ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 4332
Yazar: Abdurrahman Melek
BİR DÂVÂ ADAMI TİMSALİ: Abdürreşid İbrâhim

Mehmed Âkif Yılı'nın yeterince değerlendirilememesinden ötürü ıstırab duyan değerli münevverlerimiz kıymetli yazıları, ihtarları ve şikâyetleri ile bir süredir gazete-internet ortamında bizleri bilgilendiriyorlar. Misâl olarak; öğreniyoruz ki, Mehmed Âkif'imizin mezarının Ankara'daki Tâceddin Dergâhı'nda olduğunu sanan kültürsüz ve hâlâ o koltuğu işgâl eden bir Kültür Bakanı'mız varmış!

"Mehmed Âkif Yılı" ile ilgili yapılan etkinliklere, yazılan makalelere bakınca, Mehmed Âkif ile ilgili anlatılmayan 1002 mısralık bir boşluk görüyorum. Süleymâniye Câmii kadar ihtişâmlı bir hârikanın görülemediğini, görülüp de şu an mustaribi olduğumuz hastalığın ilacının kullanılamadığını fark ediyorum.

O, Süleymâniye'nin yapısı gibi hârika aksiyonun örneği... O, Süleymâniye Kürsüsü'nde şiirine ilhâm verici, Mehmed Âkif'in yakın dostlarından biri idi. Berâber onunla çay yudumlamış, berâber Âlem-i İslâm için gözyaşı dökmüşlerdi. Diz dize verip dertleşmişler, neler yapıp edeceklerini mütâlaa etmişlerdi. Sebilürreşâd'da, Sırâtı Mustâkîm'de berâber yazmışlar, çilelerini-müşâhedelerini, yarısı Anadolu'da yarısı Âlem-i İslâm'da okunan güzîde mecmuâlarını da berâber neşretmişlerdi. Şimdiki onca teknolojinin imkânları ile dâhi edinemediğimiz nice Âlem-i İslâm hakkındaki bilgiyi O'ndan, Âkif'in yakın dostundan okumuştu müminler, bir vakit. Şöyle diyordu Âkif, O'nun kıymetli çalışmaları hakkında:

"Asya'yı hangi eserden öğreneceğiz? İtiraf etmeliyiz ki, dünyada en az bildiğimiz bir kıt'a varsa, o da kendi menşeimiz, kendi memleketimiz olan Asya'dır. Bu eski dünyadaki bitmez tükenmez ülkelerin en meşhurlarını, yalnız isimlerini bilmek sûretiyle tanırız. O çeşit iklimlerde yaşayan milletlerin lisanlarına, ahlâklarına, âdetlerine dâir, o da yanlış olmak şartıyla pek az şey biliriz.... Biz Asya'mız hakkında doğru mâlûmâtı doğrudan doğruya Abdürreşid İbrâhim'den alacağız..."

Dost, çıkıp konuşuyordu, Ayasofya'da, Sultanahmed'de... Süleymâniye'de... Ağlardı hüngür hüngür nice mü'min gönül dinlerken O'nun dilinden Müslümanlara edilen zulümleri. Akif, kendisini de gözyaşlarına boğan bu manzarayı "Bir zamandan beri için için ağlayan cemaat bu levhânın karşısında feryâdını zapt edemedi. Mâbedin içi bir mahşer hâlini aldı. O hây û hûy arasında ihtiyarın, bir müddet ne söylediği işitilemedi. Nihâyet, O da beş on dakika beklemeye mecbûr oldu." sözleriyle anlatır.

Sultanahmed Meydânı'nda yürür iken gençler tutar O'nun kolundan, suâller eder, talebler ederlerdi; "Ey Seyyah-ı Şehir, bahseder misiniz bize Âlem-i Japon İmparatorluk ailesi ile İslâm'dan?"

O; arslan gibi iri cüsseli, ceylan yürekli... İşte konuşurken o muhteşem mâbedin, Süleymâniye'nin kürsüsünde, anlatırken İslâmları ve meselelerini, Mehmed Âkif'e ilhâm olmuştu, söyledikleri, çığlığı, gözyaşı, cemaat ile berâber akıttığı... Ve işte bugün ellerimizde, gönüllerimizde Süleymâniye Kürsüsü'nde şiiri...


