ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / RAMAZAN- ORUÇ- İNSAN
Okunma Sayısı: 4229
Yazar: Arif Çevikel
RÛHUN BESLENMESİ İÇİN BEDENİN AÇ BIRAKILDIĞI AY

 

Ramazan, rûhun beslenmesi için bedenin aç bırakıldığı aydır.

Şemseddin Sâmî, Kâmûs-ı Türkî'sinin "oruc" maddesinde şu mâlûmâtı verir: "Farsça rûze'den gelir. Türklerin 'r' ve 'le' ile başlayan kelimeleri olmadığından, böylelerinin başına daima kelimenin harekesiyle müteharrik bir hemze ilâve etmeleriyle urûze ve ba'dehû oruc olmuştur. (Urus, Iramazan gibi)"

Oruç kelimesinin kökenine ilişkin bu mâlûmâttan yola çıkarak, eski Türkler'de orucun olmadığını, bu ibadetin İslamiyet yoluyla önce Farslar'a sonra da Türkler'e geçtiğini söyleyebiliriz.

Oruç, Kur'an lisanındaki savm'ın karşılığıdır. Savm, en büyük Arap dil ansiklopedilerinin verdiği bilgiye göre terk ve 'direnç' manasıyla sabır anlamlarına gelmektedir. Savm'ın kök anlamlarından yola çıkarak, orucun 'tutmak' ve 'bırakmak' gibi birbirine zıt iki anlamı birden taşıyan bir ibadet olduğunu kolayca anlayabiliriz. Orucun amacı da, bu anlamın insan hayatında aktif hale gelmesini sağlamaktır: 'Tutmaya değer olanları tutmak' ve 'bırakılması gerekli ve yararlı olanları bırakmak'.

Orucu emreden Kur'an âyetinin, bu emrin gerekçesi olan şu hitapla bitmesi, yukarıdaki sonuçla bire bir örtüşmektedir: "Leallekum tettukûn: Umulur ki sakınır/korunursunuz."

Sonuçta, yalnızca 'sakınanlar korunurlar'. Ancak 'terketmeyi' bilenler 'direnebilirler'. Kalıcı ve iyi birşeyler 'tutmak' için, geçici ve kötü şeyleri 'bırakmak' şarttır. Bazen 'tutabileceğiniz' şeylerin sayısı, 'bırakabileceğiniz' şeylerle orantılıdır.

Ya da, bu tesbitleri şöyle de dile getirmek mümkündür: Terketmeden elde etmeyi istemek, bedel ödemeden kazanmakla aynı anlamı taşır. Tuttuğunuzun kendi amacını sizde gerçekleştirmesi, neleri bırakabileceğinize bağlıdır. Korunmanız, sadece Allah bilinciyle sakınmalarınızın bir ödülü olacaktır.

(…)

Ramazan ilahi bir gündem. Tüm sahte gündemlerin ortasına, karanlığın ortasına düşen bir ışık topu gibi düşüverdi. Yazık; bu ışık topunun gönüllere nûr, gözlere sürûr, dizlere derman, yüreklere ferman olan ışığından kalplerinin gözleri kör, kulakları sağır, ağızları dilsiz olanlar yine yararlanamayacaklar. En çok onlara acımak gerek.

Ramazan, rûhun beslenmesi için bedenin aç bırakıldığı aydır. 11 ayın yürekte bıraktığı kiri, isi, pası temizlemek için yüreğin bakıma alınmasıdır. Yüreğinin çeperlerine tutunarak kendine doğru tırmanmak isteyenler için bulunmaz bir fırsattır Ramazan. Umutların kuşlar gibi göç ettiği, geleceğin tüm baharlarının gıyabında ölüme mahkum edildiği, gül yüzlü yârin güzel kokusuna kurşunlar sıkıldığı, ak saçlı sevdâların intihar eden yunuslar gibi kıyılara vurduğu, ihânet kasırgalarının mamur yürekleri harâbeye çevirdiği, güneşe karşı uluyanların terör estirdiği bir zaman ve mekânda Ramazan sadece bir imkân değil bin imkândır.

Ramazan'ı 'beslenme festivaline' dönüştürmek, bu imkânı hovardaca israf etmekten başka bir şey değildir. Ramazan'ı festivale dönüştürenler orucu diyete, ibâdeti âdete dönüştürürler. İbâdeti âdete dönüştürenlerin kaçınılmaz olarak yaptıkları ikinci yanlış 'âdeti ibâdete' dönüştürmektir.

Toplumsal çürüme ve sosyal çözülmeden rahatsız olanlar, sorunun bir parçası olmaktan çıkıp çözümün bir parçası olmak istiyorlarsa, tıpkı Hz. Peygamber'in yaptığı gibi, önce kendileriyle tanış olacakları, biliş olacakları bir atmosfere 'hicret' etmek durumundadırlar. İşte Ramazan, böyle bir 'hicret' için bulunmaz bir 'Hıra'dır.

Kendi şahsiyetini yeniden yoğuracak ve doğuracak bir varlık sancısının gül yüzlü meyvelerine en güzel ebeliği ancak bir Ramazan yapabilir.

Oruç tutmakla iş bitmemektedir, asıl yapılması gereken orucun başını dik tutmaktır. Orucun başı, haram yiyerek beslenen haramzadelere ve haramilere inat, bu ülkede helalin, hakkın, adâletin ısrarlı temsilcisi olmakla dik tutulur. (…)

Orucun başı, yüreğinizi paylaştığınız gibi, sofranızı ve ekmeğinizi, yoksullarla, yetimlerle, evsiz, işsiz ve aşsızlarla paylaşarak dik tutulur. Her gün iftarda ve sahurda yemeyi düşündüğünüz envai çeşit yiyeceğin bedelini Çeçenistan gibi iman ve hürriyet mücadelesi veren gönül coğrafyanızın sakinlerine ayırıp, sofranızda bir depremzede standardına razı olmakla dik tutulur.

Orucun başı, yeryüzünün tüm açlarını, açıklarını, mazlumlarını, mağdurlarını yüreğinize alıp, onlara donattığınız gönül sofranızı iç geçirerek izlerken açlığınızı unuttuğunuz zaman dik tutulur.

Siz orucun başını dik tutarsanız, elbet oruç da sizin başınızı dik tutacaktır.

Orucun başını dik tutanların ve başını oruçla dik tutanların Ramazan'ı bereketli olsun.

Yazar: Arif Çevikel
17-08-09
E mail: ethem92@mynet.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
RÛHUN BESLENMESİ İÇİN BEDENİN AÇ BIRAKILDIĞI AY
Online Kişi: 28
Bu Gün: 22 || Bu Ay: 9.280 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.873 || Toplam Tıklanma: 52.162.978