Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar | Okunma Sayısı: 5878 |
Anlamsızlaşan Allahsızlaşır!
Gençlik Kültür Merkezinde Yaşar Düzenli'yi dinledik geçtiğimiz haftalarda. Tuttuğumuz notları paylaşmadan edemedik..
(...)
Şahsiyet sahibi olmayan, Müslüman olamaz, bu çok önemli bir düsturdur. Belirgin olmak, bir kimlik sahibi olmak, birisi size dışarıdan baktığında bu adam kişilik sahibidir, eminim ki bu tarz işleri yapar ancak şunlardan kaçınır. Hocası ne derse onu yapar gibi bir durumda ise o bireyin kendi iradesinden söz edemeyiz demektir, bu da aslında sınavın, insan olmanın en temel gerekliliğinin yitimi demektir. Tam da bu şekilde bir netlik gerektiğini vurgulayan Düzenli örnek olarak da üstad Bahattin Yıldız’ı andı. Hayatını Allah yoluna vakfetmiş ve onu tanıyan herkesin, seven sevmeyen, hakkında şahitlik yapabileceği hikmetli bir İbrahimi duruş. Burada tabii ki, her insanın şeytana uyma, sapma ihtimali olduğu konusunda ihtiyat payı bırakmak gerektiğini söyleyenlere kısmen katıldığını söylese de, bu olaya bakışının Mesnevi’de anlatılan bir Sünnetullah’a daha yakın olduğunu söyledi.
Hikâyede bir adam her gün işe giderken yan yatmış bir ev görüyor, günler geçiyor en son bir gün evin eğik olduğu tarafa doğru yıkıldığını görüyor ve Allah’ım sana hamd olsun, bu ev senin ayetlerin gereği meyyal olduğu tarafa doğru düştü, ben de sana meyyalsem, senden tarafa yaşıyorsam sonum cennet olacaktır inşallah. Bu şahsiyet bağlamında kesinlikle bireycilikten bahsetmediğini söyleyen Yaşar Düzenli, konuyu şu sözlerle özetledi: “Ben olmadan biz olunmaz, ama biz olmayan da ben değildir.”
Kimlik yoksunu bir gençlikle karşı karşıyayız
Üniversitenin ve öğrenciliğin anlamını sorgulamayan bir kuşakla karşı karşıya olduğumuzu söyleyen hoca, aslında amacın okumak, fark etmek ve harekete geçmek olması gerektiğini vurguladı, yoksa salt okumanın anlamın kaybından kendisini beri tutması mümkün değil. Gençliğin şu anki genel pozisyonuna dair de “yoğurt torbası” benzetmesini yapan Düzenli, bir kimlik sahibi olabilmek ve dik duruşluluk konusundaki sıkıntılara değindi.
"Geçtim ideolojik bilinci, kimliği bu çocuklar sevmeyi, sevdalanmayı bile bilmiyor, daha öğrenci listesinde isimler okunurken birinin başka bir öğrenci için titrediğini bile görmedim." diyerek, aslında sevdalanmayı bile unutan, değerlerin yitirildiği bir insanlık durumundan dert yandı. Aslında öğrenciden önce insan olabilmek için bir şey yapma tutkusuyla yanan, bir şey yapmalı feryadına sahip olmanın gerekliliği ile sözlerini noktaladı.
Hikmet sahibi bu insanın, Rabbani yürüyüşe çağıran sesine kulak vermeli, bulup sohbet etmeli.
Yazar: Alperen Gençosmanoğlu |
11-12-10 |
||
E mail: dünyabizim.com | Tweet | ||