ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 3961
Yazar: Ömer Karaoğlu
ŞU TELEVİZYONUN FİŞİNİ BİR ÇEKSEK!

Müziğin resmini çizebilir misin!

Popüler sistemin en önemli silahı müzik ve bilhassa klipler... Ya evimizde TV olmasaydı? Ömer Karaoğlu yazdı..

“Yeryüzündeki işlevini düşünüyorum insanın.
Gitgide kalınlaşıyor insanı özünden ayıran duvar.

 Sürekli duvarcılar üretiyor çağ…”

(Arif Ay/Gece Yazıları)



Popüler müzikler, popüler kültürle elele yürümeye devam ederken giderek eriyen ve hiçleşen bireyler, kitlesel eğlencelerde bir tür varlık alanı üretir. Bu durum, özellikle körpe zihinleri hadım edilen genç kuşaklar için bir çeşit aitlik duygusu oluşturur. İyi müziklerin yerine, görüntüler ve çoğu kez erotizm öne çıkarılır. Müziğin, hazları abartmaktan ya da ona eşlik etmekten öte söyleyebilecek bir şeyi kalmamıştır artık. Senin, benim, şarkıların, aşkın alınıp satılabileceği ve her şeyin bir fiyatı olduğuna inanılan bir dünyada başka ne olabilir ki! Kalabalıklara katılarak kaybolmamız isteniyor bizden.

Klip dediğin nedir?

Popüler müzik aleminin ileti kanallarından birisi de kliplerdir. Hani o,  şarkıdan ziyade ritmin hızına ayarlı görselliği öne çıkaran klipler. Buradaki görselliğin, pop şarkılarda çoğu kez cinselliği kışkırtıcı figürlerle bir tür “körselliğe” yol açtığı söylenebilir. Böyle bir iklimde üretilen yeni yıldızlar sosyeteye katılır ve  müziğin söyleme gücü yerine endam, kostüm, makyaj ve erotik cazibe merkeze oturur. Zaten çoğunlukla müziğin söylediği bir şey de yoktur. Kolay kavranabilir, insani melekelerin fazla mesaisini gerektirmeyen, o güzelim “aşk”ın bile içini boşaltan şarkılardır bir çoğu. Beklemeye tahammül yoktur hız çağında; “bundan sonra adını kırk yılda bir anarım, sende kaybettiğimi başkasında ararım” der bir şarkı.  “Herkes baksın dalgasına” veya “laf olsun torba dolsun” sözleri, şaka değil albümlerdeki şarkı isimlerinden. Buyurun bir diğer şarkıdan derin anlamlar yüklü dizeler:

“sıfır kilometre bir araba alırım, mahallede kızlara ben hava atarım, sağa çek sola çek bir caka atarım, gözlüğümü takar birden gaza basarım… bas gaza aşkım bas gaza…”



Ses, görünenden öte şeyler söyler!

Bizde durum nasıl diye sual edersen sevgili okuyucu, televizyonlarımızda bir eseri dinletmek istediğinizde tabiatıyla görsel temalar eşliğinde sunmak gerek dediler. Başka teknikler de denenebilir belki. Radyoda ya da albümde dinlerken ihtiyaç duyulmayan bu yeni dilin televizyon ekranlarında örnekleri verilmeye çalışılıyor. Estetik ve içerik bakımından eleştiriye açık epeyce örnek verildi. Bu yeni dili yukarıda sözünü ettiğimiz pop örnekler bıktırıcı tekrarlarla sıkça kullandı. Hiç bulaşmamak bir yol. Ama yapılacaksa, bize ait bir dili bu alanda nasıl ve ne şekilde kullanabileceğimiz sorusu hala cevap bekliyor. “Bak biz çektik oldu” kabilinden klip de az değil.

Özeleştirimizi yapalım; mevcut kliplerimiz tatmin edici cevaplar olmaktan uzak. Bir de klipleştirilen her eser sanki görsellikle somutlaşma ve anlam zenginliğini yitirme riski taşıyor. Esasında müziğin bir kompozisyon ya da icraya dönüşmüş biçimi, onun özünde var olan geniş anlatım imkanlarından sadece bir görünümü temsil eder. Müziğin resmedilmesi iddiası ise olacak iş değil. Yaptıklarımız olsa olsa müziğe eşlik eden ve bazen belki onun sesini bastıran resimler olabilir. Burada titizlenme nedenimiz seslerin görünenden öte bir şeyler söyleyebilme gücü. Klip konusunda kaygılandırıcı olan bu...

Şu televizyonun fişini bir çeksek...

 Varsın klibimiz de olmayıversin diyecek olursak, tutarlı olmak adına sinema ve televizyonu da konuşmalıyız. Kim bilir belki bir dostun televizyon için dediği gibi; “biz ne söylemek istersek isteyelim o söyleyeceğini söylemeye devam ediyor” sanki. Ulvi abi şöyle bir şey söylemişti, “İslami” televizyonların kurulduğu günlerde: “Televizyonun alternatifi yine bir televizyon mu  olmalı acaba?” Düşünmeye değer aziz okuyucu.

Kimbilir belki misafir geldiğinde bir akşam size… Hiç değilse arada bir çıkarıp fişi prizden, evin orta yerine taşıdıktan sonra bu kutuyu, üzerine bir örtü ve bir demlik çay… Sonra koyu bir aile sohbeti…

Ya da…

 Diyalog:

-Abi adam gibi bi klibimiz yok!

-Bir iki denedik ama…

-Öyle değil abi… Sizin ezgiler güzel de pazarlama zayıf abi.

-Aslanım ne olacaktı?...

-Abi, bi sponsor bulacaksın, en kral yönetmeni bulup…

-İyi de yönetmen bizim ezgilerin resmini çizebilir mi?

-Resim dedin de abi! Sana yeni bi imaj, bi de hit parça…

-Ne parça?

-Hit abi hit!

-Oolum, hadi git!

-Yaş kaç oldu abi sorması ayıp?

-Kırkı geçmiş.

-Biraz geç ama olsun, daha ağır bi imaj…

-Diyelim çektin klibi…

-Bana bırak abi, yemin ederim top ondasın.

-Oolum topu topu on kişi bizimkiler zaten.

-Yanlış anladın abi, piyasa kanalları,en KRAL’ından…

-Oolum bizde manken falan yok klipte...

-Abi kardeşine güven uçurucam seni!

-Uçabiliyorsan, uç git oğlum!… Uç git!

Ömer Karaoğlu dikkat çekti

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Karaoğlu
18-11-10
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ŞU TELEVİZYONUN FİŞİNİ BİR ÇEKSEK!
Online Kişi: 31
Bu Gün: 104 || Bu Ay: 1.052 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.138 || Toplam Tıklanma: 52.223.872