ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 4252
Yazar: Meryem Aybike Sinan
SON HAYAT ÇIĞLIĞI!

Âcil çağrı

Şark’a bakmaz, Garb’ı bilmez görgüden yok vâyesi
Bir kızarmaz yüz, yaşarmaz göz, bütün sermayesi!

                                             (Mehmet Akif Ersoy)


Gündemin içine iyice sıkışmış vaziyetteyiz.

Bütün sohbetlerimiz neredeyse siyaset, spor, ergenekon, balyoz, o dedi, bu dedi, kim dedi, niye dedi, sence ne oldu, bence böyle olur üzerine uzayıp gidiyor. Öylesine gündeme batmış, öylesine kaybolmuş ve hırslarımıza kapılmışız ki asıl önemli meselelerimiz elimizden ve gündemden kayıp gidiyor.

Hatta birçoğumuz bu suni gündemler dışında düşünmemeye, tefekkür bile etmemeye başladık. Hâlbuki biraz tefekkür etseydik her gün bu coğrafyada ne kadar bozulup kirlenmeye yüz tuttuğumuzu, ekşidiğimizi,  toplum olarak çok önemli sayılabilecek asli değerlerimizin dumura uğradığını yarınlarımızın ciddi tehlike altında olduğunu müşahede ederdik.

Küçücük çocuklarımızın nasıl internet girdabına çekilip eften püften geyiklerle zamanlarının çalındığını, ilgi alanlarına ve algılarına istenmeyen unsurların yerleştirilmeye çalışıldığını, çoğunlukla evde oturan veya diğer çalışan kadınlarımızın internet muhabbetlerine nasıl bulaşıp ailevi sorunlara duçar olduğunu, erkeklerin nasıl gaddarlaşıp kadınlara karşı canavarlaştığını bilir çareler aramaya başlardık.

Gençlerimizin yine aynı beladan yanlış ve karanlık insanlarla temasa geçip büyük hayal kırıklıkları yaşadıklarını ruhen ve bedenen kirlenen insanların büyük ruhi bunalımların eşiğinde olduğunu topyekûn bir kirlenme ve bozulma ile karşı karşıya kaldığımızın dehşetini duyardık!

Sadece internet mi?

Televizyon kanallarında reyting uğruna bütün değerlerimizin alaşığı edildiği, kadınların ve erkeklerin bu tür programlarda bütün mahremlerini utanıp sıkılmadan aleni ettiğini, reytinge malzeme yapıldığını, bunun hızla yaygınlaştığını söylemek lazım. Hele yemek yarışmalarındaki üslup, topluma seyrettirilen şeyler bu toprakların alışkın olmadığı kabilden çirkin ve utanç verici ve bize ters olan şeyler olduğu halde ısrarla bu programların devam ettirilmesi ve ciddi reytinler alınması da oldukça düşündürücüdür.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatıra sayıldığı bu coğrafyada sofrasına oturduğu ev sahibine yaptığı hakaretler yetmezmiş gibi bizim ”nimet” diye kutsadığımız yiyecek ve içeceklerin toplumun önünde aşağılanması, israf edilmesi, burun kıvrılması bize has davranış kalıpları olmasa gerektir!

Biz yediğimiz nimete saygılı olmayı bilen, bir kırıntıya bile şükreden bir toplum idik hani? Yere düşen ekmek parçasını bile öpüp başımızsa koyup temiz yerlere kaldıran bu kültür ve medeniyete ne oldu veya neler oluyor diye şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor!

Hatır gönül, sevgi, şefkat, merhamet en önemli ve görünür hasletlerimiz iken ne oldu da bunları takmaz olduk, hayatımızdan çok uzaklara sürgün ettik? Bir de utanmayı unuttuk galiba, arlanmayı, mahçup olmayı! Kızarmayan yüzlere aşina değildi bakışlarımız! Yüzsüzlükte yarış halindeyiz adeta. Birbirimize sevgimiz, şefkatimiz, merhametimiz, hatırımız niye bitti, niye birbirimizden ırak düştük? Düşen insanların ellerinden neden tutmaz olduk acaba?

Hele nezaket ve zarafet denilen ipeksi davranışlarımız vardı bizim, inceliğimiz, peygamber ahlakıyla taçlanmış ruhlarımız vardı geçmişe aşina olan!

Ya da maneviyatımız yoktu da yalan mı söyledik yıllar yılı?

Ruhlarımız böylesine kirli ve karmaşık mı idi?
Biz böylesine bencil ve riyakâr mıydık?

Anlamak mümkün değil!

