ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 271
Yazar: Mustafa Armağan
Necip Fazıl neden “Vahdettin hain değildi” demişti?

Necip Fazıl neden “Vahdettin hain değildi” demişti?9 Eylül akşamı Tunç Soyer’in İzmir’i ve Anadolu’yu kana boyayan Yunanlara tek laf etmeyip olanca kin ve gayzını Osmanlı’nın son dönemine, özelde Sultan Vahdettin’e boşaltması geniş bir tepki ağına tosladı. Tepkiler haklıydı, zira Yunanistan’ın her Allah’ın günü bir taciziyle karşılaşan bir ülkenin en kalabalık kıyı şehrinin belediye başkanının adeta Yunan ağzıyla kendi tarihindeki yöneticilere saldırmasının affedilir yanı olamazdı. 

CHP’lilerin bu tür zıpçıktılıkları iyi oluyor bir yerde, zira dağılmış bulunan cephenin toparlanmasına yarıyor. 

“Tarih! Tarih!” diye dilimizde tüy biterken ‘Aman canım, senin de başka şey bildiğin yok, biraz da bugüne gel’ diyen boşboğaz takımının ağzına da okkalı şamar vurulmuş oluyor. 

Demek ki, diyorum, tarih bugündür ve gelecektir. Tarihten bahsetmek sadece tarihten değil, bugünde ve yarında da soluk almak demektir. Hem Soyer gibi nadanlar seni tarih üzerinden vurup dururken bizim gibi gönüllü olarak çabalayanlara ‘sus’ demek hasmın ekmeğine yağ sürmekten başka manaya gelmez. Hasım dediysem, burada Yunanistan ve onun ağzını kullanmayı görev bilenleredir sözüm.    

Böylece yakın tarih tartışmalarında yeni bir dönemece girmiş bulunuyoruz. Bir “fecr-i kâzib”, yani yalancı şafak olmamasını can u gönülden dilediğimiz bu yeni dönemde yakın tarihe ait bilgi, belge ve hatıratların sansürsüz bir şekilde neşrinin, tarihinden haberdar olmak, daha doğrusu ‘Ben kimim ve nereden geliyorum?’ sorularına cevap vermek için kıvranan namuslu vatandaşın dünyasını bir asırdır devam eden dayatmalardan kurtaracağı ümidindeyim. 

Her ‘Vahdettin hain miydi?’ tartışmasında bir ‘tık’ yukarı çıktığımızı veya bir kadem ileri gittiğimizi görmüyor olamazsınız. Mesela Üstad Necip Fazıl’ın Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu Vahidüddin Han adlı kitabı 1968 yılında yayınlanınca oluşan tepkiler, hatta 1976 yılında yapılan 3. baskısında kitabın toplatılıp yazarının hapis cezasına çarptırılması, hatta hapis cezası üzerindeyken toprağa verilmesi, bir korkunun ulaştığı boyutu gösteriyordu. Ama korkunun ecele faydasının olmadığını son tartışmayla gördük. Bugün yüzbinlerce Necip Fazıl gibi düşünen var! 

Demek ki tarihe pranga vurulamıyor, istense de istenmese de değişiyormuş!

O kitapta Necip Fazıl bir iddiada bulunmuştu:

Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya gönderme kararı ve ikna etme çabası Sultan Vahdettin’e aittir. 

İddiasını bazı belgelere ve bizzat devrin şahitlerine dayandırarak dillendiren Necip Fazıl merhum, Mustafa Kemal’in bizzat Falih Rıfkı’ya anlattığı veçhile Sultan Vahdettin’in kendisine “Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin” sözünü söylemesini delil olarak sunup, “devleti kurtarma”nın İngilizlerin gözünü boyamak için görev kâğıdına yazılan “asayişi tesis etmek”le olamayacağını söyler ve ekler: 

“Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya doğrudan doğruya Türk devlet ve milletini kurtarmak için Vahidüddin tarafından gönderilmiş(tir).”

(Bu arada 1967’de basılan rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun Sarıklı Mücahitler adlı kitabının hakkını da teslim edelim. Sultan Vahdettin’le alakalı bölüm yıllar sonra kitaba dönüştürüldü.)

1968 yılında önce Bugün gazetesinde tefrika edilen, ardından da kitap olarak basılan Vahidüddin kitabından Bülent Ecevit’in 2005 yılındaki “Vahdettin’in hain olduğuna inanmıyorum” açıklamasına ve bugün oluşan havaya bakınca insan ister istemez düşünüyor:      

Nasıl 30 sene başörtüsünü tartışıp sonunda karşı olanların ellerindeki bütün kozlar alındı ve hak, sahibine teslim edildiyse, aynı şekilde tarihimiz de yeniden milletin oluncaya kadar sürecek mücadelemiz. İsterse yüz, isterse bin sene geçsin. 

Hep beraber sesimizi gürleştiriyoruz o zaman: 

Durmak yok, yola devam!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Armağan
15-09-22
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Necip Fazıl neden “Vahdettin hain değildi” demişti?
Online Kişi: 16
Bu Gün: 248 || Bu Ay: 8.852 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.263 || Toplam Tıklanma: 51.932.475