ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MÜLÂKÂT
Okunma Sayısı: 3633
Yazar: Yunus Emre Altuntaş
EYLEM ADAMI HAYALCİ OLUR
Eylem adamı hayalci  olur.

Ama hayaller tasavvura dönüşmezse insana yük olur.

Mustafa Özel’i uzun süredir dinleyememiştim. Kendisini liseli yıllarımda Yenişafak’ta yazdığı ekonomi yazılarıyla ve yayımladığı kitaplarla tanıdım. Doksanlı yılların o heyecanlı atmosferinde kendini yetiştirmiş, sözüne hakim biri izlenimi bırakmıştı bende. Kendisini yakinen tanıyınca bu hislerimin haklılığını da anlamış oldum. Şimdilerde ise daha çok Bilim Sanat Vakfı çatısı altında yürütülen çalışmalarla herkesin yakından tanıdığı biri haline geldi. Bilim Sanat Vakfı yalnızca İstanbul için değil tüm Türkiye için derin manalar barındıran bir girişim. Yirmi beş yıllık geçmişinde özellikle son 15 yıl içerisinde yoğunlaşan seminer ve eğitim faaliyetleri meyvelerini çoktan vermeye başladı bile. Mustafa Özel başta olmak üzere birkaç gönüllü yüreğin sahiplendiği bu proje nitelikli okuma faaliyetlerinin yanı sıra hem ekonomi hem de siyaset alanında yetiştirdiği akademisyen ve yönetici adaylarıyla geleceğimize mührünü vuracak duruma geldi. Bunun en açık göstergesi ise Bilim Sanat Vakfı bünyesinde neşvü nema bulan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin bu yıldan itibaren eğitime başlıyor olmasıdır. Mustafa Özel’i diğer pek çok düşünürden farklı kılan ise sanırım bu aktivist yönü olsa gerek. Kökü toprağın çok derininde olan bir yürek aynı zamanda çevresindeki binlerce insanın da kendini bulması ve kendi imkanlarını oluşturması noktasında çok önemli bir rehberlik görevini sürdürüyor. Yalnızca araştıran ve yazan değil aynı zamanda da hem madden hem manen yeni bir aydın kesimin oluşmasında öncülük vazifesini misyon olarak kabul ediyor. Elbette ki bunca faaliyeti yapabilmek derin bir alt yapıyı ve içten gelen bir özveriyi gerektiriyor.

İşte o Mustafa Özel, bu hafta sonu Bursa’daydı. Uzun zamandır görüşememenin verdiği haleti ruhiye ile daha ilk andan itibaren kendisini soru yağmuruna tutmamın sebebi bu olsa gerek. Mudanya feribot iskelesine yanaşan İDO Deniz Otobüsü üstadı indirdiğinde gökten boşanırcasına başlayan yağmur sorularımla yarışıyordu sanki. Kadim dostum Zeki Dursun ile birlikte Üstadı ağırlamanın verdiği hazzı yaşamak da nasip oldu. Arabayı Bursa’ya doğru sürerken aklımda duran yüzlerce soru sabırsızca cevabını bekliyordu. Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi olarak kullanılan Seyyid Usul Kültür Merkezine ulaştığımızda saatler 20.00’yi gösteriyordu. Programın başlamasına yarım saat gibi bir zaman vardı ve Bursa Olay Televizyonundan gelen ekip röportaj için üstadı bekliyordu. Diğer gazeteciler de ekonomiye dair sorularıyla kenarda yer tutmuşlardı. Biz ise sabırsızlıkla programın başlayacağı saati bekliyorduk.

“Dünya tarihini sürükleyen liderler değil organizasyonlardır…”

Programın konusu daha önceden “Siyaset ve İş Hayatında Liderlik”olarak ilan edilmişti ancak İHH’nın Gazze Yardım Filosuna yönelik Siyonist İsrail askerleri tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı saldırının ağırlığı sebebiyle programın konusuna Filistin sorunu da dahil edilmiş oldu. Mustafa Özel konuşmasına vurucu bir cümleyle başladı; “Dünya tarihini sürükleyen liderler değil organizasyonlardır… fakat her önemli organizasyonun ardında da bir lider vardır” Sadece bu cümle bile pek çok sorunun içimde daha da anlamlanmasına vesile oldu. Özellikle İHH’nın  ne anlama geldiğini soran ve İHH’nın varlık sebebini merak eden insanlara verecek kısa yollu bir cevabım var.

