ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2576
Yazar: C.Yakup Şimşek
TDK'NİN PAVYONU

(TDK'den Bir Düzine Hata - 19)

TDK bütün “yabancı” kelimelere savaş açtı mı? Buna “Evet.” demek mümkün değil… Bir kısmına açtı, onları “yabancı” saydı; bir kısmına açmadı, herhâlde o kelimeleri “yabancı” görmedi.
Fransızcadan gelen “pavyon” da TDK’nin  “yabancı” olarak görmediği sözlerden… TDK'nin Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nda pavyon” kelimesi yer almıyor. Demek ki TDK’miz “pavyon”u bugün yabancı saymıyor.
Peki, daha önce saydı mı? Hayır…

TDK “Pavyon”u Sevmiş


TDK “pavyon”u hiçbir zaman “yabancı” saymadı. 1935’in Cep Kılavuzlarına bakarsanız görürsünüz: TDK o yıllarda yüzlerce kelimeye “Osmanlıca” yaftası vurdu; yerlerine sürü sürü, turfa kelime uydurdu.
1930’larda “pavyon”u kovmak TDK’nin aklının köşesinden bile geçmezdi. Çünkü “pavyon” Avrupa’nın göbeğinden gelmişti, hoş gelmişti. O devirde TDK’nin en büyük derdi “Osmanlıca” dediği kelimelerdi; o sadece Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri “yabancı” görüyordu.
Bu “yabancı” damgası öyle kelimelerin sırtına vuruldu ki o kelimeler çobandan hakana herkesin dilindeydi: mektep, muallim, ilim, âlim, kitap, millet, devir, istiklal, hürriyet, heyecan, istikamet, tabiat
Ataların sözlerine, anaların ninnilerine, genç kızların mânilerine, şairlerin şiirlerine, ediplerin hikâye ve romanlarına, âşıkların türkülerine, dervişlerin ilahilerine, dertlilerin ağıtlarına karışan bu kelimeler Türkçe ağacında yapraklandı, çiçek açtı, meyve oldu.
Bu mevzuyu başka bir yazıya terk edelim; TDK’nin sevdiği şu “pavyon”a gidelim.

TDK Pavyonunda Uygunsuz Vaziyetler    

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’ndeki “pavyon”da – diğer kısımlarda da olduğu gibi – imla yanlışlarından noktalama hatalarına, cümle düşüklüklerinden yanlış örneklere varıncaya kadar birçok kusur sere serpe kurulmuş, sırıtıyor.   

İşte TDK “pavyon”unun cılk sahneleri:

İsabetsiz Örnekler
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
’nün “pavyon” maddesinde verilen örneklerden bir kısmının yeri yanlıştır:
1. Elif Şafak’ın “Mahrem”inden alınan “…kız pavyonda dansözmüş.” cümlesi “pavyon”un üçüncü manası (Bir fuarda ürünleri bağımsız sergileme yeri) için verilmiş. Hâlbuki bu cümle “pavyon”un ikinci manasına (Geceleri açık, içkili eğlence yeri) uygundur.

2. Attila İlhan’ın “Kurtlar Sofrası”ndan iktibas edilen cümle de üçüncü değil ikinci manada verilmeliydi:
Birlikte lokanta lokanta, pavyon pavyon yaşadıkları; Rum şarkıcıları, İtalyan cambazları seyredip, Siirt battaniyeli kıl kıl bekâr odasının , tenha yastığına baş koydukları bir gececik; ister istemez, ilk dakikaların resmiyetini daha sonrakilerin acemiliğini ve çekingenliğini eritip siliyor.

