ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 3435
Yazar: Psikolog Mehmet Teber
'MÜHİM OLAN İNSANLIK' DİYORUZ AMA SBS PUANINA BAKIYORUZ

İNSANİ YETERLİLİKLER KURUMU (İYK)

Geçen hafta bugün MÜSİAD, İGEDER ve İstanbul Ticaret Üniversitesinin birlikte düzenlediği Meslek Eğitiminde Yeni Açılımlar isimli bir çalıştaydaydım. Organizasyon ve içerik açısından oldukça başarılı bir çalıştaydı. Bakanımız Nimet Çubukçu Hanım’ın katılması çalıştaya ayrı bir güzellik katmıştı.

Çalıştay başlıklarından biri, meslek eğitiminde insani değerlerin kazandırılmasıydı. Çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenler, meslek lisesi müdürleri, meslek yüksekokulu dekanları bu konuyu tartıştılar.   

İnsani değerleri; yani dürüstlüğü, cömertliği, vefayı, sabrı, insafı, tevazuyu yeni nesle nasıl kazandıracağımızı uzun uzun düşünmemiz gerekiyor. Burada ailelere, devletimize, medyaya ve çevreye önemli görevler düşüyor tabi.

SİSTEM AKADEMİK BAŞARIYI ESAS ALIYOR

Şu anki sistem hayatın merkezine akademik başarıyı alıyor. Yapılan sınavlar akademik yeterliliği ölçüyor. Bunun yanında bir de mesleki yeterlilikler kurumumuz var artık. Bu kurum da bir kimsenin belli meslekleri yapabilmesi için gerekli olan yeterlilikleri belirliyor. Yani bazı mesleklerde işe alım yapılırken akademik yeterliliğin yanında mesleki yeterliliğe de bakılacak. İnsanlar değerlendirilmesi akademik ve mesleki yeterliliklerine, sahip oldukları sertifikalara göre yapılırken kurumların değerlendirilmesi içinse çeşitli kalite standartları oluşturulmaya çalışıyor. Bu çalışmalar abartıldığında insani değerlerin en büyük düşmanı bizzat bu çalışmalar oluyor.

Bizler seçme, değerlendirme ve istihdamı akademik başarıya, sınav notuna, mesleki yeterliliğe göre yapacaksak hayatın merkezine notu ve sahip olunan belgeleri almış oluyoruz. Açıkça olmasa da tüm vatandaşlarımıza şunu söylüyoruz “Ey insanlar bu devlette iş ve aş bulmak istiyorsanız, sınavlardan yüksek not almanız gerekiyor. Sahip olduğunuz yeterlilikleri belgelendirmenizi istiyoruz. Dürüstlük, vefa, sabır bizim aradığımız ve önem verdiğimiz kriterler arasında yok.”

MÜHİM OLAN İNSANLIK DİYOR AMA SBS PUANINA BAKIYORUZ...

Sistem hayatın merkezine sınav başarısını ve sahip olunan belgeleri alırken, tüm seçme, değerlendirme işlemleri bunlara göre yapılırken, bir insanın başarısı sınav sonucuna göre değerlendirilirken kusura bakmayın ama biz insani değerleri sinelere yerleştiremeyiz. Çünkü çocuklara “Önemli olan insan olmak.” diyeceğiz ama dönem ortasında verdiğimiz karnede sadece akademik başarısını değerlendireceğiz. Bir ergene “İnsanlık her şeyden önce gelir” dedikten sonra, Anadolu lisesine öğrenci seçerken bu ergenin SBS puanına bakacağız. Öğretmenlere “Değerli hocalarımız, önemli olan çocukları sevmeniz ve onlara insanlığı öğretmeniz” diyeceğiz, sonra da sadece KPSS puanı ile öğretmen alacağız. Personel seçiminde “Dürüst insan bulmak çok önemli” diyeceğiz, personel alırken, diplomalara, mesleki yeterlilik belgelerine bakacağız.

İNSANİ DEĞERLERİN HİÇ Mİ YERİ YOK?

Kısacası şunu söylemek istiyorum: Batıdan ithal ettiğimiz şu andaki sistemde insanların değerlendirilmesinde insani değerlerin hiç mi hiç yeri yok. Bu sistem içinde insani değerleri nasıl hakim kılabiliriz ki?  Bir yandan bu sistemleri geliştirirken, diğer yandan insaniyeti geliştiremeyiz. Çünkü ikisi temelde birbirine zıt. Bu nedenle bir paradigma değişimine ihtiyacımız var.

Ne Yapabiliriz?

Meslek Lisesi çalıştayında demiştim ki, “Akademik yeterliliği ölçüyoruz, mesleki yeterliliği ölçüyoruz, kalite yeterliliği konusunda çalışmalar yapıyoruz, peki insani yeterliliklere dair de bir kurum mu kurmamız lazım? İşe alırken şu kadar akademik yeterlilik, bu kadar mesleki yeterlilik ama 3 tane de insani yeterlilik belgesi mi istiyorum diyeceğiz? Desek bile dürüstlüğü, sabrı, merhameti ne ile ölçüp nasıl belgelendireceğiz?”   

