ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2292
Yazar: İbrahim Tenekeci
ÇALIŞMAK DEĞİL ÇALIŞMAMAK YORAR

HAYAT SİYASETTEN İBARET DEĞİLGençlik çağlarımda, Cesare Pavese'nin “çalışmak yorar” sözünü çok önemsiyordum. Sonradan anladım ki, çalışmamak daha çok yoruyor. Herhalde, dünyanın en yoğun ve yorgun insanları, işsiz kimselerdir. Malum, yıpranmak, paslanmaktan daha iyidir.

Çalışmak, hareket etmektir, kalkıp yürümektir. İşine göre, oturmak da yürümeye dahildir.

Son yıllarda, maalesef, koşmak, yürümeye tercih ediliyor. Sebat etmek sıkıcı bir şey olarak görülüyor, bir an önce sonuca gidilmek isteniyor. 'Şimdi değilse, ne zaman' diyorlar. Oysa koşarken çalışamayız, düşünemeyiz. Emek verecek, sabır gösterecek, sonrasında ise 'ya nasip' diyeceğiz.

Peyami Safa, elli yıl öncesinden bugünleri görmüş gibi. Doğu-Batı Sentezi (Yağmur Yayınları, 1963) kitabında şöyle diyor: “Bu çağ, umumiyetle, küçük solukların ve sabırsızlığın çağıdır. Koşmayı yürümeye tercih eden genç, okuduğundan fazla yazmayı, düşündüğünden fazla hüküm vermeyi, aramaktan fazla bulmayı tercih eder.” (Sayfa 101) Bu satırlar, beni, başka bir söze götürüyor: “Görmek kolay, önceden görmek zordur.”

Çalışmak deyince, evvela, Hüseyin Cöntürk'ün arşivini hatırlıyorum. Okuduğu kitapları gördüm, tuttuğu notları okudum. Başka bir şey. Ancak şu söylenebilir: Özen ve ısrar.

Bana kalırsa, meselenin özü, bu iki kelimedir. İstikrarlı bir şekilde, 'sadece' işinizi yapın. Bir müddet sonra, vasat olsanız bile, çevrenizde bir halka oluşacaktır. Vasatı hafife almayalım. İfrat ile tefridin ortasıdır, kaybettiğimiz 'değerlerden' biridir.

Çalışmak ile yürümek kelimelerini yan yana getirme, kullanma nedenime gelince. Gördük, görüyoruz; koşanların nefesi daha çabuk kesiliyor. Uzun soluklu işler için, evvela nefes lazım. Yürümek varmayı, koşmak yükselmeyi temsil ediyor. Tutku ve hırs. O halde, 'varmak iyidir' diyelim.
***
Öleceğini bilen tek canlıyız. Bunun üretimi düşürmesi, bizi işten-güçten soğutması gerekiyor. Sonuç ise tam tersi. Çünkü çalışmak, sadece geçinmenin yahut bir şeyler yapmanın değil, hayata tutunmanın da adıdır. Özetle, yaşamaya çalışmak.

Kendine bir meşgale bulamayan insan, en iyi dostlara sahip olsa bile, yine yalnızdır. İşe gitmekten öte, işe yaramakla ilgili bir durumdur bu.

İşe yaramak, güzel bir duygudur, insanı sevindirir.

Dünya, kabul edelim ki, yorucu bir yerdir. Sadece çalışmak veya çalışmamak değil, başka şeyler de yorar bizi. Bu listeye, geçenlerde, şair Ali Emre de bir madde ekledi: “İyilik yorar.” Galiba, en kötüsü de, yorulduğumuzla kalmaktır. Bu bana çok dokunaklı geliyor.

Çalışmak konusunda sevip saydığım sözlerden biri de şudur: “Başarmanın çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür.” Gerçi başarı, 'geniş' bir kelimedir, anlamı, kişiye göre değişir. Biz, derdi ve davası olan, hesap gününe inanan insanların çabalarından söz ediyoruz. Daha açık söylersek, çalışmak, yolda olmaktır. O yolun nereye gittiğini biliyoruz. Geldiğimiz yere.

Dikkat meselesini de unutmayalım. Kendini işine vermek ve fakat kaybetmemek. Bu fark önemli.

Peki, çalışmak ile bulunduğumuz mevkiyi korumaya kalkışmak aynı şey midir? Değildir. İnsan, vakti geldiğinde, çekilmeyi bilmelidir. Yoksa, çekilmez olur.
***
Eskiler, fakirlik hastalığından bahsederler. Tek tedavi olarak da çalışmayı gösterirler. Kimseye muhtaç olmadan 'yaşayıp gitmek', inanıyorum ki, dünyanın en güzel tatlarından biridir.

Çalışmayanın teri ve iş yapma isteği soğur, tembelliğe, dolayısıyla hazıra alışır. “Tembellerin çalışma günü yarındır” sözü boşuna söylenmemiş. Hep yarınlardan, gelecek güzel günlerden bahsedersiniz.

Soğuk ise iyi değildir, uyuşturur. Parmaklarınızı yahut canınızı kaybedersiniz de, haberiniz olmaz. İlgisiz gibi görünen bir örnek verelim: Soğuk Savaş dönemi, Türkiye dahil, birçok ülkeyi uyuşturmuştur. Kendi uçağını yapabilen ülke, bir vidayı bile imal edemez hale gelmiştir. Çalışmayıp da başkasının eline bakmak, işte böyledir. Ancak uydu olursunuz.

Böyle bir yazı yazıp da, edebiyatla, bir edebiyatçıyla bitirmemek olmaz.

Orhan Kemal, yazmayı ve yaşamayı, yani çalışmayı, 'direniş' olarak kabul eder. “Bu direnişi, sırtında bir ailenin yükü varken yaşa da gör” der.

Biz de diyelim ki, çoluk-çocuğa karışmış edebiyatçıların çalışmaları, çabaları, daha büyük bir hürmeti hak ediyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Tenekeci
03-10-15
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÇALIŞMAK DEĞİL ÇALIŞMAMAK YORAR
Online Kişi: 13
Bu Gün: 64 || Bu Ay: 10.311 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.530 || Toplam Tıklanma: 52.194.266