ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / UNUTULMAYANLAR
Okunma Sayısı: 3019
Yazar: Mustafa Miyasoğlu
ÖLÜMÜNDEN 50 YIL SONRA PEYAMİ SAFA VE ESERLERİ

Cumhuriyet döneminin en önemli romancı ve düşünürlerinden biri olan Peyami Safa (1899-1961) vefatının 50. yılında düzenlenen çeşitli toplantılarla anılıyor. Çeşitli üniversitelerle Belediye Kültür Müdürleri tarafından düzenlenen bu toplantıların yararına inanıyorum.

Bizde en çok okunan romanlardan olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Fatih Harbiye romanlarının da yazarı olan Peyami Safa için düzenlenen toplantılarda, yazarın bir roman kahramanını andıran hayatı, eserleri, bunlardaki üslubu ve fikirleriyle edebi hayatı konuşuluyor.

Babası şair İsmail Safa'nın sürgünde ölümünden ötürü, Peyami Safa genç yaşta, tahsil hayatını tamamlamadan çalışmak ve para kazanmak zorunda kalmış, erken olgunlaştığı için de, yazı hayatında sayısını kimsenin kesin olarak bilemediği kadar yazı ve kitap yayınlamıştır.

Hayatı roman olan romancı

Peyami Safa, hayatını kazanmak için yazdığı romanlarında Server Bedii adını kullanıyor. Hayatı hastalık, fakirlik ve çeşitli çilelerle geçen Peyami Safa için edebiyatın altın çocuğu denmiştir. Aslında romancılığı her şeyden önemli gören Peyami Safa, 40 yıl boyunca durup dinlenmeden fıkra, makale, hikâye, roman ve edebiyat eleştirisi gibi birçok türde eserler verir. Edebiyat eleştirileriyle fikri yazılarında konuya çeşitli açılardan bakan fikir adamı olduğu kadar edebi eserlerinde yetkin bir gözlemden kaynaklanan zengin ve renkli bir anlatım tarzını benimseyerek, o dönemin bol çağrışımlı İstanbul Türkçesini de büyük bir başarıyla kullanır.

Fikri eserlerinde Doğu-Batı Sentezi peşinde koşan Peyami Safa, romanlarında bu iki dünya çatışmasını çeşitli görünüşleriyle işler. Eserleriyle her çevrenin ilgisini çeken romancımız bunların yanı sıra polisiye roman alanında da önemli örnekler verir. İlk romanı Sözde Kızlar (1922) ile başladığı romancılığında, çeşitli yönleriyle sosyal konuları ele alırken, insan psikolojisini irdeleyerek devam ettirir. Gazetecilik hayatına Yirminci Asır'da başlayan Peyami Safa, Akşam, Cumhuriyet, Milliyet gibi döneminin ünlü gazetelerinde de yazılar yazar. Kültür Haftası ile başladığı kültür dergiciliğini de Türk Düşüncesi ile devam ettirir.

Sözde Kızlar, Mahşer, Canan, Sabahsız Geceler, Cumbadan Rumbaya, Fatih Harbiye, Attila (tarihi roman), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu gibi çok okunan romanları yanında, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu ile Yalnızız adlı çok emek verilmiş çok önemli son iki romanı var. Ayrıca, Server Bedi imzasıyla yazdığı pek çok kitabı yanında polisiye türünde olan Cingöz Recai adlı bir dizi popüler romanı yayınlandı. Bunların çoğu sinema filmine konu oldu.

Türk İnkılabına Bakışlar adlı sağlığında iki kere yayınlayıp ikinci baskısına yeni bir önsöz yazdığı kitabı yanında, Peyami Safa'nın çoğu dergilerde ve gazetelerde kalan pek çok yazısı var. Türk Düşüncesi'nde gerek telif ve gerekse tercüme olarak o dönemin fikir hayatını oldukça etkilemiş bir çok fikri yazı yayınlandığını biliyoruz. Bu yazılarda sosyalizme karşı bir tür liberal görüşlerin savunulduğu görülür. Din ve medeniyetten çok kültür meseleleri üzerinde durulan bu fikri yazıların Türk fikir hayatını zenginleştirme çabasında olduğu görülür.

Peyami Safa'nın görüşleri ile sanat ve edebiyat konuları üzerine yazdıklarını ölümünden sonra bir araya getiren pek çok kitap yayınlandı. Bunlardan bir kısmı gazete yazısı veya konferans metni olduğundan yazarının görüşlerini bütün halinde toparlayıcı niteliktedir. Bunların içinde Doğu-Batı Sentezi, Seçmeler ve Ötüken Yayınevi tarafından derlenip kitaplaştırılan, bugün de önemini koruyan pek çok kitabı olduğunu ifade etmeliyim.

Peyami Safa bu ülkenin belki de erken görülen liberallerinden biridir. Hem resmi ideolojiye, hem de Komünizme karşı çıkarken Necip Fazıl gibi İslâmi dünya görüşüne sahip olma çabasını değil, bir tür Doğu-Batı sentezi arayışını liberal Batı Avrupa düşünürlerine yakın düşen görüşlerle geliştirmeye çalışmıştır. Fakat Kemalizm ile Komünizmin en önemli ideolojiler gibi görüldüğü, Çağdaşlaşmanın tek boyutlu Batılılaşma gibi algılanıldığı ve Pozitivizmle Materyalizmin tek yol gibi görüldüğü bir dönemde, Kemalist Solculuğu devlet destekledi.