Pavyon”da Diğer Sırıtanlar

TDK’miz Yazım Kılavuzu’ndaki Üç Nokta (…) bahsinde bu işaret için Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümle­rin yerine konur..” diyor, sonra “Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.” diye bizi uyarıyor; öbür taraftan da kendisi bu dediğine uymuyor. Nitekim Adalet Ağaoğlu’nun “Gece Hayatım”dan nakledilen cümlenin sonuna dört nokta koymuştur:
18. yüzyıl möblelerinin sergilendiği pavyonlara gidememiştim....”
***
Madde Başında Noktalama Hatası
: Kelimenin menşeini belirten “Fr.pavillon” kaydında “noktadan sonra bir harf boşluğu ara verilmesi” şartına uyulmamış.
***
Nazım Hikmet Ran
’ın “Kan Konuşmaz”ından bir cümle:
Ağaçlar ve pencereleri aydınlık ayrı ayrı pavyonlar.
Noktalama Hatası (I):
Art arda sıralanmış sıfatlar olan “aydınlık kelimesiyle “ayrı ayrı” sözü arasına virgül (,) konmalıydı.
Noktalama Hatası (II):
Verilen örnek “tamamlanmamış bir cümle” sayılacağı için sonuna tek nokta (.) değil üç nokta (…) konmalıydı.
***
Orhan Pamuk’un “Kara Kitap”ından bir cümle:
Gecekondulardan, sarhoş, bar, pavyon ve eğlence yerlerinde, atlıkarıncalı lunaparklardan, kumarhanelerden, camilerden, derviş tekkeleri ve Marksist franksiyon yuvalarından…
İfade Kusuru: Orhan Pamuk’a ait olduğu belirtilen bu cümleden tam bir mana çıkartılamaz. Çünkü bu söz “tamamlanmamış bir cümle” olmasının yanında ifade kusuru (anlatım bozukluğu / fesad-ı telif) taşıyor.
İmla Hatası:
“franksiyon” değil “fraksiyon” olacak.
***
Attila İlhan
’ın “Kurtlar Sofrası”ndan iktibas edilen cümle:
Birlikte lokanta lokanta, pavyon pavyon yaşadıkları; Rum şarkıcıları, İtalyan cambazları seyredip, Siirt battaniyeli kıl kıl bekâr odasının , tenha yastığına baş koydukları bir gececik; ister istemez, ilk dakikaların resmiyetini daha sonrakilerin acemiliğini ve çekingenliğini eritip siliyor.
Noktalama Hatası (I):
TDK bir yandan Yazım Kılavuzu’nda Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz.” diyor, bir yandan da kendisi – yukarıdaki cümlede olduğu gibi – bu dediğine uymuyor: Nitekim bu cümlede geçen “seyredip” kelimesi bir zarf-fiil eki (-ip) ile teşkil edilmiş fakat kendisinden sonra virgül konmuştur.
Noktalama Hatası (II): Aynı cümledeki ikinci zarf-fiil hatasına TDK’miz  “ister istemez” sözünde de düşmüştür.
Noktalama Hatası (III):
TDK’nin Yazım Kılavuzu diyor ki:
Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak işaretleri, ayraç ve kesme ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.”
Attila İlhan
’ın yukarıdaki cümlesinde ise “odasının” kelimesinden sonraki virgül, kelimeye bitişik olarak yazılmamış, bir harf boşluğu ara verilmiştir. 
Noktalama Hatası (IV): “…
ilk dakikaların resmiyetini” sözünden sonra virgül (,) konmalıydı.
Noktalama Hatası (V):
Cümledekibekâr odasının, tenha yastığı” sözü – iktibasta bir hata yoksa – bir isim terkibidir; dolayısıyla araya virgül konması yanlıştır.
Noktalama Hatası (VI):
Virgül (,) işaretini lüzumsuz yere, hatta hiç olmayacak yerde sık sık kullanan TDK’miz – Attila İlhan’ın cümlesinde olduğu gibi – lüzumlu yerlerde sık sık unutuyor. Nitekim cümlede “battaniyeli” sıfatından sonra virgül konmalıydı.
Lüzumlu ve lüzumsuzu bu kadar karıştırmak TDK'ye hiç yakışmıyor…” mu desem, yoksa “Lüzumlu ve lüzumsuzu bu kadar karıştırmak TDK'ye çok yakışıyor…” mu? Bilmiyorum…
Aklıma TDK’ye dair yazdığım mâni geldi:
İmla falan şaştı yine,

Sayfa dolup taştı yine;
TDK’nin hataları

Düzineyi aştı yine
…   


Yazar: C.Yakup Şimşek
31-10-10
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 2
Ahmet Ar
BU YAZILARI TDK YETKİLİLERİ OKUSUN!
Tarih : 31-10-10

Yakup Bey'i tebrik ediyoruz. Bu mantık dolu dikkatli yazıları çok öğretici oluyor. Zaman zaman yapılan espriler de yazıyı daha okunur kılıyor. Yazarımıza teşekkür ediyoruz. Fakat bu yazıları bizim okumamızın sadece bize faydası olur. Asıl TDK okumalı. TDK'nın yanlışlarını düzeltmesi ise binlerce kişiye faydalı. Bunu TDK yetkililerinden istiyoruz.

 
veli
SABRINIZ VE AZMİNİZE TEŞEKKÜRLER
Tarih : 31-10-10

YAKUP BEY KARDEŞİM, TÜRKÇE ÜZERİNDEKİ HASSASİYETİNİZ GERÇEKTEN TAKDİRE ŞÂYÂN. Türk dil kurumu zihniyeti değişmedikçe sizlerin ömrü hatâları temizleme ve düzeltmeye yetmeyebilir. Bizden hatırlatması. Yine de müsahhihliğe devam...

 
TDK'NİN PAVYONU
Online Kişi: 22
Bu Gün: 177 || Bu Ay: 10.073 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.901 || Toplam Tıklanma: 52.184.221