ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2269
Yazar: D. Mehmet Doğan
YAZARIMIZ C. YAKUP ŞİMŞEK D. MEHMET DOĞAN'IN KÖŞESİNDE

Sempozyum paneli!

Geçen hafta sonunda Türkiye Yazarlar Birliği’nin 16. Olağan genel kurulu vardı.

Tahmin edilebileceği gibi Kültür Bakanı bu genel kurula katılmamış, telgraf bile göndermemişti!

Genel Kurulda dile getirilen hususlardan biri de, son yıllarda devletin giderek latince ve ingilizce kelimelerle dolu bir dille konuştuğu, Dil Kurumu’nun ise üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği yönünde idi.

1930’larda Türkiye ülkeyi şiddetle sarsan dünya iktisadî buhranına rağmen dille yatıyor, dille kalkıyordu. Gazetelerin birinci sayfalarında türkçenin özleştirilmesi ile ilgili yazılar büyük yer tutuyor, günlük hayatta kullanılan kelimelerin yerine uydurulan kelimelerin listeleri yayınlanıyor, yazarlara yukarılardan bu kelimelerle yazmaları talimatı veriliyordu.

Birkaç yıl önce hicrî takvimle yüz yaşında vefat eden merhum dayım anlatmıştı, 1930’larda buğday fiyatları müthiş bir düşüşe maruz kalmış, bu yüzden tarım kesimi görünür bir sefalete düçar olmuştu. Dünya buhranı halkın ekmeğiyle oynar ve küçültürken, Türkiye’nin yöneticileri ise halkın dili ile oynuyorlardı!

İşe Dil Kurumu o zaman kuruldu. Zengin dil varlığımızı on yıl içinde tahrip etti ve belgesi olarak da ilk Türkçe Sözlük’ü yayınladı. TDK’nin 1945’te yayınladığı sözlük, dilimizin nasıl bir soykırıma tâbi tutulduğunun açık bir göstergesidir. 1890’da Redhouse Efendi’nin Türkçe-İngilizce sözlüğünde madde başı olarak 90 bin kelime varken, Dil Kurumu’nun 55 sene sonra yayınladığı sözlükte 15 bin kelime bile yoktu! Üstelik bu kelimelerin yarısı uydurma idi. Bu uydurma kelimelerin birçoğu tutmadığı için sonraki baskılara alınmamıştı!

TDK bir zamanlar vazifesini böyle yaptı. Ama ciddiyetle yaptı! Dil Kurumu’nun kitaplarında dil yanlışları, ileri derecede türkçe kusurları görülmedi. 1980’den sonra devlet kurumu haline getirilen TDK’nin son zamanlarda yaptığı yayınlardaki türkçe kusurları ise saymakla bitmiyor.

Biz daha önce “Dil Kurumu’nda türkçe bilen var mı?” ve “Dil Kurumu’nda türkçe bilen kalmamış” başlıklı yazılarımızda, bu yanlışların bazılarına temas etmiştik.

Türkiye Yazarlar Birliği’nin ağ sayfasında (TDK “web sayfası” için bu karşılığı teklif ediyor) değerli yazar ve dilciler İbrahim Demirci ve C. Yakup Şimşek Kurum’un yanlışlarını yaza yaza bitiremiyorlar.

İbrahim Demirci’nin yazısının başlığı “Türk Dil Kurumu’na yakışmıyor!” Demirci’yi böyle yazmaya sevkeden Türk Dil Kurumu Yayınları arasında çıkan Müntahabât-ı Lügât-i Osmâniyye’de gördüğü bazı okuma yanlışlarıdır.

C. Yakup Şimşek’in TDK ile ilgili tek yazısı değil, dizi yazıları var: TDK’nin dil yanlışları (2 adet) ve TDK’den bir düzine hata (3 adet).

Şimşek: “Daha önce yazdığım iki makalede belirtmiş olduğum gibi, TDK’nin resmî İnternet sitesindeki sözlüklerde düzinelerle yanlış (dizgi, imla ve noktalama hatası, cümle düşüklüğü, açıklama yetersizlikleri vb. kusurlar) var. Milyonlarca vatandaş, TDK’nin bu sözlüklerinden faydalanırken düzine düzine Türkçe yanlışına da muhatap olmaya devam ediyor… Üçüncü düzineyi de en derin kaygılarımla sunarım” diyor.

Kaygılanmamak gerçekten mümkün değil. TDK ilköğretim öğrencisinin yapmaması gereken cümle yanlışları yapıyor. Milliyetçi Parti’nin başkanı “safahat”la “sefahat”ı karıştırıyor. Milliyetçi gazete bu karışıklığı doğru örnek gibi manşetine taşıyor.

Buyurun bugün Meclis’te yapılacak bir toplantı: “Türk Dünyası İlişkilerinde Yeni Bir Adım: Nahcıvan Ruhu.” Davetiyenin kapağında toplantının “sempozyum” olduğu belirtiliyor. İçine bakıyorsunuz, panellerden başka bir şey yok.

“Panel” ne, “sempozyum” ne?

Dil Kurumu’nun Yabancı Kelimelere Karşılıklar kılavuzuna bakılırsa, panelin karşılığı “açık oturum”, sempozyumun ise “bilgi şöleni”..

Türk Dünyası ile ilgili bir toplantı yapılıyor, türkçe hassasiyeti dorukta olması gereken düzenleyiciler, katılımcılar var. Konuşmacılar arasında TDK başkanı da bulunduğu halde sempozyum ve paneller gırla gidiyor…

Bir de, kelimeler yerli yerinde kullanılsa, yüreğimiz yanmayacak! Davetiyenin kapağında “sempozyum” deniliyor, fakat toplantılar “panel”lerden ibaret!

Açılışta bir yetkili belki bu iki kelimenin farkını anlatan bir iki söz sarfeder de aydınlanırız!

(Meraklı okuyucular, sözü edilen yazılar için tyb.org.tr’yi ziyaret edebilir.)

Vakit

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
02-04-10
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YAZARIMIZ C. YAKUP ŞİMŞEK D. MEHMET DOĞAN'IN KÖŞESİNDE
Online Kişi: 19
Bu Gün: 273 || Bu Ay: 9.530 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.315 || Toplam Tıklanma: 52.165.849