Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM | Okunma Sayısı: 2831 |
BİRİNCİ dünya savaşının sonları... Rusya'da Bolşevik ihtilâli olmuş, Osmanlı devleti ile Sovyetler Birliği arasında savaş sona ermiştir. Yakın tarihimizin ünlü Marksistlerinden Şevket Süreyya (Aydemir) Doğu'da subaylık yapmaktadır. Munzur dağlarının kayalık tepelerinde mevcudu 38 kişi olan birliğine "Hepimiz Türküz" dediğinde askerler ona "Estağfirullah, hepimiz Müslümanız.." cevabını vermişti...
Askerlerin böyle demesi Türklüğü red ve tahkir etmek mânâsına alınabilir mi? Kesinlikle alınamaz.
Müslümanlık, İslâm dinini kabul etmiş bütün kavimleri içine alan, kuşatan, kavrayan en geniş kavram ve değerdir. Askerler bunun bilincinde ve farkında idiler ama ŞevketSüreyya farkında değildi.
O, Türkiye Müslümanlarına yeni bir kimlik, yeni bir din getirmek istiyordu. Lakin 38 kişi kalmış birliğinin askerleri ona:
"Esağfirullah kumandanım hepimiz Müslümanız..." demişlerdi.
O askerlerin içinde Türk, Kürt,Boşnak, Arnavut, Laz, Gürcü, Arap vardı. Hepsi Türkçe konuşuyordu ama onları birbirine bağlayan, onları aynı sancak altında birleştiren ana bağ Müslümanlıktı.
Müslümanlığı kaldırıp, yahut ikinci plana itip, onun yerine kavmiyet kimliğini getirmek en büyük fitnedir.
Türklük bir realitedir. Realiteler inkâr edilemez. Türklüğü bir din haline getirmek, İslâm'ı kaldırıp onun yerine koymak ise çok büyük bir yanlıştır.
Bugünkü Şevket Süreyya'lara bu millet yine:
"Estağfirullah, hepimiz Müslümanız..." demeye devam ediyor.
Yazar: M. Şevket Eygi |
20-11-10 |
||
E mail: milligazete.com | Tweet | ||