ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 137
Yazar: D. Mehmet Doğan
“En Müslüman Türkler”den, “Müslümanlık Araplıktır”a!

“En Müslüman Türkler”den, “Müslümanlık Araplıktır”a!1970’lerin ideolojik havasını soluyan bizler insan tanıma konusunda çok farklı örneklerle karşılaştık. Bu tanıdıklarımızı kabaca dostlar ve düşmanlar diye ayırabiliriz. Düşmanın samimisinden görmediğimiz zararı, dost görünenlerden kat kat görerek bugünlere geldik.

O zamanların önde görünen ve parlak laflarla gençleri sürükleyen bazı figürlerinin zamanla tamamen zıddına inkılâp etmelerini ibretle seyrettik.

Bu figürler içinde milliyetçilik-ülkücülük zeminini kullanan, fakat dinî bir atılış içinde olanlar bilhassa dikkat çekici idi. Kimi tarikatlara sarıyor, kimi diğer dinî guruplarla ilişki kuruyor, kimi de şimdi “İslâmcı” yaftasıyla saldırdıklarından rol çalmaya çalışıyordu.

Müslüman topluluklar farklı cenahlardan gelmiş olanların barınmasına müsaittir. Gelenler girdikleri topluluklarda, gruplarda kısa süre sonra yabancılık çekmezler; camiadan sayılırlar. İşte bu şekilde toplumda yer edinenler, bilhassa son beş-on yıl içinde farklı bir muhteva üzerinden daha önce içine girmeye çalıştıkları veya girdikleri kesimleri taciz etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bir insanın hayatının son safhasında yüz seksen derece değişim geçirmesi tabiî sayılır mı?

Bu gruba dahil zevat son zamanlarda bu açıyı aşan bir değişim içindeler. Dün ak dediklerine kara demekte beis görmüyorlar. Bu ciddi bir kimlik buhranına işaret ediyor. Hayatının yarıdan fazlasını belirli bir inanç ve fikriyata sahip görünerek geçirdikten sonra tam zıddına inkılâp etmelerini şahsiyet ikileşmesine mi bağlayalım? Bazı kimseler böyle krizler geçirebilir. Fakat bugünün piyasasına bakarsak, bu kadar kalabalık bir grubun toptan kriz geçirmesi inandırıcı görünmüyor.

İsim saymayacağım; bir hayli tanıdık, bildik dün sövdüklerini bugün övüyor, dün övdüklerine bugün sövüyor. Bunlar fikirlerini değil, kıblelerini de değiştirdiler.

Sonunda şu kanaate vardım: 1970’lerde bu şahıslara bazı roller verilmişti. Bu rollerini o zaman çok başarılı şekilde oynadılar. Milliyetçi, ülkücü, dindar, sağcı, İslâmcı ve esas olarak antikomünist oldular… ABD’nin“Yeşil kuşak” oluşumunda gereken hizmeti verdiler. Ve bunlar bu kimlikleriyle tanındılar. Bu kimlikleriyle yüksek görevlere geldiler, siyasette öne geçtiler, bir kısmı bakanlık yaptı…

Ve şimdi, âhir ömürlerinde bu şahıslara yeni bir rol takdir edilmişe benziyor.

Komünizm bitti! ABD’nin işine gelen ılımlı İslâm bitti! Medeniyetler çatışmasının en keskin yaşandığı ülkemizde, bu çatışmanın Batı-ABD tarafında duranları saflarını seçtiler. Bu kimliklerini ilgili merkezlere isbat etmek için canhıraş hamleler yapıyorlar.

Ne demişti Hantington?

Türkiye’de siyasî yarılma var: Batıcılar ve Müslümanlar. Bir zamanlar “Batı çalışma grubu”nun kurulma sebebi de bu idi. Bu grubun 28 Şubat’ta bugün yapılanların provası mahiyetinde işlere imza attıklarını hatırlayalım.

Şimdi de öyle: Sıkı atatürkçülük! Hatta kültçülüğe varacak şekilde!

“Arap düşmanlığı” kılıfı altında şedit İslâm düşmanlığı.

          Türkiye’nin manevî varlığına saldırı

Türkiye’nin maddî varlığının ardında güçlü bir manevi yapı mevcuttur ve Türkiye varoluşunu esas olarak bu manevi yapıya borçludur.

Türkiye’den İslâmı çekerseniz, Türklük kalmaz, Türkiye kalmaz!

Türkler bin yıldır Müslüman kimliği ile dünya sisteminde büyük roller oynadı. Büyük devletler kurdu, İslâm dünyasında geniş kitleleri barış içinde bir arada tuttu. Osmanlı Devleti’nin İngiliz siyaseti gereği yıkılmasıyla, bu birlik ortadan kalktı. İslâm dünyası paramparça edildi. Dünyanın bu dönüşüm zamanında İslâm dünyasının herhangi bir şekilde görünür hale gelmesi, Afrika’da son zamanlarda patlak veren hadiselerde olduğu gibi, sömürgecilere meydan okuması ihtimali korku uyandırmaya devam ediyor. Böyle bir ihtimal o merkezleri her şeyden fazla tedirgin ediyor.

Bu ihtimali yok etmek için ilk adım Türkiye’nin maneviyatından yoksun bırakılması. Bunun için Türkiye islamofobyanın merkez ülkesi halinde getirildi. İslâm’a saldırı çok merkezli, çok katlı ve çok yönlü olarak ve her türlü araç kullanılarak sürdürülüyor.

Ve bunun için eskinin maruf devşirmeleri tekrar piyasaya sürülmüş durumda! Bunlar “En Müslüman Türkler”den, “Müslümanlık Araplıktır”a! geldiler. Müslümanlık ne o dur ne budur. Müslümanlık cihanşümuldür. Bütün insanları şâmildir, şimdiki lafla “evrenseldir”. Bunu Türkler asırlardır isbat ettiler. Müslüman olarak Türk kaldılar. Müslüman olmayan Türkler zaman içinde asimile oldu. Örnek çok: Bulgar Hanlığı, erken dönemde Müslüman oldu, Kazan bölgesinde ilk Müslüman Türk devleti ortaya çıktı. Bulgarların bir kısmı batıya, Balkanlara gitti. Bunlar Hıristiyanlaştı ve Slavlaştı. Artık Türk kimliği onlar için bir şey ifade etmiyor!

Türkler İslâm’dan uzaklaştıkça sömürgecilerin bütün kültürel unsurlarını ikinci elden taklitle hıristiyan da olamayan, lafta Türk, gerçekte gavurlar haline gelecekler. Ne dillerini, ne kültürlerini koruyabilecekler. Ve bir nesil sonra da batının yanaşmaları olarak tarihe karışacaklar!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
02-10-23
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
“En Müslüman Türkler”den, “Müslümanlık Araplıktır”a!
Online Kişi: 13
Bu Gün: 400 || Bu Ay: 858 || Toplam Ziyaretçi: 2.226.447 || Toplam Tıklanma: 52.218.542