ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 3990
Yazar: Ergün Yıldırım
KADINLARIN DİLİNE DE PİRSİNG TAKILSIN!

Nedir Kadın? Özne mi, erkeğin hizmetçisi mi, aile içinde anne olarak konumlanan varlık mı?

Tam şizofrenik bir durum yaşanıyor. Hem anne, hem eş, hem kız kardeş, hem sevgili, hem arkadaş vs. denerek. Aslında bir kadın çoğulluk kimliğinden öte bir kadın şizofrenisi bu durum.

Çünkü farklı ve çoğulluklarımızla beraber bizi yapılandıran ontolojik birlik burada yok oluyor. Kadim geleneğimiz kadını temelde anne olarak yapılandırıyordu. Kadının özü aranacaksa eğer, o da anne modeliyle belirginleşirdi. Kadının varlık hiyerarjisindeki anlamı anne olmaktı.

Moderniteyle birlikte kadın, anne olma merkezliğini kaybetmeye başladı. Betül Güngörmezin Voegelin( Eric Voegelin, İnsanlık Draması, Paradigma Yayınları) üzerine yaptığı doktora çalışmasında çok etkili bir biçimde tasvir ettiği gibi modernite, varlığın “içkin”(dünya tecrübesi) ile “aşkın”(metafizik) arasındaki muvazeneyi kaybetti ve çoğulluklar içinde tespih taneleri gibi dağıldı.

Kadın da aynı kaderi yaşadı bu uygarlık tecrübesinden geçerek. Aile içindeki bütünsellikte yer alan bir varlık olarak “dışarıya fırladı”. Bahçede, tarlada ve otlaklarda ailesi ile beraberken, sanayileşme ile beraber “evden” çıktı. Şimdi onu kapitalistler bütün bedensel, dişisel, duygusal ve farklı varlıksal yönlerini kullanarak tüketimin bir parçasına indirgiyorlar.

Elbette erkek içinde aynı şey geçerli. Kadın öznedir! Kapitalizmin en büyük keşfi ya da modernitenin! Ailenin bütünlüğünden çıkarma ve “ev”den kovmanın icadıdır bu söylem. Önce cennetten şeytanın tuzağıyla kovulan kadın, moderniteyle beraber evinden kovuldu.

Artık ev mutsuzluk yerine dönüştü. Sıkılan, özne olunmayan, çocuk ve kocayla çatışılan ve her gün yeni kavgaların yapıldığı cehennemdir! Bundan kurtuluşun yolu “dışarıda” aranmaktadır. Çalışmak, üretmek, kendini temsil etmek, erkeklerle aynı yarışta kapitalizmden pay almak ve cenneti bulmak! Cennet ne sokaklarda ne fabrikalarda ne ofislerde! Kaybedilen bir “evin” yerine “dışarıda” bir cennet konulamayacak hiçbir zaman. Bu kaybedilen ev, kaybedilen cennettir. Boşluk tek bir şeyle doldurulmaya çalışılacak artık. Hedonizm! Daha çok tüketmek, daha çok eğlenmek! Ağız tadını, cinsellik tadını, beden tadını, göz tadını, kulak tadını…zirveye çıkarmak. Uyuşturucular ve keyif verici ürünler imdada koşuyorlar. Çılgın tatil merkezleri hafta sonu çılgın eğlence yerleri… Mutluluk maddede arandıkça, ruhaniyet sadece biçimselliğe bürünüyor. Bütün kadınlar mutluluğu daha fazla tatil, daha iyi araba, daha iyi daire, daha iyi işte arıyor. Aslında bu “iyi”ler daha çok para demektir. İçinde ruhani ve değersel iyilik taşımaz. Böylece kadın özne olacak!

Endüstriyel üretim ve tüketime katıldıkça özneleşecek ve “ev” de bir hizmetçilik işi olarak aşağılanacak! Modernitenin kadın erkek eşitlik dünya görüşü, yeryüzü cennetinin mutluluk vaad eden en büyük “ayet ve sloganı”na dönüşecek!

Şimdi kadına uygulanan şiddet, kadın rolünün belirsizliğinden başka bir şey değil. Elbette bizim toplumda kadının töre cinayetinde anormallikler var. Ancak batıda da kadına yönelik şiddet ya da “aile içi şiddet” azımsanmayacak durumda. Bu nedenle şiddetin antropolojisinde kadının kaybolan rolü, “ev”den çıkışı bulunmaktadır. Kadın sokakla ev arasında tanımlanmaz bir heyulaya dönüşmektedir. Erkek için bunlar, açıkçası daha az söz konusu.

Şiddeti azaltmak için erkek bileklerine köpeklerin boyunlarına asılan tasma gibi bir alet piercing (pirsing) konulmak isteniyor. İzlemek, gözetlemek ve müdahale etmek için... Kadın adına erkek üzerinde iktidar gücü uygulama çabası bu.

Peki, kadının diline de pirsing (Piercing) takılsa fena mı olur? Çünkü kadın dili, şiddete motivasyonun (tahrikin yani D.) en önemli unsurlarından biri. Erkeği azarlamak, aşağılamak, söylenecek en son şeyi irrasyonalitenin bütün çılgın diliyle ortaya dökmek, erkeği rezil etmek…

Şiddete davetiye çıkaran dil, erkeğin üzerine savrulur düşüncesizce! Bu nedenle erkeğin ayağına takılacak halka, kadının diline de takılmalıdır! Adalet diye bir şey varsa... Adaleti de geçelim, kadınların pek sevdiği "kadın-erkek eşitliği" varsa...

 

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ergün Yıldırım
22-07-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KADINLARIN DİLİNE DE PİRSİNG TAKILSIN!
Online Kişi: 21
Bu Gün: 399 || Bu Ay: 9.655 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.715 || Toplam Tıklanma: 52.169.537