ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 195
Yazar: İsmail Aydoğan
KÖKSÜZLÜK

KÖKSÜZLÜKEğitime dair düşüncelerimizin geldiği bir kök yok. Bu nedenle “niçin eğitim yapıyoruz”, “eğitimde amacımız nedir”, “nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz” gibi soruların bizim pedagoji tarihimizde bir karşılığı yok. Dolayısıyla köksüz, gövdesiz, dalsız, yapraksız bir meyve yetiştirmeye gayret ediyoruz. Böyle olunca geriye pratik hayatın gerekliliklerine sahip olmak kalıyor. Buna beceri kazandırma eğitimi diyoruz. Bu beceriyle hayatı idame ettirecek bir kazanç elde etme hedefleniyor. Bu görev üniversiteye, kısmen de meslek liselerine düşüyor. İlkokul, ortaokul ve mesleki olmayan liseler, bu nedenle, işlevsiz hale geliyor. Bunların en fazla üniversiteye giden yolun taşları mesabesinde olduklarını düşünebiliriz.

Eğitim düşüncesinin köksüzlüğünün bizi getirdiği yer sadece sayılan bu amaçsızlık değil. Bundan daha vahim olan neticesi insana insanlığını unutturması, alelade bir varlık olduğuna inandırmasıdır. İnsanı alelade bir varlık olmaktan kurtaran şey, insan olmanın yükümlülüğünü taşıtacak, insana ontolojik bir değer yükleyecek olan din, kültür ve ahlaktır. Bunların üçü de, sondan başa doğru, bir birinden türeyen şeylerdir. Köksüzlük bu üçünü eğitimin herhangi bir şubesi yapmakla oluşur. Ne var ki eğitim düşüncesini şekillendiren, kökünü, gövdesini ve dallarını oluşturanlar da bunlardan başkası değildir. Bu bağlamda hiç kuşkusuz eğitim için din kök, kültür gövde, dal ahlak ve öğrenci meyvedir.

Avrupa’da başlayan ve aydınlanma denilen dönem ve süreçle ortaya koyulan da, bu köksüzlük düşüncesidir. Bu dönemden itibaren her şeyin kökle bağlantısı koparılınca pedagoji de bundan nasibini aldı. Böylece köksüzlük, burjuvazinin önderliğinde, cihanşümul bir hale geldi. Kimi buna sekülerizm kimi çağdaşlık kimi hümanizm diyedursun, köksüzlüğün ikliminde insan modern köle haline gelirken, eğitim sömürme düzeneği haline geldi. İşte bizim eğitimimizin de içinde bulunduğu çağdaş eğitimlerin tekdüze olması, ikame edilebilirliğinin yüksek olması, en azından böyle olmasının hedeflenmesi, dünyanın küreselleştirilerek sömürülmesinin kolaylığından kaynaklanıyor. Burjuvazinin, eskiden olduğu gibi sadece para merkezli olmaması, kendini gücün sahibi olarak görmesi ve tanrılaşması ve bundan dolayı dine karşı din, kültüre karşı kültür, ahlaka karşı bir ahlak inşa etmesi neticesinde yumuşak sömürünün görünmesi de eğitimle ortadan kalktı. Burjuva tanrısı, “vadedilen topraklar” olarak kolaylık, konfor ve rahatlık vaat ediyor artık. 

Neticede olan şey, Musa Peygamberin, İsa Peygamberin veya bizim Peygamberimizin zamanıyla aynı aslında. Zamanın ruhundan çok dili insanı aldattığından güzel görünümlere aldanma, zamanla, fahişe ruhun gösterisine amade olmaya evriliyor. Kur’an’ın ifadesiyle “Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler)”.

Hayatın içindeki debdebeye bakarak “bu işler artık böyle oluyor” aldatmacasına kanıp hayatın kolaylaşmasına; sunulan şaşaaya bakarak onlara amade olup rahatlığa; gösterilen yolda gidilip elde edilecek kazanımlarla konfora evet demek bir amaç değil, köle-efendi sözleşmesidir. Eğitimin köksüzleştirilmesinin ana hedefi, bu sözleşmeye rıza gösterilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenle eğitimimizi köküne kavuşturmalıyız. Ancak o zaman gerçek bir insana, şuurlu bir topluma ve medeniyete kavuşabiliriz. Hikâyeler ancak o zaman eğitir, şiirler o zaman şuur verir, hayat ancak o zaman derinleşir ve insan ancak o zaman sükût içre yürekler taşır. 

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İsmail Aydoğan
28-08-23
E mail: maarifinsesi.com
 
 
Yorumlar: 1
İ Tuncer
Köksüzlük
Tarih : 29-08-23

Sayın yazarın köksüzlük başlığı altında ve peş peşe sorduğu sorular çok anlamsız. Bizim temel milli eğitim politikamız tam amacına uygun bir şekilde devam etmektedir. Amacımız bu milletin evlatlarını köklerinden koparmak değil miydi. Mevcut halimiz tamda bu değilmi.Neyden şikayet ediyoruz.Buğday ettik te arpa mı çıktı. Ya da buğday ekecektik de arpa mı ektik. Biz bile isteye ayrık otu ektik ve sonuçta tam istediğimiz gibi ayrık otu oldu.

 
KÖKSÜZLÜK
Online Kişi: 14
Bu Gün: 124 || Bu Ay: 9.786 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.175 || Toplam Tıklanma: 52.173.332