ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / EDEBİYAT
Okunma Sayısı: 4813
Yazar: D. Mehmet Doğan
BURSA'DA EDEBİYAT GÜNLERİ

Bülbülün zümrüt tahtında edebiyat

Mehmet Âkif’in Ankara günlerinde yazıp “Bu manzume yazılırken Yunan istilası altındaki topraklarımıza, hususiyle Bursa’ya dair elim haberler geliyordu; tetkikine de imkân yoktu” notuyla Safahat’ına aldığı bir şiir vardır. “Bülbül” İstiklâl Marşı’ndan yaklaşık 3 ay sonra yazılmıştır. Şairin bedbinlik içinde olduğu günlerdir:
“Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım”
Şair, şehirden kaçmış, kırlarda dolaşmaya başlamıştır. Karanlığın sinesinden fışkıran uzun bir feryad işitir. Bülbülün ağaçları, taşları ürperten sesi şairin ruh haline tercüman olur, fakat başka bir duyguyu uyandırır:
- Eşin var âşiyanın var, bahârın var ki beklerdin.
Kıyâmetler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun,
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!
Bu sene ondördüncüsü yapılan “Bursa Edebiyat Günleri” Mehmet Âkif’in bu şiirine atfen “Bülbülün zümrüt tahtında edebiyat” başlığı ile sunuluyor. Böylece en güzel şiirlerinden birini Bursa için yazmış olan büyük şairimiz, Mehmet Âkif yılı dolayısıyla yad ediliyor.
Gerçek anlamda “geleneksel” bir faaliyet olan Bursa Edebiyat Günleri’nde “Şehir, şiir ve inşa” başlığı altında 5 oturumlu bir sempozyum asıl gövdeyi teşkil ediyor. Faaliyet edebiyat sohbeti ve şiir şöleni ile tamamlanıyor.
“Osmanlı Devleti’nin önsözü” olarak nitelendirilen Bursa gerçek bir şehir, bir medeniyet merkezi. Gerçek bir şehir ilimsiz, fikirsiz, şiirsiz, edebiyatsız, sanatsız olmaz.
Şehrin, yani Bursa’nın bütün bunlara malik olduğunu, tarih boyunca bu unsurlara sahibiyetle temayüz ettiğini biliyoruz.
Bursa’nın şiiri ve edebiyatı. Bursalı şairler ve yazarlar...
Bursa şiiri ve edebiyatı. Yani Bursa’yı yazan şairler ve yazarlar.
Şehir denilince, şehir tarihi ve kültürü deyince ilk akla gelen isim bir “evliya”dır! Evliya Çelebi’den söz ediyoruz!
Bu sene aynı zamanda Evliya Çelebi yılı. 400 yıl sonra onun adını anmadan, onun tavsif ve tanımlarına bakmadan hiçbir tarihi şehrimizden bahsedemememiz tasarrufu bugün de devam eden bir “evliya” olduğunun işareti değil midir?
Bu mübarek edebi şahsiyet bütün şehir edebiyatçılarının üstadı.
Elbette klasik edebiyatımızda önemli yeri olan Bursa’nın şehrengizini yazan Lami Çelebi unutulmamalı. Modern dönemde şehir ve medeniyet konuları üzerine kafa yoran Yahya Kemal’in Osmanlı medeniyet telakisinde merkez şehir İstanbul’dur. Fakat Bursa’nın hakkını da ketmetmemiştir. Onun devamını, Balkanlar’daki bir Osmanlı şehrinde, Üsküp’te görecek kadar!
Asıl önemlisi, onun hem gerçek ve hem mecazi anlamda talebesi olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın üstadını tamamlar şekilde Bursa’ya yönelmesidir.
Onun şiir ve nesir aynı adı taşıyan “Bursa’da zaman” metinleri günümüzde Bursa imajının, tahayyülünün oluşmasında tartışmasız birinci derecede öneme sahip. O mimarilerin en ilahisini Bursa’da gördü. Fetih günlerinin saf neş’esini Bursa’da hissetti.
Şimdi bir rüyadan arta kalmanın hüznü içindeyiz!
¥
Sempozyumun ilk oturumu Prof.Dr. Muhammed Nur Doğan, Ümit Aktaş, Safiyüddin Erhan ve İbrahim Eryiğit’le “edebi inşa mimari kurgu” konuları etrafında konuştuk. Muhammed Nur Doğan klasik ebiyatımızın derununa nüfuz eden bir ilim adamımız, aynı zamanda şair. Ümit Aktaş, fikir yönü ve edebiyatçı kimliği ile biliniyor ama, elektrik mühendisi, İbrahim Eryiğit ise şairliği yanında matematik öğretmeni. Safiyüddin Erhan, Bursa’nın tarihi eserlerini avucunun içini gibi bilen, onların asli yapılarını koruyarak ayakta kalma mücadelesini hayatının gayesi haline getiren bir uygulamacı. Elbette, en fazla dertli olan o idi!
Edebiyat günleri geleneğini sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi her türlü takdire layık. Bu sene faaliyetlerin muhtevasını belirleyen Metin Önal Mengüşoğlu ve Cevat Akkanat da teşekkürü hak ediyorlar.
¥
Aynı günlerde Bursa’da Türk-İslam Şehirleri Sempozyumları’nın”Bursa Şehrengizi” programı vardı. Türk Mimar ve Mühendisleri Birliği’nin düzenlediği bu programa “İki Başkent: Türkiye’de Bursa, Türkistan’da Semerkand” başlıklı bir bildiri ile katıldık.
Şehre yönelik dikkatlerin yoğunlaşması yeni bir yapılanma ve inşa süreci içinde olan ülkemiz için bilhassa önemli.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
01-05-11
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 3
Falanca
Konuya muhatab olan filozof sair hakkinda reddiye
Tarih : 07-05-12