Evet insani değerleri hakim kılmak için oldukça çok çalışmalı, yüzlerce çalıştay ve kongre yapmalıyız. Hadi hep beraber burada bir beyin fırtınası yapalım. İnsani değerleri yeniden merkeze alabilmek için neler yapabileceğimizi konuşalım.

Benim aklıma gelen fikirler şöyle:

* Önce aileden başlayalım. Evlenecek çiftleri bir eğitimden geçirelim. Bu eğitimde anne-babaya çocuklara verebilecekleri en güzel mirasın güzel bir terbiye olacağını anlatalım ve onlara insani değerleri çocuklarına nasıl aşılayacaklarını öğretelim. Ehliyeti olmayana araç teslim etmediğimiz gibi, bu kurslara katılmayanlara da geleceğimizi oluşturacak çocuklarımızı teslim etmeyelim.

* Sonra sistemi ele alalım. Sınavları olabildiğince azaltmanın yollarını düşünelim. Çünkü sınavlar var olduğu sürece ilgi ve algı hep akademik başarıda kalacak. Bunun yanında merkezi sınavları yerelleştirelim. Örneğin üniversiteler kendi öğrencilerini kendisi seçsin. Çünkü merkezi sınavlar tüm kamuoyunun dikkatini sınav başarısına çekiyor. Bu da insani değerlerin ikinci plana itilmesine sebep oluyor. Üniversitelerdeki öğretmen kontenjanını ihtiyacımıza göre belirleyip mezun olan herkesi öğretmen yapalım. Böylece bir sınavı daha tarihe gömelim. Yüksek lisansa öğrenci alırken ALES zorunluluğunu kaldıralım.

* Sonrasında okullara el atalım. Takdir ve teşekkür belgesini sadece notu yüksek olanlara değil, insanlığı yüksek olanlara da verelim. Bunu nasıl mı ölçeceğiz? Öğretmen kanaatlerine güveneceğiz. Yanlış belgelendirme olabilir mi? Olabilir. Sonuçta çocukların dikkatini bir konuya çekmiş oluruz. Onlarda görür ki, takdir toplamak sadece notlarla değil kişilik ile de olabiliyormuş. Hatta insani değerler için verilen takdir teşekkür belgeleri de daha değerli ve güzel yapalım. Bu belgeyi alan aileleri bizzat yerinde ziyaret edip tebrik edelim.

* Okullarda her ay o ayın en dürüst, en cömert, en sabırlı, en merhametli, en yardımsever öğrencisini seçip tüm okulun önünde ödüllendirelim. Böylece çocuklar bu değerlerin önemli olduğunu bir kez daha anlamış olur.

* Başbakanlarımız ve bakanlarımız, sadece olimpiyatlarda başarılı olanlara değil insanlığı olanlara da ödül versin. Mesela, medyaya yansıyan ve bulduğu milyarları polise teslim eden birini medya önünde görkemli bir törenle dürüstlüğünden dolayı tebrik etsin. Bu esnada pozitif konuşmalarla dikkatleri insani değerler üzerine çeksin. Yardımsever birisini bir plaketle ödüllendirsin.

* Tüm gazetelere iki sayfa güzel örnekler sayfası yayımlama zorunluluğu getirelim mesela. Bu sayfalarda insani değerlere dikkati çekip güzel örnekleri paylaşalım. Haber programlarına haberlerin en az yarısının iyiliklerle ilgili olması zorunluluğu getirelim.

* Bunun yanında iş ilanlarında “Şu, şu özelliklere sahip” demeden önce dürüst, güvenilir, sabırlı ve insana değer veren gibi ibareler kullanalım. Bu ilanları görenler insanlığın da işe alımda önemli olduğunun bir kez daha farkına varmış olur.

* Çekilen dizi ve filmlerde insani değerlere sahip olan kahramanları yüceltelim. Bu filmlere insani değerlerle alakalı birçok telkin koyalım.

Bu konu üzerine düşündükçe eminim çok daha güzel fikirler ortaya çıkacaktır. Ancak eğitimciler, öğretmenler ve anne-babalar olarak kendimize devamlı şu soruyu sormamız gerekiyor: Acaba yaptığım çalışmalarla ve söylemlerimle hayatın merkezine insani değerleri mi alıyorum yoksa diğer değerleri mi?

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Psikolog Mehmet Teber
26-02-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
'MÜHİM OLAN İNSANLIK' DİYORUZ AMA SBS PUANINA BAKIYORUZ
Online Kişi: 26
Bu Gün: 101 || Bu Ay: 6.118 || Toplam Ziyaretçi: 2.236.984 || Toplam Tıklanma: 52.310.149