ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞU GİDENLER (Tasavvuf Büyüklerinden Levhalar)
Okunma Sayısı: 4415
Yazar: Bekir Fuat
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN

Bugünlerde sürekli söylediğim bir dua var: “Türkiye sevgisi imandandır.” Nasip olursa aynı adı taşıyan bir kitap üzerinde de çalışıyorum. Bu mevzu ile ilgili kitaplar okuyor, sohbet ediyorum ağzı dualı arkadaşlarımla. Allahın rızası adına, bu milletin mutluluğu uğruna bir adım atandan Allah razı olsun diye düşünüp durduğum bu günlerde karşıma Süleyman Hilmi Tunahan çıktı. Bilenler biliyor onu zaten. Ben de burada biyografisini verecek değilim. Ben onun hayatını okurken çok sevdim bu güzel insanı. Onun İslam ve ülke sevdasının derinliğini birazcık da olsa anlatmak istedim.

Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri vefatından bir yıl önce yeğeni Osman Eslek’e: “Emr-i Hak yaklaşıyor, fakat şu hayatta iki idealim var. Birincisi, bize vatan olan yurt topraklarını yeteri kadar ve gereği gibi işleyip imar etmek, verimli hâle getirmek, bütün vatan sathını ağaçlarla süslemek. Ben bekârken her sene bir ağaç dikerdim. Evlenince bir tane de yengen için dikmeye başladım. Şimdi iki kızım var onlar için de dikiyorum. İkinci idealim, bu vatana, millet olarak yetişmekte olan yeni nesli 4 ila 6 yaş devresinde Allah, Peygamber ve vatan sevgisi ile yetiştirmek” buyuruyor.

Onun yüreği Allah, millet ve hizmet sevdasıyla yanıp tutuşur. Asıl hizmeti de Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı, halifeliğin kaldırıldığı, yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda başlıyor.

Yeni devletle birlikte yeni kanunlar da kabul edilir, bunlardan biri de Tevhid-i Tedrisat Kanunudur. Mâlum, bu Kanuna göre medreseler ve diğer dini eğitim müesseselerinin tamamı kapatıldı. Eğer gerekirse din eğitimi de lâik Türkiye Cumhuriyeti okullarında verilecekti. Bu yaklaşım, İstanbul Müderrisleri Cemiyetinde hararetli tartışmalara sebep olur. O vakit, bu müderrislerin sayıları 500-520 civarında. Bu kanunla, hepsinin asıl vazifesi olan “müderrislik”lerine son verilecek, kendileri de yeni hükümetin uygun göreceği müftülük, imamlık, vaizlik gibi yeni görevlere tayin edilecekler veya emekli olacaklardır.

Süleyman Hilmi Tunahan bu hâdisenin, din ilimlerinin ve Kur’an ilimlerinin kaybolmasına sebep olacağını düşünür, ısrarla diğer arkadaşlarını ikaz eder ve onlara şöyle seslenir:

“Ey dersiamlar! Sizler bu memlekette, bugün için dinin teminatlarısınız. İkişer üçer kişi okutup, bir iki nesil boyu İslam’ın ömrünü uzatmış olacaksınız. Bunu yapmazsanız huzur-u ilâhîde mesuliyetten yakanızı kurtaramazsınız.”

Fakat zamanın idaresinin dine bakış açısını bilen müderrisler hiç de istekli görünmezler.

Tunahan Efendi Hazretleri sonunda arkadaşlarından bazılarını güçlükle ikna ederek Ankara’ya imzalı bir dilekçe gönderir:

“Biz, aşağıda isim ve imzaları bulunan dersiamlar, Hükümetimizin Harb-i Umumi gibi büyük bir felaketten çıkması dolayısıyla, mali müzayaka (sıkıntı) içinde bulunduğunu dikkate alarak, dinî ve İslâmî ilimleri fahriyyen (maaşsız) okutmaya hazır olduğumuzu bildirir...”

Bu dilekçeye Ankara’dan şöyle bir cevap gelir:

“Memlekette Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüktedir, hilafına hareket şiddetle cezayı müstelzimdir.”

Bunun üzerine dersiamlar: “Artık hocalıkta bize ekmek kalmadı. Bize tevdi edilecek yeni mesleklere gidelim” derler ve çeşitli memuriyetlere tayin edilirler.

O ise İstanbul’a vaiz olarak tayin olunur ve arkadaşlarını şu tarihi sözleriyle ikaz eder:

“Efendiler, hocalık bir meslek, bir ekmek teknesi değildir. Hocalık Allah’ın, Resûlullah’ın, Kitâbullah’ın ve Din-i Mübin-i İslam’ın tebliğ memurluğudur.”

İkazlar hiçbir netice vermez ve kendisi bu sahada yalnız kalır. Takatinin yettiği kadar İslami ilimleri okutmaya, memlekete ve milletine hizmet etmeye devam eder. Binlerce Kur’an talebesi yetiştirir.

O, memleket anlayışını misak-ı milli ile sınırlamamış, dünyadaki bütün Müslümanların derdini kendine dert edinmiş bir güzel adam. 1956’da Cezayir Müslümanları Fransızlara karşı istiklâl mücadelesi verirken Türkiye hükümeti Fransızları desteklemiş ve Birleşmiş Milletlerdeki oylamada Cezayirliler aleyhine oy kullanmıştı. Bu politika İslam dünyasında Türkiye’nin çok büyük itibar kaybına sebep olmuştu. Cezayir’de on binlerce Müslümanın kanı Fransızlarca akıtılmıştı.

İşte o yıllarda Süleyman Hilmi Tunahan Cezayirli kardeşlerimizin yanında yer almamız gerektiğini anlatan vaazlarından dolayı gözaltına alınmış ve defalarca sorgulanmıştır.

Allah ondan razı olsun.

Evet, Süleyman Hilmi Tunahan sevgisi de imandandır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bekir Fuat
20-10-12
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 2
hatice su
Allahın dinine yardım etmek
Tarih : 24-10-12

Allah'ın dinine yardım etmek, bunun için uğraş vermek, adamak ve adanmak kadar güzel bir şey daha var mıdır? yazınız, Kurban bayramına yaklaştığımız şu günlerde bir ismail edasıyla canı ve malı ile kurban olan bir gönül adamını dünyamıza taşıdı. talebeliğiyle şerefyab olanlara ne mutlu.

 
Alaettin
Teşekkürler
Tarih : 23-10-12

Hocam, bu kadar uğraşıp seçtiğiniz, hazırladığınız yazılar için çok teşekkürler

 
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN
Online Kişi: 11
Bu Gün: 329 || Bu Ay: 10.225 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.285 || Toplam Tıklanma: 52.190.710