O Harika: Hiç anılmayan, kıymeti bilinmeyen Abdürreşid İbrâhim

O hârika, İslâm Şâiri Mehmed Âkif'in dostu, İslâm Seyyâhı Abdürreşid İbrâhim'dir. Sibirya Türkleri'nden Abdürreşid İbrâhim... Kazan medreselerinde ilim tâhsilindeki yetim ve öksüz, Türkistan bozkırlarında imam, firârî muallim, sonradan Ruslar'ın Müslümanları Hristiyanlaştırmak için faaliyet yaptığını öğreneceğinde istifâ edeceği makamda Müftü, onlarca Arapça, Türkçe mecmua-kitab çıkaran muharrir, Devlet-i Aliyye(Yüce Devlet)'nin Teşkilât-ı Mahsusa'sında hafiye, Eskişehir'de Yunan'a karşı, Trablusgarb'da İtalyanlara karşı mücahidlerle cephede, tüm İslâm topraklarında ayak izi bulunan büyük İslâm Seyyahı, Japonya'da İslâmiyet'i resmî din olarak kabul ettiren ve başta imparatorluk ailesinden ve bakanlardan nice Japon'un Müslüman olmasına vesilen olan tebliğci, Âkif'in Süleymâniye Kürsüsü'ndeki şiirinin kaynağı, İttihad-ı İslâm'ın büyük bir kahramanı...

Hayatının bir dakikasını dâhi boşa harcamadı. Birkaç Müslüman'ın derdini dinlemek için binlerce kilometre yol kat etti. Ölümle nice ama nice kez burun buruna geldi. Ajanlar takib etti. Hapishânelere girdi. Fakat hiç yılmadı. Çünkü İslâm Milleti arkasında idi. O hapse girdiğinde Türkistanlılar Rusları korkuttu ve serbest kaldı. Yine Hindistan'da da öyle. Singapur'da parasız kaldığında hâlini anlayan müminler aralarında para topladılar ve Abdürreşid İbrâhim'i kendileri, kutlu yolculuğuna devâm için salâvâtladılar.

Abdürreşid İbrâhim hayatını dile getirdiği "Katiyyen bir daha geri dönmeyi düşünmüyordum. Ben Hz. Muhammed'in (sallâllâhû aleyhi vesellem) dili olmayı düşünüyor, Kur'an'ın bir dili olmayı düşünüyordum." sözlerinde olduğu şekliyle yaşadı:

Sâdece bir eseri çevrildi dilimize: "Âlem-i İslâm ve Japonya'da İslâmiyet'in İntişârı" Bu kitap için Mehmed Âkif, acıyı anlattığı için bu eserlerin ‘keyif’ vermediğini olanca çıplaklığıyla gerçekleri anlattığını söyler. Abdürreşid İbrâhim, dostu Mehmed Âkif gibi idi: gâyesi ve hayatı yolunda İslâm'ın, İttihad'ın...

Kendisi gibi seyyah olan İbn-i Batuta’dan bahsederken Batuta’nın ve eserinin ‘harika’ kabul edilmesi gerektiğini söyler. Bugün Abdürreşid İbrâhim için de tek kelime edilecek olursa, İbn-i Batuta için sarf ettiği kendi sözleriyle -aslında birebir kendini anlattığı gibi- "hârika" denilebilir. Abdürreşid İbrâhim, örnek alınacak bir dâvâ adamı-mücâhid hârikasıdır. İttihâd-ı İslâm davamızın mihenk taşlarından bir "aksiyon hârikası".

Çin, Singapur Müslümanları için O'na, Türkistan, İdil-Ural, Kafkasya, Kırım Müslümanları'nın tarihi için O'na, Japonya'da İslâmiyet için O'na, Sibirya Müslümanları için O'na, Rus işgâli altındaki Müslümanların siyâsî-ilmî faaliyetleri hakkında bilgi almak için O'na, hep O'na başvurması gerekir, meraklıların, İttihâd-ı İslâm davası güdücülerinin...

Esefle belirtelim ki bugün ne de az görüyoruz Sibirya, İdil-Ural, Çin, Türkistan, Kırım Müslümanları için dertlenenleri... Bugün İdil-Ural neresidir diye sorduğumuzda "Bulgaristan'da bir nehir" diyen, 3 üniversite okumuş -sözde- İttihad-ı İslâmcı ağabeylerimiz var. Bugün dünyanın yeni savaş alanı Türkistan'dır. Biz kendi menşe'imiz olan ve Âkif'in de dediği gibi "hiç bilmediğimiz" bu coğrafyayı Abdürreşid İbrâhim'den tez vakitte öğrenmemiz gerekir. Aynı şekilde Çin Müslümanları'nı...

Eserleri Türkçe'ye tercüme edilmeyi bekliyor, bizi bekliyor. İslâm Birliği için Abdürreşid İbrâhim çok büyük bir ışık tutucudur yolumuza...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdurrahman Melek
07-01-12
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR DÂVÂ ADAMI TİMSALİ: Abdürreşid İbrâhim
Online Kişi: 13
Bu Gün: 7 || Bu Ay: 9.903 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.518 || Toplam Tıklanma: 52.178.613