlük yüzü son 15 senedir kırıldı. Ama Derin CHP, seküler yüzü ile hepimizi esir almak üzere. Bununla savaşmak zordur.

Derin CHP'yi, CHP'liler ve solcular bile bilmez. Mustafa Kemal’e derin sempati, sevgi, muhabbet besleyen; Mustafa Kemal’e kahraman ve kurtarıcı olarak bakan tabandaki CHP’li genç, DERİN CHP’yi bilse, size yemin ediyorum CHP’den nefret eder.

Derin CHP, partinin lideri ve milletvekillerinden daha öte ve gizli bir yapılanmadır. Mesela her beş yılda bir İngilizler tarafından Derin CHP'yi yönetmesi ve programlarını belirlemesi için bir İngiliz uzman görevlendirilir. O görevlendirilen İngilizi ne görürsünüz ne de bilirsiniz. Osmanlı yıkıldıktan sonra yerine kurulan her devleti İngilizler kurdu ve şekillendirdi. Her birine İngiliz kraliçesi tarafından vali atandı. Görevleri ise Osmanlı’dan ayrılan her parçanın yeniden birleşmesini engellemek için dizayn etmekti. Ve bu dizaynın bir daha bozulmaması için her Müslüman ülkede CHP v.b bir yapılanma oluşturdu. CHP'nin simetrisi Osmanlı'dan ayrılan her parçaya kondu. Bu yapılanmalar devlete hâkim kılındı. Derin CHP bu ülkeden temizlenmediği sürece asla bağımsızlık elde edemeyiz. Derin CHP’yi anlamak için biraz gerilere gitmemiz gerekecek. O halde toplanın ve safları sık tutun.

İngiltere bir türlü Osmanlı’nın ve Müslümanların birliğini bozup onlara hâkim olamıyordu. İngiltere Osmanlı’yı parçalayıp daha kolay hâkim olmak için çeşitli araştırmalar yapmaya karar verdi. Çünkü Müslüman ülkelerde Müslümanlar birleşip İngilizler için engel oluyordu. İngiltere bu sorunu halletmek için "Sömürgeler Bakanlığı" kurdu. Sömürgeler Bakanı, “Gladstone” adlı bir İngilizdi. Devlet Gladstone'den bu konuyu araştırıp rapor sunmasını istedi. Gladiston aylarca dolaştı ve incelemelerde bulundu. Sonunda raporunu Avam Kamarası'nda senatörlere taktim etti. Raporun özetini şu cümlelerle dile getiriyordu: "Kur'an Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp etmeliyiz, ya Kur'an'ı ortadan kaldırmalıyız, yahut Müslümanları Kur'an'dan soğutmalıyız."

Bu rapor hazırlanırken tarih 1800’leri gösteriyordu. Peki bu rapor detaylı bir şekilde İngiliz Devleti’ne sunulduktan sonra İngiliz Devleti nasıl bir plan ve proje yaptığını biliyor musunuz? Plan tam olarak şöyleydi:

Osmanlı topraklarında Müslümanların Kur’an etrafındaki birliğini bozmak için çeşitli ideolojiler sokulacak. En önemlisi de “ırkçı ve aşırı milliyetçi ideoloji” olacaktı. Arapçılık, Kürtçülük, Türkçülük, Aranavutçuluk yaygınlaştırılacak. Arapçılığı yaymak için Lawrence ve Mişel Eflak rol aldı. Türkiye’de de Moiz Kohen başta olmak üzere gizli Yahudiler bu işi üslenecekti.

Sonra 2.Abdulhamit tahttan indirilecekti.

Osmanlı’nın yıkımı hızlı bir şekilde 10 senede gerçekleştirilecekti.

Sonra Müslümanların bir şekilde birlikte hareket etmesini sağlayan “hilafet” ortadan kaldırılacaktı.

En önemlisi de şu: Osmanlı yıkıldıktan sonra her parçasında irili ufaklı devletler kurulacak. Bu devletlerin sınırları haritada cetvele stratejik çizilecekti. Oluşan her devleti istenilen yönde şekillendirmek için “DERİN” bir yapılanma kurulacaktı. Bu yapılanmayı devletlere hâkim kılacaktı. Türkiye’de “CHP” olacaktı. Yani “Derin CHP” olacaktı.. Parçalarda kurulacak olan yapılar ta o zamandan belirlenmişti. Türkiye kurulduğunda oluşan bir şey değildi.