Mustafa Özel şampiyon bir takımın şehrinde konuşuyorken Fenerbahçeli olmayan hiç kimsenin lider olamayacağını söylediğinde nasıl irkildiğimizi tahmin edersiniz sanırım. Bunun bir mizansen olduğunu anlayana kadar soğuk terler dökmedim değil hani :)  Hocanın FB olarak kısalttığı bu ilke “Farklı Bakış” sahibi olabilmek anlamına geliyor. Farklı bakışı olmayan bir insanın lider olamayacağını söyleyen Özel bu farklılığın da sıradan bir bakış değil kendine has içten gelen bir farkındalık olması gerektiğinin altını çiziyor. “İnsanların çoğu konformisttir, rahatlarını bozmak istemezler “ derken de dünyayı değiştirenlerin çoğunlukla rahatlarını bozan bu farklı bakış sahibi insanlar olduğunun altını çiziyor.

“Osmanlı farklıydı, çünkü…”

O’na göre Sultan Alparslan oğluna Melikşah ismini koyarken bile ülkesinin geleceğine dair hedefi tayin etmiş oluyordu. Bu sebeple Orta asya bozkırlarının eli kılıç tutan alp ve arslanlarının yerine artık hem Farsın hem Arabın hükümdarı anlamına gelecek Melik-şah isminin tercih edilmesi bu sonsuz ufka işaret eder. Aynı şekilde Osmanlı’yı da diğer benzerlerinden ayıran temel nitelik bu “farklı bakış” yeteneğinin öne çıkmasıdır. Nitekim Osmanlı Beyliği diğer beyliklerin aksine gücü değil bilgiyi merkeze alan bir anlayışa sahipti. İstişarenin oldukça önemli olduğu bu küçük beylik diğer tüm avantajlarını da kullanarak önce Anadolu’nun ve sonra da Orta Avrupa’nın hakimi olmuşsa bunda ilim ve istişareye verdiği önem birinci etken olarak yer almaktadır. Şayet Osmanlı Devleti yalnızca kaba güce dayalı bir devlet olsaydı Yıldırım’ın Timur’a karşı kaybettiği Ankara Savaşının ertesinde tamamen ortadan kalkması beklenirdi. Fakat 11 yıllık bir fetret devrinin ardından Osmanlı tüm kurumlarıyla daha güçlü olarak ortaya çıkmışsa bunun temelinde işte bu sağlam temeller yatmaktadır. Bu nedenle ulemalar tarafından kurulduğu rahatlıkla söylenebilecek bir devlet varsa bu da Osmanlı Devletidir. Halil İnalcık’ın da tüm araştırmalarının neticesinde bu hakikate varmış olması Osmanlı’yı diğer benzerlerinden ayıran ve öne çıkaran sebeptir.

Muhacir güçlüdür!

