ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 104
Yazar: Ali Haydar Haksal
SÖZÜN AĞIRLIĞI

SÖZÜN AĞIRLIĞISöz var, söz var. Her sözün ifade edilişinde kendine göre ağırlığı olur. Bu, söz sahibi insan ile ilgilidir. Sözün sahibinin bir ruhu vardır.

Sözcüklerin daraldığı, insanların artık sözcüklerle değil, simgeler ve kimi davranışlarla kendilerini ifade ettikleri günümüzde sıradanlık oldukça yaygındır. Bunlarda çoğunlukla bir anlam ve anlamın ağırlığı aranmaz. Bir durumu kestirme ile öylesine ifade edilmiş olur. Hemen bütün kalıp simgeler benzerdir ve hiçbir değeri yoktur. Örneğin bir öfke ya da gülücük simgesi aynı tonda ve biçimde aktarılır. Hemen her paylaşımın farklılığı ve bir özelliği yoktur. Zaten bunlar söz değil, şekildir. Yazılıdır ama özel bir durum da değildir.

İnsanlar konuşurlarken durumları, psikolojileri, ses tonları sözcüklere yansır. Her “evet” aynı “evet” değildir. Hayır da öyledir. Zorunluluk, gerilim, sıradanlık ses tonuna yansır. Bunlar ifade edilişle ilgili durumlardır. İnsanların bu bağlamda düşünmeye, sözlerine ağırlık kazandırmaya dönük bir yönelimleri ve çabaları olmuyor. İfade edilen sözcüklerle kurulan bir cümlenin de sahibinden sahibine farklılık içerir. Bir eylem belirtilirken kişinin ruh hâli, muhatabı ya da ortamı da belirleyen anlatışlar yansır.

İnsan sayısınca sözler havada uçuşuyor. Bunların çok azı yazıya dönüşebiliyor. Yazı kayda nesneler üzerinde kayda geçilenidir. Kayda geçmeyen uzamın boşluğuna salınan sözler ise görünürde uçup gidiyor. Kayda geçmediğinden belli bir durum söz konusu olmuyor.

İnsan bu kadar çok mu boşluğa konuşuyor. Eylemi olan konuşmalarının bir karşılığı yok mudur, var ise nerededir? Her insan teki sözlerinden sorumlu değil midir, olmayacak mı?

İnsana insan olarak baktığımızda her adımının, her eyleminin karşılıksız olmaması gerekir. Sözlerin ille de kayda geçmesine gerek yoktur, olmayabilir.

İnsan, diğer canlı varlıklardan farklıdır, üstündür. Sorumluluk sahibidir. Güdüyle değil akılla, kalple var olur. Her insanın sorumluluğu vardır. Sorumluluk da bilinç gerektirir.

Müslüman’ın sorumluluğu ise ayrıdır. Her kültür ve dine mensup olanların da kendilerine göre bir değer ve bir karşılığının olması doğaldır. İslâm inanışına göre ise insan her eyleminden sorumludur. Omuzlarının sağ ve solunda yazıcı meleklerin bulunduğuna inanır. Bu görünmeyen varlıklar orada daima duyumsanır. Bu, bir kendindenlikle insanda bir denetim sağlar. İyi ve güzel olan eylemlerinde bir tereddüt yaşamaz. Hayatın o bölümünü zevkle yaşar. Bilerek yaptığı yanlışlıklarında ise daima tedirgindir. Eylemde bulunsa bile bunu bir anlamda şeytana uyarak yapar. İç çatışma ve gerilim bu anlamda bilinçli insanlarda kendini iç dünyasında belli eder. Bu sadece büyük yanlışlar veya günahlarla sınırlı değildir. Çünkü büyüklerinde bile bile davranışının yanlışlığının farkındadır.

Öyle ise bir Müslüman’a göre hiçbir sözünün boşa uçup gitmeyeceği, kayda alınacağını, bunlarından bir bedelinin ve karşılığının olacağını bilir ve düşünür.

İnançsızlık, bir sorumluluk gerektirmez. Başka inanışların düşünlerine göre hareket edişi de bir kaçış yoludur. Manevî olarak ciddî bir özdenetim gerektiren bir yaşayış tarzı içinde olmak yerine bir başkasında yaşama kolaylığının tercihinde bulunulur. Bu bağlamda kendine yabancılaşan başka kültür ve düşüncelerin yaşayışlarını tercih edenler onların yaşama biçimlerini önemserler. Çünkü onlara göre bir sorumluluk yok gibidir.

Zaman zaman somut bir örnek olarak verdiğimiz alkol sorunu. Hıristiyan kültüründe haram değildir. Onlar ve onlar gibi düşünen ve inanalar ise sadece bunun ölçüsü ve sınırıyla ilgilenirler. Alkol alabilir ama sınırlı. Hıristiyan kültüründe şarap ile vaftiz edilen çocuk için bir sınırlama ve bir haram, bir yasak ya da sakınca yoktur. O zaman bu yaşama biçiminin sınırsızlığı sözlere ve davranışlara yansır. Bu, onların bir yaşama tarzıdır.

İslâm inanışında ise sarhoş edici olanın damlası bile haramdır, buna dayalı her davranış, sesleniş ve söyleniş de hoş karşılanmaz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Haydar Haksal
25-02-24
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SÖZÜN AĞIRLIĞI
Online Kişi: 21
Bu Gün: 201 || Bu Ay: 10.893 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.598 || Toplam Tıklanma: 52.200.933