EDİTÖRÜN NOTU: Değerli okuyucumuz,

Okuduğunuz ve zengin bir malumat sahibi olduğunuz belli. Yorumlar bölümünü belli sayıda karakterle sınırlamadıysak da yorumunuzu daha kısa ifade edebilir misiniz? O kadar uzun yazmak istiyorsanız, o zaman müstakil yazı olarak gönderiniz değerlendirmeye alalım. Selam ve hürmetler.

 
Filanca
Talep
Tarih : 06-05-12

"Falanca"nın yazığı yorum. Yazarın yazısından daha değerli. Falanca'dan daha manşetten yazılar okumayı umut ediyoruz. Anlaşılıyor ki dinde teceddüt alçaklığının kozmik psikolojisini iyi biliyor. İstifade etmek istiyoruz.

 
falanca
yazıdaki bir şair hakkında
Tarih : 06-05-12

Selamun Aleykum, yazıda sözü geçen matematik ogretmeni sayin Ibrahim Eryigit bey, bir siirinde Muaviye (rahmetullahu aleyh) hakkinda cok agir bir siir yazmis, (kezalik siirlerinde Kur'an-i Kerimi siirsel sekilde mealine yeltenmektedir) tipki Siiler gibi Muaviye(ra) hakaret etmis ve Nemrut ve Firavun ile ayni kategoriye koymaktadir hatta yazdigimiz reddiye de bize cevaben sunu demistir. Kopyaliyorum: April 29 Ibrahim Eryigit (Muaviye nemruttan ve Firavun'dan daha igrenctir bana göre"...) Ibrahim beyin bu kadar taassupca ve fundamentalist Sia yaklasimi sergilemesini hayretler icinde gordum. Ayrica yeni icad ettikleri bir ekol var ki, akillara ziyan.."Kur'an mezhebi" dedikleri, icinde Sunnet olmayan bir olusum ve bu olusumun basini da M.islamoglu cekmektedir. sayin Eryigit yine gorusunde sunu demektedir: yazdigini aynen kopyaliyorum: ("Kur'an dururken başka şeyle oyalanmam ben. Ayrıca beni tanıyanlar bilirler asla kibirli olmadığımı. Cemaleddin Afganı, Muhammed Abduh ve Resit Rıza Ufuk açan büyük ıslam alimleridir.")..abduh ve efgani hakkinda ileri geri konusan kisileride kendileri ve onderleri M.islamoglu nun edep ölçülerini çiğner sekilde su nitelendirmesine ve hakaretine maruz kalmaktadir: "sizler o alimlerin tuvalet kagidi olamazsiniz" gibi hayadan edebten ve ihlastan yoksun tavir icine girebiliyorlar. Ayrica bu protestan islamci sayin Eryigit ve bu ekolun Onderleri Mustafa Islamoglu mezhepler hakkinda ve Sunnet hakkinda sarik, sakal, salvar tesbih ve hicbir anlam ifade etmeyen gelenekselciliktir diyor hatta bir yazisinda soyle demistir: "Kuranın belirlediği kurallar bana yetiyor ki , uydurma kurallara niye uyayım? Mezhebim yok benim. Mezhep de ne ola ki erkanlarla da isim olmaz benim. Kısacası bir mümine Kuran yeter, mümin olamamışsa bir sürü uyduruk kuralın pesinden kosabilir tabi.." bu sahsa gore Mezhep, Fikih, Hadis vs.uyduruk kurallar Allah muhafaza.. Bu sapitanlari ve saptiranlari ve bir ucu abduha ve efgani'ye dayanan neo-harici ve neo-mutezile akimin bagnazliklarindan ve demogojik etkisinden genclerimizi koruyalim InsaAllah... saygilarimla

 
BURSA'DA EDEBİYAT GÜNLERİ
Online Kişi: 23
Bu Gün: 366 || Bu Ay: 9.622 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.550 || Toplam Tıklanma: 52.167.757