ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3595
Yazar: Kenan Alpay
LİBERAL TEKEBBÜR VE SİYASİ ŞANTAJ

Mısır’da olan bitenleri anlamak veya Mısır’da askeri darbeyi mümkün kılan aktörlerin Türkiye’deki karşılıklarını kavramak için “Mısır Uzmanı” olmaya gerek var mı sizce? Cengiz Çandar’a göre her iki durumu anlamak ve anlatmak için kesinlikle ‘Mısır Uzmanı’ olmak gerek.

Bu durum içinse isminizin, işleri siyaseti ve toplumu terbiye etmek olan Hasan Cemal, Murat Belge, Şahin Alpay veya İhsan Dağı olması gerekiyor. Şimdilerde isimleri birazcık yıpranıp kenara çekilen Ece Temelkuran, Nuray Mert, Ruşen Çakır’ı da bu kategorinin dışında düşünmemek gerekiyor.

Darbe Mağduru Herkesten Şüphelenir

Varoluşları gereği Aydınlık, Sözcü, Cumhuriyet, Yurt, BirGün, Sol gibi ihlalcilik-ihtilalcilik sarkacında olmaları tabiatlarının icabı olan siyasi çizgidekilerin yanına Taksim-Gezi Parkı vesilesiyle kimi liberal-demokratların da eklemlenmiş olması hiç değilse şaşılacak bir durum oldu. Mesela Cengiz Çandar daha birkaç hafta önce lise hatta ilkokul öğrencilerini de içine katan bir “özgürlük karnavalı” olarak hayal etmemizi salık verdiği Taksim-Gezi ruhuna yönelen her türlü güvenlik tedbirini ayağa kalkan İstanbul’a karşı faşist müdahale olarak niteliyordu.

“Taksim Düştü!” diye çığlık atan, Başbakan Erdoğan’ın külhanbeyi havasını söndürüp karizmasını çizen gençlerle gurur duyan Çandar yemin billah ediyordu: Gezi Ruhu sivil, neşeli, sempatik ve yaratıcı yeni bir kuşağın eseridir. Asla ve kat’a ulusalcı-darbeci karakter arz etmez! Tersine Erdoğan faşizme giden siyasetin sinyallerini verirken Taksim-Gezi ruhu daha özgür bir Türkiye’ye doğru yol almayı temsil ediyordu.

Taksim’den Mısır’a doğru kısa zaman diliminde yapılan yolculuk Cengiz Çandar’da temayüz eden liberal kırılma ve evrilmenin istisnai olmaktan ziyade yapısal olduğunu adeta teyit etti. Şöyle ki Mısır’a dair yapılan değerlendirmeler Çandar’ın ve her zaman paralel durduğu liberal aydınların aslında seçim ve askeri darbe arasındaki tercihlerinin çok da ilkesel olmadığını gösterdi. Çandar’a ait şu cümle liberal ama mutlaka seküler-laik ve Batıcı liberal aydınların seçim-darbe arasındaki tercihlerinin ne kadar ilkesel olup olmadığını bakın nasıl da işaretliyor: “Mursi’nin iktidardan gitmesi de gelişinden önceki halk hareketinin iki misli büyüklükteki gösterilerin sonucunda oldu. Bu da bir ‘devrim’ sayılmaz mı?” (5 Temmuz, Radikal) Sayılırmış çünkü ‘laik diktatörlük’ yerini ‘İslamcı otoriterlik’ ile değiştirince, 2011’de harekete geçen ‘devrimci dinamik’ Mursi’yi de Müslüman Kardeşleri de askeri darbenin gayrı meşru oluşunu da önüne katıp götürmüş.

Sayılar, Kıyaslar ve Sonuçlar

Çandar sizce bu tür kıyaslar kurarak askeri darbe ve halk devrimi arasındaki farkı ve tezatı mı tefrik edemiyor yoksa okurlarını böyle bir yetkinlikten mahrum mu addediyor acaba? Ancak sorun sadece batıl kıyaslar değil daha da kötüsü seçimi geçersiz hatta komik kılan yöntemleri el çabukluğuyla meşrulaştırıp esas haline getiriyor. Mesela insanı çileden çıkaran şu satırları sabırla okur musunuz: “Muhammed Mursi, yüzde 50’nin biraz üzerinde bir katılımla yüzde 51.7 oyla 30 Haziran 2012’de cumhurbaşkanı seçilmişti. 13 milyon oy almıştı. Seçildikten bir yıl sonra 22 milyon kişi, görevinden ayrılması için oy verdi. Ve, bir yıl sonra, Mısır’da –aslında 25 Ocak 2011’den itibaren kesilmemiş olan- ‘devrim ortamı’ yine canlanmıştı.” (10 Temmuz, Radikal)

Tam olarak anlayamadık, Mursi’nin görevinden ayrılması için ne zaman ve nerede 22 milyon kişi oy vermişti? Bu bir yanılgı veya yanlış hatırlama değilse kelimenin tam anlamıyla Mısır’da tertiplenen “Ordu Göreve” mizansenlerini demokratik devrim olarak pazarlama misyonerliğidir.

Usul ve esastan başka bir de sayı sayma zaafı var ki düşmanlığı merkeze almış asıl gayeyi dışa vuruyor. Çandar’ın sayısal zaafı üzerine kurduğu sonuç şu satırlarda: “Eğer, Mısır halkı on milyonlar halinde, tarih rekoru kıracak şekilde, seçilmesinden bir yıl sonra Mursi’ye ve Müslüman Kardeşler iktidarına başkaldırmışsa bu, başlı başına bir tarihi olaydır ve askeri darbeye şiddetle karşı olmanız, Mısır 2013’ün sunduğu ve etkisini uzun yıllara yayacak olan ‘siyaset dersi’ni ortadan kaldırmıyor: Mısır’da Müslüman Kardeşler Tecrübesi, başarısızlıkla sonuçlanmıştır!” (4 Temmuz, Radikal) Yanlış okumadıksa on milyonlar Mursi ve Müslüman Kardeşlerin başarısızlığını tescilliyor.

Liberal tekebbür, Gezi’den Ak Parti Hükümetinin iflasını, orduyu göreve davet eden Tahrir’den  ‘Müslüman Kardeşler Tecrübesi’nin Mısır’da iflasını ilan ediyor. Şantaj bu ilanla birlikte devreye giriyor. O da şöyle: “Borç-alacak ilişkisinde, iktidarın bize borcu var…”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Kenan Alpay
11-07-13
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
LİBERAL TEKEBBÜR VE SİYASİ ŞANTAJ
Online Kişi: 20
Bu Gün: 2 || Bu Ay: 10.249 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.349 || Toplam Tıklanma: 52.192.504