ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 403
Yazar: Yusuf Kaplan
Eğitim, terörden daha önemli bir millî meseledir

Eğitim, terörden daha önemli bir millî meseledirBu ülkede devlet ele geçirildi devletin omurgasını oluşturan milletin ruhunun düşmanları tarafından. Azgın bir azınlık, makul çoğunluğa hükmediyor her alanda.

Türkiye, gücünü Tanzimat’la birlikte kaybetmeye başladı; Meşrûtiyetlerle birlikte güçten kuvvetten düştü; yönünü kaybetti. Cumhuriyet’le birlikte İslâmî yönünü ve yörüngesini terketti; “at”tan düştü, tarihten sürüldü, yolunu şaşırdı, yörüngesini kaybetti, tarih yapan bir aktörden tarihte tatil yapan bir figürana, Batı tarihinin bir soytarısına dönüştü.

SABIR, SAVAŞ VE ZAFER!

Önce kendi’niz olacaksınız; esaslı, köklü, dayanıklı ve asil bir özgüvenle yola koyulacaksınız; ki, ondan sonra “başka sular”a emin adımlarla açılabilmeniz, o “başka sular”da boğulmadan yüzebilmeniz ve yepyeni sinerjiler oluşturabilmeniz imkân dâhiline girebilsin.

Onun için sabırla çilemizi dolduracağız... Sabırla, fikir, oluş ve varoluş çilesi ile diktiğimiz ve dikmeye devam edeceğimiz hakikat ağacının meyveye durmasını, leziz ürünler vermesini ve insanlığı hakikat medeniyetiyle buluşturmasını gerçeğe dönüştürme cehdi ile nefes alıp vereceğiz ve takdir-i ilâhînin sonucunu beklemeye koyulacağız...

İnsanlığın önünü açacak hakikat medeniyeti yolculuğunun bayraktarlığını bir kez daha biz yapacağız.

Türkiye’nin her bakımdan bağlandığı Batı’ya bağımlılıktan kurtulmaya başlaması, Washington’a, Londra’ya, Brüksel’e meydan okuması, istiklal ve istikbal mücadelemizde önemli kilometre taşlarıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla üzerinde durduğu Afrika Açılımı, Balkanlar Açılımı, Şanghay Açılımı gibi önemli girişimler, bunu kalıcı, köklü bir stratejiye dönüştürme çabası, bu açıdan önemlidir. Türkiye’nin kabına sığmayan tarihî yükünü ve yükümlülüğünü yerine getirme sorumluluğunun bir göstergesidir bu. Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığının, Türkiye’nin ama tarihî medeniyet iddialarını kuşanan bir Türkiye’nin beklenen olduğunun işaretidir. Emperyalistlere meydan okunmasıdır aynı zamanda.

Elbette daha işin başında bile değiliz. Elbette sadece siyasete endeksleyerek böyle bir yolculuk gerçekleştirilemez hakkıyla!

Önce fikir, eğitim, kültür, sanatta hakikat medeniyetini yeşertecek sahih, arı duru, tertemiz, diriltici hakikat tohumları ekeceğiz, bu tohumları ekecek öncü kuşakları yetiştireceğiz...

Genç kuşakları kaybediyoruz çünkü.

Eğitim sistemimiz iflas etti.

Kültür ve medya rejimimiz, Batılıların kölesi gibi, mankurtlaştırıcı bir işlev üstleniyor: Ülkeyi zihnen köleleştiriyor, Batıya teslim ediyor savaşmadan hem de.

TÜRKİYE BEKLENEN AMA KENDİ KENDİNE ÖFKELENEN!

Bütün bunlar, Türkiye’de bizim yapamadıklarımızdan olduğu kadar, dünyanın hızla postmodern popüler kültürün işgal alanına dönüşmesinden de kaynaklanıyor.

Çünkü her yerde aynı yok oluş felâketi yaşanıyor: Ayartıcı, pornografik Marikan popüler kültürü, her şeyi önüne katıp sürüklüyor sular seller gibi... Bütün zihinleri işgal ederek iğdiş ediyor, bütün kültürleri dümdüz ederek toplumların ruhlarını yok ediyor.

Her şeye rağmen biz, yılmayacağız: Önümüzü açacak öncü kuşaklar yetiştirmek için bütün gecemizi, gündüzümüzü seferber edeceğiz; -ediyoruz da zaten!

Köklü ve güçlü medeniyet iddialarımızla donanan ve kuşanan, hakikati aşk derecesinde benimseyen, insanlığın önünü açacak, insanlığın yükünü omuzlarında taşıyan, yer’le, gök’le ve kök’le sarsılmaz, muhkem irtibatlar kuran parlak öncü kuşaklar yetiştireceğiz.

Tarihi vefakâr, cefakâr ve fedakâr öncü kuşaklar yapar çünkü.

Öncü kuşakları olmayan toplumlar, tarih yapamaz, bir süre tarihte tatil yapar, sonra da yok olur gitmekten, tarihin çöp sepetine yuvarlanmaktan kurtulamaz.

Biz çilemizi dolduruyoruz.

Fikir, oluş ve varoluş çilemizi.

Yılmadık, yıkılmadık.

Yok olmayacağız.

Küllerimizden doğacağız. Külllerimizden doğmamızı sağlayacak özgüveni yüksek, o parlak öncü kuşakları yetiştireceğiz Allah’ın izniyle.

Bu iş bitmedi.

Yeni başlıyor aslında. Dünya bizi bekliyor. Türkiye beklenendir. Türkiye özlenendir.

Allah (cc), sabredenlerle beraberdir. Sabrın sonu, zaferdir.

*

Zafer nedir, peki?

*

Zamana direnmek, Mabed’i beklemek, kaleyi aslâ terketmemek ve hakikat kulesi’ni dikmektir, bekleneni beklemekten aslâ vazgeçmemektir...

Öncü kuşakları olmayan toplumların geleceği karanlıktır, emin adımlarla yürüyecekleri herkese güven verebilecek bir gelecekleri, gelecek tasavvurları yoktur.

Eğer bir toplum geleceğinden az çok emin değilse, geleceğe emin adımlarla yürümekten mahrumsa, o toplumun ya geçmişi, ben idraki veya kendilik tasavvuru da yoktur ya da kökleri, ruhu kurutulmuş, hafızasızlaştırılmış, böylelikle celladına âşık edilmiştir.

10 senemiz 100 seneye bedel olacak. 100 senede yapılamayanı 10 senede yapacağız. 50-60 senede yapılamayanı 5-6 senede yapacağız inşallah.

Devşirme okullardan, devşirmelerin devşirmelerini yetiştiren Batı kültürünün misyonerliğini yapan okullardan Robert Kolej’i 50 sene içinde, Boğaziçi’ni 100 senede yakalayıp geçecek hakikat medeniyetinin tohumlarını ekecek “yerli”, güçlü, evrensel bir yolculuğun kök salması için gecemizi gündüz yapıyoruz.

Eğer eğitimde bağımsızlığımıza kavuşamazsak, bu ülkeyi kurda kuşa -üstelik de kendiliğinden- yem etmekten kurtulamayız!

Vesselâm.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
07-10-22
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Eğitim, terörden daha önemli bir millî meseledir
Online Kişi: 22
Bu Gün: 262 || Bu Ay: 7.616 || Toplam Ziyaretçi: 2.218.160 || Toplam Tıklanma: 52.145.269