ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 3496
Yazar: İmâm-ı Rabbânî (ks)
İLİM TALEBESİ SÛFÎDEN ÜSTÜNDÜR

İLİM TALEBESİ SÛFÎDEN ÜSTÜNDÜRMektûbât-ı Rabbânî, c.1, 48. Mektub.

Şeyh Seyyid Nakib Efendi’ye gönderilmiştir.  

Mevzu: Şeriatın taşıyıcısı olan âlimlere ve talebelere saygı.

Allahü teâlâ, Peygamberlerin Efendisi hürmetine düşmanlarınıza karşı size yardım etsin. Dervişlere iltifat dolu mektubunuzun mütalaasıyla şereflendim. Mevlânâ Muhammed Kılıç Muvaffak, mektubunda ilim talebeleri ve sûfîler için bir miktar para gönderildiğini yazmıştı. İlim talebelerini, sûfîlerden önce zikretmesi himmet nazarında çok yerinde ve güzel bir davranış oldu. “Zâhir, bâtının göstergesidir” hükmünce umarız içinden de ilim talebelerine öncelik tanır.

Her kab, içindekini sızdırır.

İlim talebesini önce zikretmek (ileride tutmak)  şeriatı yüceltmek anlamına gelir. İslâm şeriatı ve Mustafa’nın (s.a.v.) getirdiği din onlar sayesinde ayakta durmaktadır. Ve insanlar kıyamet gününde tasavvuftan değil şeriattan hesaba çekilecektir. Gerek cennete girmek, gerekse cehennemden kurtulmak, şeriatın gereklerini yerine getirmeye bağlıdır. Yaratılmışların en üstünü olan peygamberler insanları hep şeriata çağırmışlar ve kurtuluşun kaynağı olarak şeriatlarını duyurmuşlardır. Bu büyük peygamberlerin gönderilmesindeki gâye şeriatlarını duyurmaktır.

O hâlde en büyük hayır şeriatı yüceltme ve onun herhangi bir hükmünü diriltmek için çalışmaktır. Özellikle İslâmî şiarların yıkıldığı günümüzde bunun değeri çok daha fazladır. O kadar ki, Allah yolunda harcanan binlerce altın dahi bir tane şer’î meseleyi yüceltmek kadar değerli olamaz. Zira bu yüceltme işinde yaratılmışların en üstünü olan Peygamberimiz’in izini takip etmek ve bu büyük peygamberlerin mücâdelelerine ortak olmak söz konusudur. Şurası bilinen bir husustur ki, iyiliklerin en büyüğü peygamberlere âittir. Binlerce altın harcamak peygamberlerin dışında birtakım kimselere de nasip olmuştur. Ayrıca şeriatı ayağa kaldırma ve onun hükümlerine uyma işinde bazen nefse muhâlefet etmek de söz konusudur. Şu var ki, eğer binlerce altın da şeriatı ve dini yüceltmek amacıyla harcandıysa onun da fazîlet derecesi çok yüksektir. Hatta bu niyetle bir kuruş bile harcamak başka niyetlerle harcanan binlerce altına denktir.

Eğer, “İlim talebesi nefsinin elinde esirdir; nasıl olur da nefsinin elinden kurtulmuş bir sûfîden daha önce zikredilir?” diye merak edenler olursa bunun hikmeti şudur:

Böyle düşünen kimse henüz sözün iç yüzüne vâkıf olamamış ve merâmımızı anlayamamış demektir. İlim talebesi kendi nefsinin elinde esir olsa bile o halkın kurtuluşuna sebeptir. Zira şer’î hükümlerin tebliği ona bağlıdır. Kendisi bundan faydalanmasa da durum böyledir. Sûfî ise nefsinin elinden kurtulmuş olsa bile o sadece kendisini kurtarmıştır. Onun halkla bir ilgisi yoktur. Çok sayıda insanın kurtuluşu kendisine bağlı olan birinin kurtuluşunun, kurtuluşu sâdece kendisiyle sınırlı olan kimseden üstün olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Fakat sûfî fenâ, bekâ, seyr-i anillâh ve seyr-i fillâh makamlarını geçtikten sonra halkı dâvet etmek üzere âleme geri dönerse o da şeriatın tebliğcileri arasına dâhil olup şerefli âlimler hükmündedir.

“Bu Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sâhibidir.” (Cuma, 4)

Yasin Yayınevi tercümesinden.

Yazar: İmâm-ı Rabbânî (ks)
15-05-16
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İLİM TALEBESİ SÛFÎDEN ÜSTÜNDÜR
Online Kişi: 26
Bu Gün: 284 || Bu Ay: 10.180 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.152 || Toplam Tıklanma: 52.187.900