On asırlık yolculuk ve yüz senelik bedbahtlığımız

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar

Okunma Sayısı: 151

Yazar: Betül Soysal Bozdoğan

On asırlık yolculuk ve yüz senelik bedbahtlığımız

Türk Milleti, kapsadığı tüm etnik kollarla birlikte on asır boyunca İslam’ın bayraktarlığını yaptı.

Devlet olarak önce Karahanlılar, sonra Gazneliler, Büyük Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu (Devlet-i Aliyye) geniş coğrafyalarda ila-yi kelimatullah için hüküm sürdü.

Tevhit bayrağını hükümran kıldığı tüm coğrafyalarda, en öncelikli de Anadolu’da Müslümanlar ve Müslümanların egemenliğini kabul etmiş din gayrıları; yaşam tarzlarında özgür kılındı.

Öyle ki Osmanlı’nın en zayıf döneminde bile Avrupa sınırları içinde Efendimiz Aleyhisselam’a saygısızlık içeren tiyatro oyunları, Osmanlı’nın uyarısı üzerine sahneden kaldırıldı.

Osmanlı’nın çöküş dönemi ve işgal sürecinde Anadolu kadını peçesine el sürdürmedi.

Antep’i Gazi yapan, Maraş’ı Kahraman yapan işte bu reflekstir.

Sekiz yaşındaki erkek çocuk, annesinin peçesine el uzatan Fransız askerinin karşısına dikilmiş ve ‘büyük mücadele’ böyle başlamıştır.

YÜZ SENELİK SERENCAM

Ve gelelim yüz yıllık serencamımıza…

Dini bir emrin yansıması olan tesettür, “gericilik” olarak tarif edildi edileli bu vatanın öz evlatları gün yüzü görmedi.

“Batılı olmak” adına dindar kadınlarımıza yapılan ötekileştirme büyük bir çelişkiden ibaret.

Batı’da inancından dolayı namaz kılan Müslüman bireye, iş yerinde özel oda hazırlanırken ülkemizde işe alınma kriteri olarak “namaz kılmama” şartı konabiliyor.

1997’de yaşanan büyük darbeyle sistemin dışına atılan dindar kadınların mücadelesi ne yazık ki hâlâ bitmedi.

Kadınlarımız, 21 yıllık Erdoğan iktidarına rağmen hâlâ rahatsız ediliyor; hâlâ tesettürüne el uzatılıyor.

Bu basit bir olay değil!

Recep Tayyip Erdoğan’ın devletin tüm katmanlarından kazıdığı bu ceberut anlayış; kendine sokakta yer aramakta!

Fakat reflekslerimiz tüm bu çabalara izin vermeyecek.

Metroda, otobüste, sokakta tesettürlü kadınlarımıza kıyafetinden dolayı laf atan, hakaret eden hadsizler iyi dinlesin.

Bu cüretkârlığa müsaade etmeyeceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son açıklamasında bu konuya dair önemli bir mesaj verdi.

Erdoğan, “Otobüslerde, metrolarda, mağazalarda, yolda insanlarımızı taciz etme noktasına varan küstahlıklarla daha çok karşılaşmaya başladık. Hiç kimse kusura bakmasın... Bu ülkeyi bir avuç azınlığın malı, bu milleti de aynı azınlığın kölesi olarak gören müstekbirlerin devri çoktan kapanmıştır. Herkes, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun olmasın tüm bireylerin var olma, yaşama ve kendini ifade etme hakkına ve oy tercihlerine saygı göstermek mecburiyetindedir. Kendi özgürlük alanını, diğerlerinin haklarının eşiğinde sınırlamayı bilmeyen faşist zihniyet hem milletimiz nezdinde hem yargı önünde hesap vermeye mahkûmdur. Ülkemizde zaman zaman hortlayan bu tür azgın azınlık vakalarının gerisindeki zihniyetle, siyasi istismarla ve sosyal sapkınlıkla mücadelemiz ilanihaye sürecektir.” dedi.

Sokaktaki bu hadsiz çıkışlar, bir yerlerde düğmeye basıldığını gösteriyor.

Toplumun sinir uçlarıyla oynuyorlar.

Kimi zaman göçmenler kimi zaman başörtülüler hedef oluyor.

Dertleri var, biliyoruz.

Sandıkta yenemediklerini, bir iç karışıklıkla indirmek istiyorlar.

Böyle bir plan varsa buna asla fırsat vermeyeceğiz.

Sokaktaki kız kardeşimize de halkın iradesiyle seçilmiş hükûmete de sahip çıkmasını biliriz evelallah.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.