ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 302
Yazar: Mustafa Çelik
DİNİMİZ İSLÂM HER ŞEYİN FEVKİNDEDİR

DİNİMİZ İSLÂM HER ŞEYİN FEVKİNDEDİRYeryüzünde ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde İslâm’ın üstünlüğüne ve alternatifsizliğine inanmak, bir iman meselesidir. İslâm’ın üstünlüğü ve alternatifsizliği tartışılamaz.

İslâm, bütün zamanlarda ve mekânlarda üsttür asla ast muamelesini kabul etmez. Dünyanın bütün toprakları ve imkânları İslâm’ın tek bir hükmü kadar değer ifade etmez. “Dinim İslâm’dır” diyen Allah’ın hükmünden ve hâkimiyetinden başkasına boyun eğmez. İslâm yegâne hak dindir. Hak ve hakikat ise, mutlaka batıla galebe çalar. Amma bugün amma yarın amma dar-ı bekada fark etmez. Peygamber Efendimiz (sav)’in, “Hak yücedir, ondan üstün ve yüce hiçbir şey yoktur.” (bk. bk. Buhârî, Cenâiz 79; ed-Dârakutnî, es-Sünen 3: 525; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ 6: 205; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat 6: 128) hadisi de bu manaya işaret etmektedir. Müslümanlar son bir iki asırda geri kalmış ve mağlup olmuş iseler, bunun sebebi İslâmiyet’in gerektirdiği dinî ve ahlâkî sorumluluklarını yerine getirmedikleri içindir.

Allah var, sakın putlara ve putperestlere kanma. İmkânlarını İslâm’ın ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde kesintisiz olarak hayata amir olması için kullanmaktan bilerek ve inanarak imtina ediyorsan, sakın kendini Müslümanlardan sanma.

Dinimiz İslâm, bu kâinatta her şeyin fevkindedir, hiçbir şeye tâbi ve âlet olamaz. Fakat bu zamanda, ehl-i gaflet ve dalâlet başka şeyleri onun fevkinde görmeye başladılar. Şunu bilelim ki; herhangi bir ümmet veya millet veya cemaat, İslâm’ı kendine uydurmuşsa onun adı “tahrifat ve tahribat” olur, İslâm olmaz. İslâm uydurulmaz, İslâm’a uyulur. Ya kabul edilir ya da edilmez.

Sahabe neslinden Berâ b. Âzib radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre o şöyle demiştir.

(Uhud Harbinde) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e yüzü demir zırh ile kaplı bir kişi geldi ve;

-Ya Resûlellah, hemen harb edeyim de sonra mı Müslüman olayım? diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“-Önce Müslüman ol, sonra savaş!” buyurdu.

Adam Müslüman oldu, savaştı, sonunda şehit düştü.

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

“- Az iş yaptı, çok kazandı” buyurdu. (Buhârî, Cihad 13; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 293)

İslâm›ın mü’minlere kazandırmak istediği dünya görüşü ve öncelik fikri her hal ve şartta ve her türlü tercihte “önce İslâm” eksenlidir. Savaş, can pazarıdır. Sonunda ölümün bulunması tabiîdir. Peygamber Efendimiz böylesi bir büyük işe girişecek olan kişinin, ancak Müslüman olması halinde ölse de sağ kalsa da bir anlam ifade edeceğini bildiği ve bildirmek istediği için, amellerin ancak İslâm ve imanla bir mâna kazanacağını cümle âleme duyurmak üzere bu sahâbîye “Önce İslâm ol, sonra harb et!” buyurmuştur. Bu durum ve olay, bütün işlerinde önce İslâm fikriyle hareket etmenin her Müslüman için ne derece gerekli ve isabetli olacağını ortaya koymuş bulunmaktadır.

Müslümanlar bütün makam ve mevkilerde her türlü muamelelerinde dinlerini üstün tutmak ve dinlerinin üstünlüğüne riayet etmekle mükelleftirler. Dinimizin üstünlüğüne ve yüceliğine halel getiren hiçbir çalışma, hiçbir oluşum meşru değildir.

Müslümanların yaşadıkları bir dünyada hiçbir yasa ve anayasa İslâm dininin fevkinde, üstünde olamaz. Bir memlekette neyin İslâm’a uygun olup olmadığı değil, İslâm’ın neye uygun olup olmadığı sorgulanıyorsa o memlekette İslâm’ın üstünlüğüne ihanet edilmiş demektir. Müslüman olarak ister ticaret, ister ilim, ister bilim, ister siyaset adamı ol, İslâm dinini her şeyin fevkine çıkarmak ve hayatın yegâne amir otoritesi haline getirmek için çalışmıyorsan bil ki sen hainsin. Ebû Mûsâ radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına bir bedevî geldi ve:

–Yâ Resûlallah! Bir adam ganimet için savaşıyor; bir başkası kendinden bahsedilsin diye savaşıyor; bir diğeri de kahramanlıktaki yerini göstermek için savaşıyor.

Bir rivayete göre: Kahramanlık taslamak için ve ırkının üstünlüğünü göstermek için savaşıyor. Bir başka rivayete göre: Gazabından dolayı savaşıyor! Şimdi kim Allah yolundadır? diye sordu. Rasûlüllah (sav):

”Kim Allah’ın dini daha yüce olsun diye savaşırsa, sadece o Allah yolundadır” buyurdu. (Buhârî, Cihâd: 15; Müslim, İmâre: 149-151. Ayrıca bk. Buhârî, İlm: 45, Humus: 10, Tevhîd: 28; Ebû Dâvûd, Cihâd: 24; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd: 16; Nesâî, Cihâd: 21; İbni Mâce, Cihâd: 13) İslâm’ın yüceliğinden asla taviz verilemez. Müslüman olarak dininin fevkinde bir şeyin varlığına inanmış olan dinini inkâr etmiş demektir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
20-04-22
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİNİMİZ İSLÂM HER ŞEYİN FEVKİNDEDİR
Online Kişi: 12
Bu Gün: 272 || Bu Ay: 9.529 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.313 || Toplam Tıklanma: 52.165.837