Romana dair görüşleri

Peyami Safa'nın sanat ve edebiyat konuları üzerine yazdıklarını bir araya getiren Sanat-Edebiyat-Tenkit adlı derlemenin roman bölümünde dikkate değer sekiz yazı var. Bunlardan bir kısmı konferans metni olduğundan yazarının görüşlerini bütün halinde toparlayıcı niteliktedir. Bu bölüme yeni baskılarda romanlar ve romancılar üzerine yazdığı tanıtma ve eleştiri yazıları da eklenirse, Türk romanının bütün boyutlarıyla ele alındığı günümüzde, dikkate değer bir birikim sağlanmış olur.

Söz konusu derlemede onbeş sayfa uzunluğunda bir yazı var: "Roman-Buhranı ve Meseleleri"... Yazının ikinci başlığı, Mevzu, Teknik ve Üslûp adını taşıyor. Bu yazı "roman yazma hâdisesini hem bir konferans, hem de bir roman mevzuu gibi" ortaya koyuyor. İlk cümlesi şu: "İnanır mısınız ki bazan bir romancının eserini hazırlarken geçirdiği tecrübe, içinde hayat ve heyecan kıyametleri kopan romanının mevzuundan daha canlı bir roman mevzuudur?" Romanda ele alınan konunun romancının hayat tecrübesinden muhayyilesine, oradan da beyaz sayfaya geçişine kadar geçirdiği değişim, kahramanlarla yazarın vazgeçilmez bağı, bunlar tasarlanırken romancının benimseyeceği sosyal plânın toplum karşısındaki durumu, birer "mesele" olarak ele alınır ve teknik konusunda da şunlar söylenir:

"Roman hayatın imkanları arasından bir tercih ve terkip olduğuna göre ondan ayrı bir yapıya sahiptir. Onun kronolojisini takip etmemelidir. Romanda geçmişin mutlaka evvel, geleceğin sonra olması da şart değildir. Hatta kahramanlara ait biyografik izahların vak'alardan sonra gelmesi iyi bir romanın tekniğine ait zaruretler arasındadır."

Bundan yıllarca önce yayınlanan bu yazının devamında üslûba ilişkin, iyi bir roman okuyucusunun kendiliğinden farkına varacağı bu açıklamalara benzer şeyler ifade edilir.

Peyami Safa, Türk romanının gelişiminde romanlarıyla olduğu kadar roman kültürü hakkındaki yazılarıyla da önemli bir yere sahiptir. "Hariçten gazel" konusunda önemli sayılabilecek ikazlarıyla romanımızın seviye kazanması yolunda ciddi gayretleri olmuştur. Batılı romancıların çalışmalarını dikkatle izlemiş, bunlardan dikkate değer yenilikleri, roman sanatına ait önemli tenkitleri bizim okuyucumuza da duyurmuştur. Bu derlemede yer alan "Roman Cemiyetin Aynası" başlıklı yazısı, o günlerde Fransa'da yayınlanmış bir kitabı tanıtıyor. Romanın Kudretleri adlı kitabın yazarı Roger Caillais. Peyami Safa'ya göre bu kitap "romanı sosyoloji bakımından inceleyen ilk eser"dir. Eseri ana hatları ve dikkate değer tezleriyle tanıttıktan sonra şunları söylüyor:

"Bir buçuk asırdan beri hızlı bir gelişmeyle hikâye san'atının bütün inceliklerini kazandıktan başka felsefeyi ve psikolojiyi de kendi müşahede ve izah sistemi içine alan roman, çatlak veya düzgün, çarpık veya doğru, fert ruhunun olduğu kadar cemiyetin de aynasıdır."

Peyami Safa, romanın muhtevasına ait görüşünü yansıtan bu cümlelerin ardından, romanın Fransız İhtilali'nden bu yana üstlendiği fonksiyonu şöyle dile getirir: "Yüz elli seneden beri roman dizginini liberal nizamın kopardığı bu beşeri hayvanın (yalnızlığa terkedilen ferdiyetin), seyisi olan cemiyete karşı isyanın ve mücadelelerini aksettirmektedir." Son cümlede roman, "cemiyetle beraber onu hükmü altında bulunduran nazım fikrin de emrinde" görülür; "cemiyet neyse, roman da odur."

Sonraki yazıda da "Okuyucu ve romancının birbirini hazırladığı, ortaya çıkan eserlerde aynı ölçüde "şeref" ve "suç" ortaklığı olduğu belirtilir. Bu görüşler batı toplumu için ne kadar doğru ve bir gerçeğin ifadesi ise, bizim için de o kadar gerçek-dışıdır. Çünkü toplum bu maceraya ortak değildir...

Görüldüğü gibi, Peyami Safa bu toplumun temel değerleriyle kültür ve sanat konularını, özellikle de romanı bir bütün olarak ele alır ve değerlendirir. O yüzden de onu romanımızın önemli kilometre taşlarından biri olarak görüyoruz. Sosyal ve siyasal meselelere bakışını ayrıca ele alarak, din ve medeniyet konularında daha çok batılı gibi değerlendirdiğini bilmeliyiz.

Böyle bir dönemde farklı alternatiflerin peşinde olan bir şahsiyet rahmetle anılmaya değer.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Miyasoğlu
15-05-11
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÖLÜMÜNDEN 50 YIL SONRA PEYAMİ SAFA VE ESERLERİ
Online Kişi: 18
Bu Gün: 249 || Bu Ay: 9.506 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.259 || Toplam Tıklanma: 52.165.470