ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 3739
Yazar: Zeynep İlhan
KADINLAR İŞ YERİNDE HAPİS DEĞİL Mİ?

Kadınlar işyerinde hapis değil mi
Bundan bir asır öncesine kadar “hanım” eve aitti, daha doğru bir ifadeyle ev “hanım”a emanetti. Bugün belki de kotarması en zor iş budur.

Bugünün kadınını istisnasız her sahada aktif olarak görüyoruz. Hem evde hem işte hem sokakta hemen her alanda elinden geleni yapan ve hemen hemen el attıkları tüm branşlarda başarılı olan kadınlar eskiden nasıl yaşarlardı? İslam toplumunda çok önemli ve özel bir yeri olan “hanım”lar için her dönemde onlara özel kanunlar ve uygulamalar yapılırdı. Hanımların evden çıkmaları için belli başlı sebepleri vardı. Düğün, hamam, alışveriş, türbe ziyaretleri, akraba ziyaretleri, mesire yerlerine gitmek bu sebeplerin en başında gelenlerdi. Akraba ziyaretine giden hanımlar uzak ya da yakın akrabalarında yatıya kalabilirlerdi. Ancak yatıya kalmaları halinde Perşembe günü evlerine dönme zorunlulukları vardı.

Devletten alışverişe izin

Hanımların hiçbir zaman değişmeyen arzularından biri de alışveriş olsa gerek. O kadar ki ev dışındaki hayatları pek çok sınırla çizildiği halde dışarı çıkmalarına izin verilen belli başlı sebepler arasında alışveriş de var. İstanbul hanımlarının alışveriş için tercih ettikleri yer “bedesten” yani Kapalı Çarşı’ydı. Alışveriş dışında hamam ve türbe ziyaretleri de dışarı çıkmanın önemli bir fırsatıydı. Bu izinlerin dışında özel bir yere sahip olan “düğün” hazırlıkları neredeyse her kapıyı açardı hanımlara.

Dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda bunlar dışında hanımların keyfî denebilecek sebeplerle dışarı çıkma arzuları, özellikle gece gezmeleri kesinlikle yasaktı. Kanunlarla belirlenen bu sınırlar aşılmazdı. Bugün yaygın olarak bilindiği gibi akşam ezanından önce değil, ikindi vaktiyle birlikte hanımlar evlerinde olurlardı. Şayet bu saatten sonra sokakta görülürlerse görevli vasıtasıyla evlerine teslim edilirlerdi.  Ancak 19. y.y.da tiyatro gibi faaliyetlerin Osmanlı ülkesine gelmesiyle beraber hanımlar bu eğlenceleri merak etmeye başladılar ve ikindiden sonra da dışarıda olup bu eğlencelere gitme istekleri doğdu. Ancak bu dönemde nadir olarak da olsa dışarı çıkma izni bulan hanımlar fenerleri olmadan bu isteklerine kavuşamazlardı. Erkekler fenersiz de dışarı çıkabilirlerken, hanımlara fener taşıma zorunluluğu getirildi. Bu feneri hanımlar arasında en yaşlı olanı taşırdı. Bu izne çok kısa bir süre sahip olan hanımlar için akşam gezmeleri  “hanımların tiyatro izlemelerinin şeriata aykırı bulunması” sebebiyle yeniden yasaklandı.

Mesireler ve ilginç bir tedavi metodu

Mesire yerlerine gitme izinleri Osmanlı’da sıklıkla değişirdi. Bazı hükümdarların oldukça genişlettikleri mesire eğlenceleri başka bazı hükümdarlarca çokça sıkı tutulmuş, hatta bir dönem yasaklanmıştı. 17. yy’da kadınlı erkekli mesire gezilerine rastlanırken 2. Mahmut döneminde ahlaka mugayir davranışlar sebebiyle hanımlar için izinler tamamen kaldırılmıştı. Abdülaziz döneminde ise bu yasakları delmenin bir metodunu tıb ilmi bulmuştu. Hasta hanımlara, “çelik eksikliği var” diye çelik damlası veren tabibler bu çelik damlasından aldıktan sonra muhakkak suretle dışarı çıkmak ve özellikle arabalarla seyahat etmek gerektiğini söylerlerdi.

“Ev hanım”lığından “iş kadın”lığına…

En başta belirtildiği üzere kadınlar bugün her yerde. Evde, okulda, işte, sokakta…  Ve eski uygulamalara hınç duyan kadınların sayısı da hiç az değil. Ancak burada göz ardı edilen husus eski uygulamaların yalnızca kadının güvenliğini temin için olduğu gerçeği. Elbette hınç duyanların bu yanlış yargısının sebebi, kendileri kabul etmese de tarih bilgilerinin eksikliğinden başka bir şey değil.

Bu cümlelerden “hanımlar sokağa çıkmamalı” önermesi çıkmasın. Yalnızca geçmişi tenkid ederken daha dikkatli olmak gereği var. “Bugünün ‘iş kadınları’ çok işler kotarıyor da eski kadınlar kendi evlerinde hapis hayatı yaşıyorlardı” gibi cümleleri çok duyuyoruz. Ancak hatırlanması gereken nokta “iş kadınları”nın iş yerlerinde nasıl hapis olduklarını görmeleri, eski kadınların ise “evlerinin hanımı” olduklarını bilmeleri. Bundan bir asır öncesine kadar “hanım” eve aitti, daha doğru bir ifadeyle ev “hanım”a emanetti. Bugün belki de kotarması en zor iş budur.

Zeynep İlhan eskilerden bildirdi.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.


Yazar: Zeynep İlhan
03-10-10
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KADINLAR İŞ YERİNDE HAPİS DEĞİL Mİ?
Online Kişi: 17
Bu Gün: 144 || Bu Ay: 10.040 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.800 || Toplam Tıklanma: 52.182.822