Dünya üzerine baktığımızda görürüz ki tüm büyük organizasyonlar ekseriyetle muhacirler tarafından kurulur, devşirmeler tarafından sürdürülür. Bunu hem ülkelerin, hem şirketlerin hem de medeniyetlerin yaşamında rahatlıkla gözleyebiliriz. Tam da bu noktada Mustafa Özel’in dikkat çektiği bir nokta var. Günümüzde pek çok aile şirketinin ikinci neslin elinde heder olmasının birinci sebebi işte bu farklı bakış sahibi kişiler tarafından yönetilmiyor olmalarıdır. Bu sebepledir ki şirketler asla kişilerin malı olarak görülmemeli tam aksine bir canlı organizasyon olarak kabul edilip sürekli yenilenmelidir. Tecrübenin pas geçilmemesi, yaşça küçüklerin hor görülmemesi, sorumlulukların paylaşılması, karar gücünün yayılması bu sürecin olmazsa olmazlarındandır. Mustafa Özel’in deyimiyle “Eylem adamı hayalci olur. Ama hayaller tasavvura dönüşmezse insana yük olur” Organizasyonun her aşamasında olumlu adımlar atmak işin en önemli sırrıdır. Öyle ki haklı dahi olsa bu durum o kişiye negatif cümle kurma hakkını vermez! Çünkü nihayetinde tüm gelişmenin temelinde beşeri faktör vardır. Bu durum en başından itibaren sorunların kaynağını işaret etmeye yeter. Sorunların aşılması için de organizasyonun tıkanma noktalarında müdahale ve önlemler alınması şarttır. Bu nedenle farklı bakış sahibi olmakla birlikte cemiyetçi bakış sahibi olmak ve son aşamada da stratejik bakış sahibi olmak organizasyonların hayatiyeti bakımından oldukça önemlidir. Mustafa Özel’e göre iyi bir liderin ulaşması gereken son aşama olan stratejik bakış; hasmının hesabını hesaba katmaktır! Bunu başaran liderler ise her daim tarihe malolmuşlardır.

Ülkemizin sorunu yenilenme krizidir

Mustafa Özel’e göre devlet organizasyon manasında en ciddi ve en geniş tesir sahasına sahip yapıtaşıdır. Bir organizasyon kendi içinde yaşadığı  pek çok krizi(özerklik krizi, kontrol krizi, yenilenme krizi) farklı  yöntemlerle çözme iradesine sahiptir. Ancak her organizasyonun oluşturmak durumunda olduğu bürokrasisi belirli bir zaman sonra gelişime ve yenilenmeye direnmeye başladığında ortaya vahim bir sorun olan yenilenme krizi çıkar. Değişime ayak direyen bu rasyonellikten çıkmış irrasyonel bürokrasi doğru soruyu sordurtmaz! İşte ülkemizin ve toplumumuzun son iki yüz yıldır yaşadığı sıkıntıların temelinde bu irrasyonel bürokrasinin değişime ayak direyen yenilenme krizi yatmaktadır. Mustafa Özel’in deyimiyle söylersek “Devletler insanların varoluş mümessilidir. Bu nedenle devlet tek başına amaç değildir, olamaz, olmamalıdır. Eğer ki bir devlet bu hatayı yapmışsa o sorun tüm çatısıyla beraber başına çöker” Mustafa Özel’e göre ülkemizin son iki yüz yılına dikkatli baktığımızda yaşadığımız süreç oldukça dramatiktir. Avrupa’nın her manada yaşadığı ayrılıklar birliğe doğru evrilirken biz ise Osmanlı çatısı altında bölünmenin hesaplarını yapmaya başlamıştık. Avrupa bir klanlar topluluğundan uluslar topluluğuna evrilirken biz ise tek bir milletten ulusa alçaldık. Bu manada uluslaşmak Avrupa için yükselmekti ama Osmanlı bunun tam tersi bir süreci yaşadı. Mustafa Özel meselenin tam bu noktasında “açılım” projesinin önemine değinme gereği duydu. “Açılım tarihi bir olaydır” diyerek başladığı bu değerlendirmesinde Özel, Türkiye’deki tüm kesimlerin haklarının sağlanması devletin kendine olan güvenini gösterir. İleriye dönük bu projeden bir fayda beklenecekse eğer tıpkı Avrupa’da olduğu gibi “kolektif, bilinçli hafıza kaybı ile bir araya gelmek için şarttır” Tıpkı “açılım” projesi gibi pek çok ulusu bir araya toplamayı hedefleyen AB projesi de sıradan bir proje değildir. Bu proje Avrupa’nın düşen itibarının yükseltilmesi projesidir.

