ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2023
Yazar: C.Yakup Şimşek
TDK'NİN ŞİFRESİ - 1

(TDK'den Bir Düzine Hata - 28)

Hayatımızın Şifresi
Son günlerde amme efkârımız YGS’ye dair “şifre” iddialarıyla çalkalanıyor.
Bu kelime aslında son yıllarda hayatımızdaki yerini sürekli genişletiyor: Artık “şifre” siz ne alışveriş var ne başka bir iş… Her türlü banka hesap ve kartında şifre, İnternet dünyasında şifre; kilitte, çantada, kasada, kapıda, bilgisayarda, telefonda, TV’de hep şifre… Aklımızda tutamayacağımız kadar çok… Öyle ki bazılarını unutuyoruz; bu yüzden sık sık işimiz aksıyor, canımız sıkılıyor. Gizli olması şart olduğundan sağa sola da not edemiyoruz.
Ama biliyoruz ki üç beş şifre her an bizimle beraber; bilhassa gizli işlerimizde… Zaten “şifre” nin kendisi gizli…
Bir sır gibi…
Bir insana ait şifre başkaları tarafından öğrenilirse artık şifre olmaktan çıkar, yerini başka bir şifreye bırakır. Bazen bir şifre çözülür; milyonlarca liralık bir hesap boşalır, sahibi perişan olur. Bazen bir kanser türünün gen şifresi çözülür, donmuş gözler duygulanıp yaşarır, solmuş yüreklerde ümitler yeşerir.

Dilimizin Şifresi
Hayatımıza bu denli karışan “şifre” kelimesi kendisinden türeyen sözlerle de dilimizden düşmüyor: şifreci, şifrecilik, şifreleme, şifrelemek, şifrelenme, şifrelenmek, şifreletme, şifreletmek, şifreli, şifresiz...
Halk arasında “şive, şiveli” kelimelerini “şifre, şifreli” şeklinde telaffuz edenler de var.
Tahminimizce “şifre” kelimesi Türkçemizde “şifreli telgraf” ile kullanılmaya başlamıştır. Ne zaman? Bunu tahmin etmek için birkaç tarih verelim: Osmanlı’da Posta Nezareti 1840’ta, Telgraf Müdürlüğü ise 1855’te kurulmuş. 1871’de ise Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü birleştirilmiş. Demek ki “şifre” nin Türkçedeki mazisi aşağı yukarı bir buçuk asrı buluyor.
Sevan Nişanyan’ın tespitine göre “şifre” Fransızca “chiffrer: rakamlaştırmak, bir yazıyı anlaşılmaması için kodlayarak yazmak” kelimesinden gelmiştir ve Türkçede ilk olarak 1892’de kullanılmıştır. Aynı araştırmacı “şifre” nin aslen Arapça “sıfr → sıfır” olduğunu da kaydeder. Şemseddîn Sâmi de kelimenin aslen Arapça olduğunu yazmıştır.
Onun tarafından hazırlanan ve Rumi 1317 (M. 1901-1902) senesinde basılmış olan Kaamûs-ı Türkî’de “şifre, şifreli” maddeleri art arda ve şu izahlarıyla yer alır:
şifre [is. Fr. chiffre’den, o da Ar. “cifr” den] Kimse anlamayacak sûretde mahremâne telgraf çekmekde müsta’mel rakamdan ibâret rumûz usûlü: şifre ile telgraf çekmek; Şifreyi açmak = halletmek: Şifre miftâhı = rumûz ittihâz olunan rakamların hangi hurûfa mukabil kullanıldığını mübeyyin cedvel ki onunla şifre hallolunur: Şifre kalemi = Hâriciyye nezâretinde ve sâir devâir-i resmiyyede sefâretlerden ve diğer yerlerden gelen şifreli telgrafnâmelerin halline ve çekilecek telgrafları şifreye çevirmeğe mahsûs kalem.
şifreli [s.] şifre ile ya’nî rumûz ittihâz olunan rakamlarla çekilmiş (telgrafnâme).

Şemseddîn Sâmi’nin açıklamalarından da anlaşılacağı üzere “şifre” kelimesi dilimize telgrafla girmiştir.

(Devam edecek.)


