ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 1731
Yazar: Ahmet Selim
VUZUH İHTİYACI

Düşünce ve bütünlük hakîkati

İdeoloji adına bazı şeylere karşı çıkanlar, bu defa da her şeye karşı çıkmaya başlarlar. Bir davetleri, bir teklifleri, bir hasretleri yoktur. Her şeyi eleştirirler ve sadece nelerin olmaması gerektiği üzerinde dururlar. Sığınakları, becerebilirlerse sanat ve edebiyattır, yahut da “felsefi nostaljiler” denilebilecek ikame denemeleri. En çok da müphemiyeti severler.

    Bazen, öylelerinin bir kısmını, sevenlerine sorarım: Ne söylüyor, ne anlatıyor? Bir tek cümlelik bir cevap bile alamam. Bazı insanlarda anlamadığını önemsemek gibi bir huy var. Hayranlığı, anlamamanın süslü bir örtüsü gibi kullanıyorlar. Övgü cümlelerinden oluşan bir örtü. Anlamamanın süslü örtüsü, birini övmekten bir övünme payı çıkarmaya da yarıyor. Vuzuh, cürüm gibi bir şey. Talep edemezsiniz. “Onu dinlemişsin hayran olmuşsun, sen de bana konuş ben de nasipleneyim.” Hiçbir ses yok. Vuzuh yasak.

    Ben onun yazdıklarını okuyorum, dörtte üç buçuğu yanlış. Yanlış bile sayılmaz boş, abes. Güzel olsa ne olacak? İfade biçiminin güzelliği, o haliyle, püf desen yıkılacak bir mimari yapının güzelliğine benziyor. Temeli yok, bir şeyi yok, ama güzel! Kaç günlük güzel? Güzellik kavramına da saygısızlık. Kelimelerin istifindeki güzelimsilik istismar kavramındaki çirkinliğin yanında kayda değer bir şey midir? Sen başlangıçtaki ideolojik yanılmana devam etseydin daha iyiydi. O zaman hiç değilse “vazgeçince düzelir” umudu olurdu. Şimdiki, güya düzelmiş halin. Arayışın bitmiş.

Normal üstü olmakla anormalliği iyi ayırt etmek gerekir. Tekâmül eden normal insandır; anormalin gelişmesi başka türlüdür ve tekâmül ifade etmez. Özellikle felsefeyle uğraşırken anormal hava sahasına kaymalar olur. İstikamet radarınız bunu derhal tesbit edebilmeli. Donanımlı değilseniz, oralarda dolaşmaya kalkmayacaksınız. Sade, aydınlık, mütevazı ve derin olmak da mümkündür. Bir yerlere zorla tırmanmaya çalışmayacaksınız. Düzde düşmek kolaydır, ufak yaralar bereler geçer. Yükseklere tırmanırken düşmek ise helâk eder.

    Doğu’dan bazıları Batı’ya felsefe tahsiline gitmiştir. Ben öylelerini bir bakışta tanırım ve hemen biyografilerine yönelip haklı olduğumu görürüm. Bazı filozofların ve düşünürlerin manyetik alanları epeyce güçlüdür. Farkına varmadan hatta eleştirdiğini sanırken, etkilenirsin, beneklenirsin. Birçok kişi tahsil için Batı’ya gittikten sonra Marksizm’e yakınlaşmıştır. Batı kültürüyle uğraşmanın özel zorlukları vardır. Düşünmeye orada yahut oradan başlamışsan, önceden sağlam bir birikimin yoksa, “fikrî denge ve sağlık” meseleleri ortaya çıkar. Bir düşünürün hayattan kopması değil, kopmaması gerekir. Fayda zarar konuları bir yana, fıtratı buna elverişli değildir. Burada önemli bir paradoks var; fikren hayattan kopan, fiilen hayata mahkûm olur. Dünyaya (maddeye) düşkünlük, dünya üzerinde çok düşünmekten değil, düşünmemekten doğar. Bizde “içtimaî-iktisadî” hayatı konu alan eserler yoktu, o işi Batı’ya bırakmıştık. Biraz İbn Haldun vardır, başka da pek yoktur. Sonra ne oldu? Batı’nın sanayiyle teknolojiyle ilgili eserlerini görünce bir hayranlık oluştu. Onları adam gibi kullanmayı bile beceremedik. Başkası düşünüp bulur ise sana o iş bir mucize gibi gelir. Hazımlı kullanmayı dahi başaramazsın.
...
Yazının tamamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
30-12-12
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
VUZUH İHTİYACI
Online Kişi: 21
Bu Gün: 3 || Bu Ay: 3 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.851 || Toplam Tıklanma: 52.205.009