ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 218
Yazar: Gökhan Özcan
ZAMANI GEÇMİŞ TAKINTILAR
ZAMANI GEÇMİŞ TAKINTILAROrta yerinden sökülen yazı
 
Bir şeyleri bir yerlere not almaya her kalkıştığımda bunun belki biraz gülünç ama daha çok acınası bir tarafı olduğunu fark ediyorum ve küçük yakıcı tereddütler yaşıyorum son zamanlarda. Bazen kalemi elimden bıraktığım da oluyor. Tırnaklarını dünyaya geçirmeye çalışanlardan olmadım hiç, şimdi ellerimi uzatmak bile gelmiyor içimden artık bazı şeylere. Bunca konuşma çabası ne için, bunca anlatma gayreti? Dinleyen kim? Kulak veren samimiyetle? Seni duyabilmek için yolunu değiştiren? Hem niye yapsınlar bunu? Ne var sende onları bu kadar ısrarla sana yöneltecek? Söylenmiş sözler, sadece sana söylenmese olmayacakmış gibi gelen sözler... Söylenmese oluyor işte! Sen söyledin diye söylenmiş de olmuyor zaten, havada baloncuk gibi patlayıp gidiyor bütün kelimeler... Koş istersen peşlerinden, baloncuklarını topla da götür evinde sakla! Yapabiliyor musun? Yok, sen kendine acıyorsun sadece. Kendini taltif etmek için bir şeyler arayıp duruyorsun, geç bunları! Zaten herkes geçti, sen de geç artık bir zahmet! Yerinde sayıp gülünç olma! Kelimeler anında istiflenip alt alta üst üste raflara sıralanırken, milyonlarca hayati şey milyonlarca başka hayati şeyle yan yana getirilip rastgele ya da taammüden ıskartaya çıkarılırken, ne önemi var artık böyle köhnemiş sözlerin, güya kafa yorulmuş bütün o ifadelerin, sanki insanın bütün sırlarını çözecekmiş gibi kuruntuyla örülmüş bütün o cümlelerin? Ses sesi örtüyor artık, söz sözü görünmez, duyulmaz kılıyor. İnsan koca bir gürültüye dönüşüyor giderek, insandan çıkan her şeyle birlikte. Kimse kimseyi aramazken bulmayı ya da bulunmayı beklemek ne kadar abes! Ve ne kadar acıklı ve aslında itici bekleyenlerin hali! İnsan bir ezber artık, düşünmeden tekrar edilen bir tekerleme... Sözden elbise dikmeye gayret edenler bil ki sinek avlayacak bundan böyle. Konfeksiyon çıkınca terzilere ne oldu? O olacak sözden elbise dikenlere de, insanlar üstlerine giyebilsinler diye. Hazır alınacak kıyafet... O bizim üstümüze uymayacak, biz onun içine uyduracağız kendimizi. Hazır alınacak söz, anlam, tarif ve tasavvur... Birbirimize benzeyerek, daha çok benzeyerek, daha çok benzeyerek kurtulacağız ezberi bozan, bozması ihtimal dâhilinde olan her şeyden. Birimiz hepimiz gibi, hepimiz birimiz gibi... Hiza mesafe almış insanların insanca sürprizlerine kendini kapatmış vasatlıklar dünyası... Daha fazlasını arama, gözünün önüne konandan başkasını merak etme, artık hiç kimsenin sormadığı soruları sorma, şuraya dokun, şu tuşa bas, şuraya gülümse, şuraya sessiz harflerden bir kahkaha bırak, geceyi tamamlayacak bir söz yumurtla, günü şenlendirecek bir laf cambazlığı yap! Sana fotoşopla cennetler kuracağız, ne istersin akasya ağaçları, kiraz çiçekleri, kuru yapraklar, tam arkana gürül gürül akan bir şelale... İki tıkta tamam her şey, istersen hayatını yoran her şeyi kaldıralım arka planından, çok kolay, şuradan yeni bir katman oluşturuyorsun, falan filan... Ama insan? İnsanlar? İnsanlar kolay... Nasıl birini istiyorsan söyle, sarışın esmer... Romantik, aksiyoner... Dünyayı gezmeye meraklı, kendini gezmeye meraksız... Şu teknolojiyi dibine kadar kullanır, şu münzevi, her şeyden uzakta, ancak uydulardan erişilebilir bir keşiş, bağrı açık keten gömlekleri içinde kendini dünyalara sığdıramayan bir bilge... Varlık yokluktan ibaret diyen epeyce varlıklı biri... Ne diyorsun bütün bunlara? Hiç! Hiç mi? Bak işte o çok trendy bir kavram bugünlerde, bunu kullanabiliriz, bunu papağan gibi tekrar edebiliriz. Tekrar her şeydir, tekrar ede ede zihinlere yerleşiyor her şey! Zaten hayat tekerrürden ibaret değil mi? Tamam işte, devam böyle! Kafaya takmaların zamanı geçti.
 
Bir şeylere takmanın, takılmanın, bir tereddüde geceler ayırmanın, bir kavrama kifayetsizce kementler atmanın, kelimelerle oynamanın, anlamları kısık ateşte pişirmenin, çayı sonuna kadar içmenin, bir şarkının sözlerinde kaybolup gitmenin, duvardaki bir noktaya oksijen tüpsüz dalıp gitmenin, hava almak için dışarı çıkmanın, yağmur içmenin, bulut yutmanın, dağların heybetine bakıp kendinden geçmenin, bodoslama âşık olup için için kavrulmanın, lodoslama her yana savrulmanın...
 
Yazar: Gökhan Özcan
28-08-23
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ZAMANI GEÇMİŞ TAKINTILAR
Online Kişi: 20
Bu Gün: 172 || Bu Ay: 10.068 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.892 || Toplam Tıklanma: 52.184.147