300 yıl Osmanlı’yı yıkıp parçalamak için uğraşan İngilizlerin, parçaladıktan sonra parçalarını özgür bırakacağını mı zannediyordunuz? Parçaladıktan sonra sanal devletler kurdurdu. Tekrar ediyorum. Arabistan, Türkiye, Ürdün, Suriye, Mısır, Irak, Pakistan, Kuveyt, Ermenistan, Yunanistan, Katar, Yemen, adında devletler yoktur. Hepsi sanaldır. Olmayan bir şeyi varmış gibi görüyoruz. Bana kızmayın.

İngiliz Sömürge Bakanlığı’nda bulunan “İngiliz Müstemlekeleri (sömürgeleri) defterinde” Edirne Kars arasına çizilen sınır Türkiye diye geçmiyor. İngilizler Osmanlı’nın parçalarına tastamam hâkim oldu ve her parçayı bir koloni (sömürge) olarak adlandırdı. Cetvelle çizilen her sınıra koloni olarak baktı. Siz istediğiniz kadar bağımsız bir devlet kurduk diye sevinin. Lütfen beni iyi anlayın.

Yıl: 1921. Yer: Kahire. Pazar günü, sıcak bir öğle sonrası.

Galip devletler, o tarihte henüz “Koloni sekreteri” olan İngiltere Başbakanı Winston Churchill başkanlığında bir masa etrafında toplanmıştır.

Masaya kocaman bir Ortadoğu haritası açılmış, Churchill’in bir eline cetvel, bir eline kalem verilmiş, yapay sınırlar belirlenmeye başlanmıştır.

Öğle yemeğini ve yemek arası şarabı fazla kaçıran Churchill’e rehavet basmıştır. O gün oracıkta kurulan, yeni çıkan Ürdün’le Suudi Arabistan arasındaki sınırı çizmek üzereyken, aşırı yemek ve içkinin etkisiyle hıçkırmış, bu hıçkırık yüzünden kalemi kaymış; Ürdün’ün Amman kentine doğru uzanan çıkıntı, kalem kayması sonucu oluşmuş: Bu sebeple de “Churchill’in Hıçkırığı” olarak meşhur olmuş.

Hatıralarında şöyle diyor:

“Ürdün’ü bir Pazar günü, tek kalem hareketiyle ben kurdum!” Çok içmekten dolayı hıçkırığı tutan Churchill, kalemi kaydırmış ve Ürdün’ün toprakları oluşmuştu. Bu kadar acımasızca sınırları ve yönetimlerini şekillendirdiler.

“İngiliz Müstemlekeleri (sömürgeleri) defterinde” “Merkez Kolloni 1” diye adlandırılan sınırları biz Türkiye diye biliyoruz. İngiliz aklı Türkiye adında bağımsız bir devlet kurduğumuzu hissetmemizi sağladı. Sahteyi gerçek sandık. Uyanan halkımız buna isyan edip müdahale etmek isteyecekti. Fakat CHP ile öyle bir yapılandırılacaktı ki, kısa vadede buna isyan eden inançlı halkımız ezilecek. Uzun vadede ezilen halkın çocukları Derin CHP’nin oluşturduğu eğitim ile “simülasyona” sokulup uyutulacaktı. Ne zaman ki bu simülasyondan çıkma eğilimi görülse Derin CHP bunu engelleyecekti. İngilizler, Derin CHP’den Türkiye’yi şekillendirmesi için Lozan’da şunları yapmasını istedi:

Çevre ülkelerle ilgilenmemek,

İçeride İslamcı bir tavır takınmamak,

Özellikle İslam ülkeleriyle "İslam birliği" kurmak gibi fikirlerden uzak durmak,

İslam Birliği kurmak isteyen çalışmaları ve grupları tasfiye etmek,

Müslümanların zihinsel, algısal, kültürel ve tarihi birliğini sağlayan "alfabeyi" değiştirmek,

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni seküler bir anlayışla dizayn etmek,

Müslümanların tekrar birlik olup, tek bayrak ve güç altında toplayacak olan "Hilafet Kurumunu" kaldırmaktı.