“Yahudi sorunu Avrupa’nın Ortadoğu’ya ihraç ettiği bir sorundur”

Mustafa Özel’e göre İsrail, Avrupa’nın kendi günahlarından doğan ve unutmak istediği bir sorunudur. Bu nedenledir ki her şart ve platformda Siyonist rejimi kollamak derdini gütmeye devam etmektedirler. En başından itibaren bu sahte devlet Avrupa’nın kendi içindeki sorunu Ortadoğu’ya ve dolayısıyla İslam alemine ihraç etme projesidir. Henüz yüz yıl öncesine kadar Hıristiyanların başlıca sorunu olan Yahudilik bu tarihten itibaren farklı senaryolarla İslam alemine sorun olarak eklenmiştir. Amerika’nın haylaz çocuğu olan İsrail’in pervasızlığı tarihte kendisine karşı girişilen katliamların batı kamuoyunda meydana getirdiği mevcut anlayıştan kaynaklanmaktadır. İHH tarafından gerçekleştirilen son girişim İsrail’in haksızlığını  tescillemek adına oldukça başarılı ve iyi planlanmış bir organizasyondur. Dünya kamuoyunda oluşan hassasiyet ve tüm gözlerin Gazze’ye çevrilmiş olması bu tür organizasyonların başarısının ne denli önemli boyutlara ulaşabileceğinin de en önemli delilidir.

“Davutoğlu bu ülke için şanstır”

Mustafa Özel yaklaşık iki buçuk saat konuştu. Saat 23.00’e yaklaştığında zamanı fark etti ve seyircilerin göz kırpmadan kendisini dinlemeye devam ettiklerini görünce memnuniyetini dile getirme gereği duydu. Konuşması boyunca zaman zaman yeni kurulan Şehir Üniversitesi’ne de atıfta bulunan Özel, özellikle Ahmet Davutoğlu’nun önemine vurgu yaptı. Özel’e göre Konya’nın bağrından çıkan ve tüm hayatını tüm mesaisini ülkesinin selametine ayıran bu ismin böyle bir dönemde Dışişleri Bakanlığı koltuğunda bulunuyor oluşu milletimiz adına çok önemli bir kazançtır. Bu sayededir ki Türkiye Cumhuriyeti uzun zaman sonra Osmanlı’nın kurucu iradesi olan ilmî önderliği temele almış, iktisadi ve siyasi önderlikle birlikte küresel bir oyuncu olmaktan çıkarak küresel bir güç olmaya doğru yol almaktadır.

Her veda yeni bir başlangıçtır

Program sonrasında Prof.Dr. Mustafa Kara Hocamız tarafından Mustafa Özel’e oldukça anlamlı bir hediye takdim edildi. Bursa’ya yerleşmiş Kerküklü bir hattatın “Maşallah” yazılı hat levhası. Mustafa Kara hediyeyi Mustafa Özel’e takdim ederken böyle bir hediyenin oldukça isabetli olduğu vurgusunu yaptı. Mustafa Özel ise oldukça anlamlı ve farklı bir hediye aldığını söyleyerek duygularını paylaştı. Salondan ayrılarak aşağı kısımdaki oturma salonuna geçtiğimizde sohbet iyice koyulaştı.

Bursa’lı dinleyenlerin Mustafa özel’i bırakmaya niyeti yok dedik kendi kendimize. Bu sebeple (tabiri caizse) hocayı zorla kalabalıktan kopararak arabaya aldık ve bir şeyler atıştırmak ve biraz da dinlenmek üzere yolumuza koyulduk. Gece geç saatte Mustafa Özel’i terminalden uğurladığımızda yanımızda bulunan yılların kitap ve yazı emekçisi Cahit Çollak abimiz şöyle diyordu; “Her bakımdan ufkumuzu açan ve çok faydalandığımız bir akşam oldu. Teşekkür ederim arkadaşlar”

Ne diyelim. Daha nice muhabbetlere…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yunus Emre Altuntaş
10-06-10
E mail: Haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EYLEM ADAMI HAYALCİ OLUR
Online Kişi: 22
Bu Gün: 381 || Bu Ay: 9.637 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.602 || Toplam Tıklanma: 52.168.482