ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 3067
Yazar: Asım Yenihaber
CUMHURİYET İLAN ETMEKLE İŞ BİTMİYOR

Cumhuriyet idaresi neden “ilân” şeklinde kuruldu?

Gerçi bu hususta, Meşrutiyet’in meşhurlarından Sakallı Celâl bey, “yahu habire meşrutiyet, hürriyet ilân edip duruyoruz. Bizim önce ciddiyet ilân etmemiz lâzım” demiş.

Önce şu “cumhuriyet ilân etme”yi bir masaya yatıralım.

Cumhuriyet ilân edilmeden önce Mustafa Kemal Paşa, Çankaya sofrasında yarın cumhuriyet ilân edeceğini beyan etti!

Nutuk’ta ne diyor? Bunun için bütün arkadaşlarımı haberdar etmeyi gerekli görmedim!

Cumhuriyet ilân etmek için beş altı sofra yâranı yetiyor.

Belki tek başına İsmet Paşa bile yeterdi! Neyse ki, o gün Paşa’nın misafirleri var. Onlar da kalabalık yapıyorlar.

Kimler yok ki? Mareşal Fevzi Paşa bile yok. Hani eski yazıda f’nin üzerinde tek nokta, kafın üzerinde iki nokta var ya. Fevzi bir nokta ilavesiyle kolayca “kuzu”ya çevrilebiliyor. Anlayacağınız, Kemal Paşa “Kuzu Paşa”yı bile haberdar etmeyi gerekli görmüyor.

Milli Mücadelenin önemli isimleri Kâzım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Rauf Bey... bunlar aynı zamanda vekil ama asla düşünülmüyor. Kâzım Paşa, o sıralar ordu müfettişi olarak Trabzon’da bulunuyor. Cumhuriyetin ilânından haberdar edilmiyor, vali de haberli değil. Küçük rütbeli bir deniz subayından öğreniyorlar!

Yarın cumhuriyet ilan edilecek ya, ertesi gün parti grubu toplanıyor. İşin alt yapısını oluşturuyor. Bu sırada vakit akşamı buluyor. Meclis cumhuriyet ilânı için akşam toplanabiliyor.

Meclise 158 vekil gelmiş.

Üç yüze yakın vekilden 158’i. Diğerleri nerede?


Bir kısmı Ankara dışında. İstenilse idi, bunlar kolaylıkla çağrılabilirdi. Çağrılması gerekli görülmüyor.

Ya Ankara’da olup da katılmayanlar?

Bunlar için katılmayanlar mı demeli, katılamayanlar mı demeli, yoksa katılması asla istenmeyenler mi?

Tahmine gerek yok. Koca “Türkiye Tarihi”nin yazarı Yılmaz Öztuna, geçenlerde yazdı. Cumhuriyet ilan edilirken Meclis’te bulunması istenmeyen millet vekillerinin evlerinin önüne polis dikildiğini.

Bu vekiller “cumhuriyet ilân edildiğinde neredeydin” sorusunu kolaylıkla cevaplandırabilirler.

Peki bu vekiller cumhuriyet karşıtı mı?

Hayır! Gerçek cumhuriyet taraftarı.

İlân edilen gerçek bir cumhuriyet değil. Yani Türkiye gerçek halk idaresine filan geçmiyor. Zaten cumhuriyetin ilanından 1950 yılına kadar adında “halk” kelimesi geçen bir parti, ülkeyi halkın reyini, tasvibini almaksızın idare etti. Bu totaliter yönetimde halkın adı vardı, kendisi ise asla yoktu!

Geceyarısı ilan edilen cumhuriyeti neden gündüz gözüyle kutluyoruz sorusuna kim cevap verecek?

Türkiye’de cumhuriyet idaresi 1950’den sonra gerçek anlamda kurulmaya başlandı. En büyük mukavemeti gösterenler de kendilerini “cumhuriyetçi” ilan edenlerdi.

Cumhuriyet konusunda epey merhale aldık. Bundan sonra halkın gerçek cumhuriyeti kutlamak için katılımı kendiliğinden gelir! Sahte cumhuriyetiler de cumhuriyet kutlaması nedir görür!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Asım Yenihaber
01-11-11
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CUMHURİYET İLAN ETMEKLE İŞ BİTMİYOR
Online Kişi: 23
Bu Gün: 301 || Bu Ay: 10.992 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.800 || Toplam Tıklanma: 52.204.503