Hayatımızın Şifresi
Son günlerde amme efkârımız YGS’ye dair “şifre” iddialarıyla çalkalanıyor.
Bu kelime aslında son yıllarda hayatımızdaki yerini sürekli genişletiyor: Artık “şifre” siz ne alışveriş var ne başka bir iş… Her türlü banka hesap ve kartında şifre, İnternet dünyasında şifre; kilitte, çantada, kasada, kapıda, bilgisayarda, telefonda, TV’de hep şifre… Aklımızda tutamayacağımız kadar çok… Öyle ki bazılarını unutuyoruz; bu yüzden sık sık işimiz aksıyor, canımız sıkılıyor. Gizli olması şart olduğundan sağa sola da not edemiyoruz.
Ama biliyoruz ki üç beş şifre her an bizimle beraber; bilhassa gizli işlerimizde… Zaten “şifre” nin kendisi gizli…
Bir sır gibi…
Bir insana ait şifre başkaları tarafından öğrenilirse artık şifre olmaktan çıkar, yerini başka bir şifreye bırakır. Bazen bir şifre çözülür; milyonlarca liralık bir hesap boşalır, sahibi perişan olur. Bazen bir kanser türünün gen şifresi çözülür, donmuş gözler duygulanıp yaşarır, solmuş yüreklerde ümitler yeşerir.

Dilimizin Şifresi
Hayatımıza bu denli karışan “şifre” kelimesi kendisinden türeyen sözlerle de dilimizden düşmüyor: şifreci, şifrecilik, şifreleme, şifrelemek, şifrelenme, şifrelenmek, şifreletme, şifreletmek, şifreli, şifresiz
Halk arasında “şive, şiveli” kelimelerini “şifre, şifreli” şeklinde telaffuz edenler de var.
Tahminimizce “şifre” kelimesi Türkçemizde “şifreli telgraf” ile kullanılmaya başlamıştır. Ne zaman? Bunu tahmin etmek için birkaç tarih verelim: Osmanlı’da Posta Nezareti 1840’ta, Telgraf Müdürlüğü ise 1855’te kurulmuş. 1871’de ise Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü birleştirilmiş. Demek ki “şifre” nin Türkçedeki mazisi aşağı yukarı bir buçuk asrı buluyor.
Sevan Nişanyan’ın tespitine göre “şifre” Fransızca “chiffrer: rakamlaştırmak, bir yazıyı anlaşılmaması için kodlayarak yazmak” kelimesinden gelmiştir ve Türkçede ilk olarak 1892’de kullanılmıştır. Aynı araştırmacı “şifre” nin aslen Arapça “sıfr → sıfır” olduğunu da kaydeder. Şemseddîn Sâmi de kelimenin aslen Arapça olduğunu yazmıştır.
Onun tarafından hazırlanan ve Rumi 1317 (M. 1901-1902) senesinde basılmış olan Kaamûs-ı Türkî’de “şifre, şifreli” maddeleri art arda ve şu şekilde izahlarıyla yer alır:
şifre [is. Fr. chiffre’den, o da Ar. “cifr” den] Kimse anlamayacak sûretde mahremâne telgraf çekmekde müsta’mel rakamdan ibâret rumûz usûlü: şifre ile telgraf çekmek; Şifreyi açmak = halletmek: Şifre miftâhı = rumûz ittihâz olunan rakamların hangi hurûfa mukabil kullanıldığını mübeyyin cedvel ki onunla şifre hallolunur: Şifre kalemi = Hâriciyye nezâretinde ve sâir devâir-i resmiyyede sefâretlerden ve diğer yerlerden gelen şifreli telgrafnâmelerin halline ve çekilecek telgrafları şifreye çevirmeğe mahsûs kalem.
şifreli [s.] şifre ile ya’nî rumûz ittihâz olunan rakamlarla çekilmiş (telgrafnâme).
Şemseddîn Sâmi’nin açıklamalarından da anlaşılacağı üzere “şifre” kelimesi dilimize telgrafla girmiştir.

TDK’nin Şifresi

Dilimizde 150 yıla varan bir geçmişi olan “şifre” kelimesini TDK’miz hiçbir devresinde yabancı olarak görmemiş. Bana göre doğru yapmış. Yanlış bilmiyorsam Fransızlar, İsveçler, Arnavutlar, Almanlar vs. de “şifre” kelimesini - Arapça asıllı olduğuna bakmadan – benimsemişler.
Onlara Arapçadan giden kelime bize Fransızca hâliyle gelmiş. Acaba doğrudan doğruya Arapçadan gelmiş olsaydı TDK ne yapardı? Yüzde doksan dokuz ihtimalle yerine öz Türkçe bir kelime uydururdu. Hatta belki Arapça asıllı olanın yerine Fransızcasını “öz Türkçe” diye alırdı.

Yazar: C.Yakup Şimşek
12-04-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TDK'NİN ŞİFRESİ - 1
Online Kişi: 18
Bu Gün: 224 || Bu Ay: 2.417 || Toplam Ziyaretçi: 2.230.693 || Toplam Tıklanma: 52.258.597