Bu, Türkiye'nin elini kolunu bağlayıp hapsetmekten başka bir şey değildi. Düşünün, hırsız bir eve giriyor. Evdeki babanın elini kolunu bağlıyor. Daha sonra çocuklarını öldürüyor, karısına tecavüz ediyor ve babanın elini kolunu bağladıkları için onlara yardım edemiyor. İşte Lozan'da biçilen rollerin uygulanmasıyla Türkiye'nin eli kolu bağlandı daha sonra Afrika'daki Müslüman ülkeler, Suriye, Irak, Arap ülkeleri, Pakistan, Bangladeş, Azerbaycan, Çeçenistan, Doğu Türkistan gibi birçok Müslüman ülke sömürüldü talan edildi. Eli kolu bağlı olan baba ise hiçbir şey yapamadı.

İngilizler Lozan’dan sonra Türkiye’nin İngilizlerin istediği biçimde şekillendirilmesi için CHP bünyesinde çalışacak gizli bir hukuk heyeti gönderiyor. Bu hukuk heyeti yapılan tüm devrim ve inkılapları belirliyor. 1928’e kadar, yani temel inkılaplar yapılana bu heyet CHP bünyesinde çalışıyor. Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi “Sir George Clerk” de 31 Ocak 1927’de Londra’ya gönderdiği yıllık değerlendirme raporunda işlerin yolunda gittiği yazıyordu.

Lozan Antlaşması'ndan sonra İngiltere meclisinde "Türkiye'nin istiklalini niçin tanıdınız?" diye itiraz edenlere karşı Dışişleri Bakanı Lord Curzon şu cevabı veriyordu: "İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski servet ve şevklerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları, maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz."

İngiltere’nin meşhur Başbakanı Winston Churchill : “Türkiye’yi bir ağaca benzeteceksiniz, kurumaya yüz tutarsa sulayacak, fena dal budak salmaya başlarsa budayacaksınız!” demiştir. Gerçekten de bundan sonra devamlı olarak bu politikayı uygulamışlardır.

Bundan sonra bizim içine soktukları simülasyondan çıkmamamız için budama yapacaklardı. 28 Şubat, ekonomik krizler ve 15 Temmuz Darbesi bu budamaya örnektir. Bizim kurumamızı istemeyeceklerdi. Çünkü kurursak bizi sömüremezler ve sömürüde kullanamazlardı.

Simülasyonun içinde olduğumuzu asla unutmayın. Bu simülasyondan çıkmak için en son hamle Necmettin Erbakan’ın 1995 seçiminde %21 oy almasıyla başladı. Erbakan Hoca’nın başbakanlığında 1996’da REFAHYOL hükümeti kuruldu. Kısa vadede hem içeride hem dışarıda büyük atılımlar yapılmaya başlandı. Bu küresel odakları rahatsız etti. Ülkenin sahibi “Derin CHP”, o sıralar gizli bir anket yaptırdı. Bu anket direk İngiltere, Amerika ve Yahudi lobilerine ulaştırıldı. Anketin sonucu şuydu: Refah Partisi 2000 yılında yapılacak olan seçimde %35 alması bekleniyor. 2005 yılında yapılacak seçimde %66 görünüyordu. 2005 simülasyondan çıkma tarihi olacaktı. Fakat 28 Şubat 1997’de yapılan darbe ile önü kesildi. Erbakan'ın partisi kimi ülke ajanlarınca ele geçirilmeye yüz tuttu. Millilikten çıktı.

Bir simülasyonun içindeyiz. Bunu unutmayın. Bu simülasyondan çıkmak için mücadele başlamıştır. Yakın zamanda büyük bir saldırı gelecek. Belki bir sene içinde belki beş sene içinde. Bu saldırıdan başarı ile çıkarsak “Derin CHP’nin” tasfiyesini göreceksiniz. Tasfiye olmamak için var gücüyle direniyor ve direnecek. Saldırı büyük gelecek. Derin CHP, cephesini genişletip savaşa başladı bile.

Saldırıdan sonra ya bu simülasyondan çıkacağız ya da kalmaya devam edeceğiz. Kalmaya devam edersek bizim çocuklarımız da bu simülasyonun içinde doğup ölecekler. Bu simülasyonda sen, olman gereken sen değilsin.

Sözü, kalemi ve hayatı imanın emrine verin. Bizim bir partimiz yok. Davamız partiler üstüdür. Kavgamız karanlığa güneş adına!

Şimdilik bu kadar.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hadice Ekşi
22-08-17
E mail: yazaron.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DERİN CHP... BU YAZIYI OKUMAZSANIZ CHP HAKKINDA BİLGİNİZ EKSİK KALIR
Online Kişi: 16
Bu Gün: 182 || Bu Ay: 7.693 || Toplam Ziyaretçi: 2.240.016 || Toplam Tıklanma: 52.350.060