KELİMELERİNİ KAYBEDENLER İÇİN İŞARET FİŞEĞİ

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : / DİL KALESİ

Okunma Sayısı: 2538

Yazar: Mustafa Yahya Coşkun

KELİMELERİNİ KAYBEDENLER İÇİN İŞARET FİŞEĞİ

Bizim nesil, kelimelerinin dişleri tek tek söküldüğü için peltek yazmak zorunda kaldı ve bu yüzden kendisine, dişli rakiplerinin karşısına eskilerin kalkanlarıyla çıkmaktan başka bir yol bulamadı. Eskilerin kalkanıyla yeterince korunamadığını anlayanlar, düşmanın karşısına kuvvetli çıkabilmek için kadim kelimelerimizi öğrenme gayreti içine girdi. Lakin bu yolu tutanlar, kelimeler arasındaki rabıta kesildiği için aynı kelimeden türetilen kelimeleri bile müstakil birer sözcük olarak ezberlemek zorunda kaldı. Yalnız başlarına birer sözcük olarak ezberlenenler, elbette Emsile'ye yaslanan kelimeler gibi büyük bir ordunun neferleri olamadılar.

Kelimelerini, Nuri Pakdil'in ifadesiyle "namluya sürülecek harflerini" kaybedenler, şehir kurar gibi cümle kuramadılar. Merkezine camiyi konuşlandırmayan, sokak sokak nefes almayan, mahalle mahalle büyümeyen ve Medine'den medeniyete uzayan yollarla kesişmeyen cümleler de meramımızı anlatmakta aciz kaldı. Harflerini, kelimelerini, cümlelerini kaybedenler, dizelerini, kubbelerini, çinilerini, şehirlerini ve bin yılların imbiğinden geçen değerlerini de kaybetti.

Kaybettiklerini aramaya çıkan fakat bu yolu eskilerin kalkanlarına sarılmadan adımlamak mecburiyetinde kalanlar, yolun ortasına koyduğu taşın üstüne oturan modern şeytanları ve onların şeytanca fikirlerini de aşmak zorundaydı. Modern dayatmaların gölgesinde yürüyenler, farkına bile varmadan dayatıldığı gibi düşündü; çıkış yolunu çıkmaz sokakta aradı.

Örneğin biz, aynı filmleri izlediğimiz ve aynı hikayeleri okuduğumuz için yılbaşında kar yağacağına inandık. Dedelerimiz, Tanzimat Fermanı ilan edilince Avrupalılaşacağımızı sandı. Biz, Hollywood kahramanlarının adalet dağıtabileceğine inandık. Dedelerimiz, Berlin Antlaşması’nda Avrupalılar eliyle Osmanlı menfaatinin temin edilebileceğini sandı. Tanzimat'tan bu yana etkisi altında kaldığımız, kimi zaman etkilendiğimizi hissetmediğimiz düşünce biçimi, doğruyu yanlış yerde aratmakta başarılı oldu. Ve kelimelerini kaybeden bizler, okuduğunu anlayamaz, aşikar olanı göremez, hikmeti keşfedemez olduk.

Fakat her devirde, kelimelere anlamlarını kazandırmak, kavramların namusunu kurtarmak ve ufkumuzu aydınlatmak için var gücüyle çabalayan öncülerimiz oldu. Tek tek isimlerini saymaya mecalimizin yetmeyeceği bu öncüler, açılan her gediği kapatmak için koşturan gayretli askerler gibi çalışıp her türde eserler verdiler.

Mustafa Kutlu'nun Sır'rını okurken gözleri yaşlanan, Sezai Karakoç'tan bahsederken yüzünde güller açan ve kayıp atlarımızı bulmak için haritalarımızı tanzim eden ağabeyimiz Şaban Abak, ufkumuzu aydınlatan öncülerden miras aldığı gayretle yeni ve bereketli bir çalışmaya imza attı. "Bir İslam Aydını Olarak Nasreddin Hoca" adlı kitabıyla medeniyetimizin geçmiş parlak devirlerinin kişi, kavram ve olaylarını nasıl okuyup yorumlamamız gerektiğini özetleyerek, kelimelerini ve karihasını kaybedenler için karanlık gökyüzüne yeni bir işaret fişeği fırlattı. Bu işaret, bize Nasreddin Hoca'yı bir İslam aydını ve toplum önderi olarak yeniden kazandırmakla kalmıyor; tesiri altında kaldığımız düşüncelerden kurtulup kavramlarımızı tashih edebilmek için ihtiyaç duyduğumuz cesareti de veriyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Yahya Coşkun	29-12-12
E mail: milatgazetesi.com		Tweet

Yorumlar: 1

uğurlu
Bizi bize götüresi kelimeler kavramlar			Tarih : 31-12-12
Kelimeler kavramlar bizi bize götürecek.Hatırlatanların çoğalması ve dikkate değer bulanların artması hakiki vechesiyle bizlerin kadim olarak muktedir olunmasını arzu ederiz.