ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 4386
Yazar: Dr. Mustafa Özgen
DELİKANLILIK (FÜTÜVVET)

Arapçada gençlik, cesaret, kahramanlık ve fedakârlık manalarını birlikte ifade eden “fütüvvet” kelimesini Türkçe tek kelime olarak en iyi “delikanlılık” kelimesi karşılamaktadır. Hz. İbrahim (a.s.) Kur’ân-ı kerimde delikanlı (fetâ) olarak zikredilmiştir (Enbiya, 21/60). Zira gençliğinde Allah’a kulluktan taviz vermeyip, kavminin putlarını kırma cesaretini göstermişti. Ümmet-i Muhammed’e örnek olarak sunulan Eshab-ı kehf için de aynı kelimenin çoğulu olan “fityetün” kelimesi kullanılmıştı (Kehf, 18/10-13). Zira onlar da puta tapmayı cesurca reddetmiş, saraydaki hizmet ve rahata karşı minnetsiz davranmış, birbirlerine sahip çıkmış ve hak dini yaşamak üzere sebat etmişlerdir.

Sahabe-i kiramın (r.a.e.) ahlakını gaye edinen mutasavvıflar fütüvveti, severek sahiplenmek manasına gelen ve Kur’ân-ı kerimde birbirine düşman insanları kardeş yapıp huzura kavuşturmak manasındaki “ülfet” (Âl-i İmran, 3/103) kelimesi ile yakın manada kullanmışlar ve onu ahlaki bir kavram olarak sistemleştirmişlerdir.

Cafer-i Sadık (r.h.) hazretlerine göre “fütüvvet, ele geçeni başkalarının istifadesine sunmayı tercih etmek”tir. Birçok tarif arasında belki de günümüze hitap etmesi bakımından en çok dikkat çekeni şudur: “Düşmanını özür dilemeye mecbur edip, özür dileyişinden mahcup olmayan kişi delikanlılığın (fütüvvetin) kokusunu bile alamaz. Delikanlı, düşmanıyla bile iyi geçinmek zorundadır. Dostuyla nasıl olması gerektiğini siz düşünün.” Delikanlılık, dostlarının kusuruna bakmama, kedini kimseden üstün görmeme, kimseden talep edilecek bir hakkının bulunmayıp herkesin kendinde bir hakkının bulunduğunu kabullenme şeklinde de tarif edilmiştir.

Hz. Rasûlüllah’ın (s.a.v.), kızı Hz. Fatıma ve torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’le (r.a.e) birlikte abasının altına alıp, “Burada oldukları gibi, bunlar ahrette de benimle olacaklar” buyurarak müjdelediği Hz. Ali (r.a.) şöyle demişti: “Beni hangisinin daha çok sevindirdiğini kestiremediğim iki nimet vardır: Birisi, ihtiyacına cevap vereceğimi sanarak bir kişinin gelip, samimiyetle benden yardım istemesi; diğeri de, Allah Taâlâ’nın ihtiyaçlı bir kimsenin arzusunu benim vasıtamla gerçekleştirmesi veya kolaylaştırmasıdır. Bir Müslüman’ın işini görmeyi yer dolusu altın ve gümüşe tercih ederim.”

Hz. Ömer (r.a.) “Biriniz, Müslüman kardeşinin sevgisini kazanabilirse ona sıkıca yapışsın, zira böyle nimet çok az ele geçer.” buyurmuşlardır. Bu bakımdan, insanın kendinden faydalanıp sevebileceği dostlar kazanmasını nimet, ancak faydalı olup kendini sevdirmesini daha büyük bir nimet olarak kabul etmekteyiz.

Yine peygamber sülalesinden Hz. İbn Abbas’ın (r.a.) davranışı da aynı ruhtan kaynaklanan ve aynı neticeye hazırlayan bir örnektir. O, Hz. peygamberin (s.a.v.) mescidinde itikâfta iken birisi gelir, selam verip oturur ve aralarında şu diyalog geçer: İbn Abbas (r.a.):

- Kardeş, seni bıkkın ve kederli görüyorum.
- Evet, kederliyim. Efendim beni mal mukabilinde azat etmişti. (Hz. peygamberin kabrine işaret ederek devam eder) Şu kabrin sahibi için söylüyorum, onun parasını ödeyemiyorum.
- Meseleyi onunla konuşayım mı?
- Sen bilirsin.

Bunun üzerine Abdullah ibn Abbas (r.a.), ayakkabılarını giyerek mescitten çıkınca, adam ona:

- İtikâfta olduğunu unuttun mu? diye sorar. İbn Abbas, gözyaşları içinde şunları söyler:

- Hayır. Aramızdan daha yeni ayrılıp şu kabirde yatan zattan duymuştum: “Bir kişinin din kardeşinin işini takip edip bitirmesi, on yıl itikâfta kalmasından hayırlıdır. Cenâb-ı Hak, kendi rızası için bir gün itikâfa girenle cehennem arasında her biri doğu ile batı kadar uzaklıkta (dünyanın bir ucundan diğerine) olan üç hendek yaratır.”

Bir gün birisi cennetliklerin ve cehennemliklerin en önemli vasıflarının ne olabileceğini düşünürken uyuyakalır. Zaten bazı gerçekler rüyada gösterilir. O kişiyi önlerinde çeşitli ve leziz yemekler bulunduğu halde hepsi cılız, hepsinin gözleri kanlı, hepsi açız diye bağrışan insanlarla dolu kocaman bir salona alırlar. Niçin yemek yiyemediklerini incelemek üzere dikkatle bakınca, her birinin çorbaya batırdığı bir metre uzunluğundaki kaşığın ucundan eline bağlı olduğundan ağzına götüremediğini görür. Böylece öfke ve hiddetin sebebini anlar.

Hayret içersinde adımlarken ikinci bir odaya getirilir. Orada da benzer bir manzara vardır. İnsanların önlerinde çeşitli yemekler ve uçlarından ellerine bağlı uzun kaşıklar… Fakat bunlar, neşeli ve gürbüzdür. Dikkatle bakınca herkesin, elindeki kaşığı kendi ağzına götürmek yerine karşıdakinin ağzına uzatıp onu doyurmaya çalıştığını fark eder. Bir telaşla uyanır. Mesajı almıştır. Cennete girmenin önce kendini doyurmakla değil, mümin kardeşini düşünmekle olduğunu anlamıştır. Zaten Hz. Rasûlüllah (s.a.v.) da “Komşusu aç iken doygun yatan bizden değildir” buyurmamış mıydı?

Yıllarca aynı safta omuz omuza namaz kıldığı, diz dize dua ettiği mümin kardeşini şahsi isteklerine uymadığı için işinden uzaklaştırıp aç kalmasından zevk alan birisinin fütüvvetten nasibi ne olabilir ki? Fütüvvet kavramının olmadığı toplumlarda ülfet ne gezer? Ülfet edip sevmediğiniz insana hizmetten zevk alabilir misiniz? Dolayısıyla bu günkü imkânların yüzde birinin bile lüks sayıldığı fakat fütüvvet kavramının şiar olarak kabullenildiği toplumlardaki huzur kaynağını bir kere daha araştırmakta fayda olduğunu hatırlatmak isteriz. Belki bu vesileyle Türk milletinin asil kanındaki meziyetlerin zayıflayıp sadra şifa olmaktan yoksun oluşunun sebebi tespit edilir.

Manşet Gazetesi

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Dr. Mustafa Özgen
25-01-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DELİKANLILIK (FÜTÜVVET)
Online Kişi: 28
Bu Gün: 228 || Bu Ay: 9.485 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.202 || Toplam Tıklanma: 52.165.050