ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KISSADAN HİSSE
Okunma Sayısı: 4103
Yazar: Mahmut Topbaş
HZ. MEVLÂNÂ'NIN DİLİYLE AŞURE MÂTEMİ

Ömrünü ziyan edip ölüm gelmişken ve tam can verme darlığı anında tevbe ve istiğfâr etmeye başlayan gafil kimseyi Halep'teki Şiîlerin her sene Aşure günlerinde matem tutmalarına teşbihtir ki dışardan gelen bir garip şair "Bu ne gürültü ve bu kimin matemidir?" diye sormuştur

Aşure gününde bütün Halepliler Antakya kapısına gelirler, geceye kadar.

Kadın, erkek büyük bir kalabalık meydana gelir Ehl-i Beyt'e yas tutmak için toparlanırlardı. Şiîler, Aşure gününde Kerbelâ vak'ası için ah u feryat edip ağlarlardı.

Hanedana, Yezid'in, mel'un Şimr'in yaptığı zulmü sayarlardı.

Feryad edip bağırarak dolaştıkça sesleri, bütün ovayı doldururdu.

Bir garip şairin yolu o yana düştü. Aşure günü edilen feryatları işitti.

800. Bu hay huyun sebebini araştırmak için şehre doğru seğirtti.

Halktan "Bu matem kimin için tutuluyor? Bu gam nedir?" diye soruşturmaya başladı. "Bu yas, galiba büyük birisinin ölümü için olmalı. Yoksa böyle bir topluluk, ufak bir iş için değil.

Ölenin adını, lâkaplarını bana söyleyiniz. Zira ben garibim, siz bu beldedensiniz.

Bana onun ismini, vasıflarını söyleyin de onun lütufları için bir mersiye söyleyeyim.

Ben şair bir kişiyim, onun için bir mersiye söyleyeyim de bana da ondan bir lütuf ve kerem dokunsun" diyordu.

Birisi ona dedi ki, "Deli misin sen? Yoksa Şiî değil, Ehl-i Beyt düşmanı mısın?

Aşure gününü bilmiyor musun? Bu öyle bir matemdir ki her an devam eder.

Böyle bir dert, bir mümine hiç hor gelir mi? Küpeyi, kulağın aşkı yüceltir.

Mümin için o pâk ruhun matemi, yüzlerce Nuh tufanından da büyüktür.

Haleb Şiîlerini ta'n için şairin mânidar sözleri 810. Şair dedi ki, "Ama Yezid'in devri nerede? O gam, buraya ne kadar geç erişmiş!

Körlerin gözü bile bu keyfiyeti gördü! Sağırlar dahi bu mihneti işitti!

Bu zamana kadar gaflet uykusunda mıydınız ki o matem için şimdi elbiselerinizi yırtıyorsunuz?

Ey uyuyanlar, asıl kendinize yas tutun! Zira bu ağır uyku, kötü bir ölümdür.

Hak'tan olan ruh, beden zindanını bırakıp gitti. A arzularına esir olan kişi, elbise yırtmak niçin?

Onlar, bu yüce dinin padişahıydılar. Bağlardan kurtulmak, onlara sevinç verir.

Bağdan, kayıttan kurtulup Hakk'ın devlet sarayına, izzet bahçelerine gittiler.

Zerrece sende uyanıklık varsa en büyük padişahlığın saltanatının onların olduğunu anlarsın. Yok anlayamıyorsan yürü, kendine ağla! Sende mahşeri inkârdan bir eser var.

Var, git, harap olan dinin, gönlün için ağla! Bu gördüğün topraktan başka bir şey değil. 820. Görüyorsan işin sebepleri budur. Kanmış gözle can feda edersin.

Görüyorsan yanağında nerede sevginin feri? Denizi gördünse hani cömert elin?

Irmağı gören, suyu esirgemez. Bâhusus o, denizi ve bulutu görmüşse!"

(Mevlana, Mesnevi, cilt 6, beyit: 795-820)

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mahmut Topbaş
21-12-10
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HZ. MEVLÂNÂ'NIN DİLİYLE AŞURE MÂTEMİ
Online Kişi: 34
Bu Gün: 539 || Bu Ay: 9.075 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.473 || Toplam Tıklanma: 52.160.131