Bize bir şeyler oldu ve cinnet geçirecek her türlü şartı oluşturmuş durumdayız maalesef. Senin evinde bütün bunlar, bu sorunlar yok diye sen ilgisiz kalamazsın bu soruna. Zira aynı gemide isek, bütün sorunlarla bir şekilde bağımız veya bağlantımız olacaktır, bu kesin.

Gündemimizde asıl olması gereken mühim meseleler her nedense göz ardı ediliyor ve kimsenin umurunda değil. Hergün öylesine acı ve çirkin meselelerle gönül evimize ateş düşüyor, öylesine hayretlere ve hayal kırıklıklarına duçar oluyoruz ki konuşmaya dahi mecalimiz kalmıyor.

İşte asıl gündemimizi moral değerlerimiz işgal etmeliydi.

Zira bu zikretmeye çalıştığımız meseleler on beş yıl öncesinde hayatımızda olmayan şeylerdi. Mesela, güya sevdiği kızı testere ile boğazlayan sevgili dehşetiyle henüz tanışmamıştık! Üç yaşındaki bebek tecavüzlerini hiç duymamıştık! Üç çocuğun komşu tarafından alıkonup vahşetle öldürülüşüne ihtimal bile vermezdik! Bir erkeğin yıllarca baş koyduğu karısını göz kırpmadan öldürüşü binde bir ihtimal idi. Hele kurulan yuvayı ölüm bozardı çoğunlukla. Öylesine huzur ve güzellik sinmişti hayatımıza. Çocuklar çocuğumuz veya kardeşimiz, büyükler abimiz ablamız, teyzemiz, amcamız veya dayımızdı bizim.  Hele komşularımız akrabalarımız idi her dem kapısını çaldığımız! Herkese güvenirdik ve daha çok iyiliği bilir, tanırdık.

Yani bütün bunların hafızamızda kaydı yoktu!

Oysa şimdi kapı komşumuzu tanımıyor, sokağımızda kim oturuyor bilmiyor, kendimizden büyüğe “bayan, ya da bayım” küçüğe “ufaklık! Diye sesleniyoruz.  Şayet tanışıyorsak ve aramız iyi ise bir bardak çay içmek için bile karşı komşuya haber veriyoruz.

Dostluğumuz, arkadaşlığımız, yakınlığımız sahte ve ölçüsüyle oynanmış bir terazide tartılıyor ve çoğunlukla hile karışıyor bu ilişkilerimize. Kıskançlık, sevgisizlik, ihanet ve gaddarlık yükselişte lakin merhamet, hatır, sevgi, iyilik, şefkat ve dürüstlük inişe geçmiş ve hatta yerlerde sürünüyorlar.

Sevgilerimiz, aşklarımız, dostluklarımız, vefamız, pamuk ipliğine bağlı. Her şeyin veya hepsinin  yeni bir karşılığı var. Yedeklerimiz var, gizlimiz saklımız var, riyakârlığın bin türlüsü var paha biçilmeyen!

Kim giderse gitsin, ne biterse bitsin kimin umurunda. Hepsinin bir yedeği var!

Bir şekilde otomotiğe bağlanmış gidiyoruz.

Ancak durum acil, hem de çok acil!

Acilen yüz çevirmemiz gerekiyor asıl gündemimize.

Yarın bütün gündemlerimiz önemini yitirdiğinde, elimizde olması gereken moral değerlerimizi yitirdikten sonra çok geç olabilir!

Muhabbetle!

vâye: nasip, kısmet, behre.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıkyayınız.

Yazar: Meryem Aybike Sinan
15-04-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 2
İhsan Efendioğlu
BU ÇIĞLIĞI BİRİLERİ MUTLAKA DUYMALI
Tarih : 16-04-11

Aslında bu çığlıkları her gün TV'lerde duyuyoruz. Hergün cinayet,i ntihar haberleri dinliyor, Anaların, çocukların, babaların çığlığı TV'lerde yankılanıyor. Bunun sebebi nedir? Toplum nereye gidiyor? Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın okuduğu okulların hâli içler acısı. Başarının ölçüsü sadece testler mi? Çocuklarımız bu eğitim çarkında insafsızca öğütülüyor. Şu kadar derslik var, şu kadar okulda bilgisayar var, internet var diye övünüyor büyüklerimiz. Ya çocuklarımızın psikolojisi, ahlakı? Bunu ölçen, tartan, düşünen büyüklerimiz var mı? 28 şubatın tesiri hâlâ devam ediyor. 8 yıllık kesintisiz eğitime karşıydık, şimdi 12 yıllık mecburi eğitim konuşuluyor. Milli Eğitim artık çocuk öğütme makinası oldu. Birilerinin de öğünme aracı. Allah çocuklarımızı, gençlerimizi, neslimizi korusun.

 
AHMET
GELDİM!
Tarih : 16-04-11

Âcil çağrıya âcil cevap: Geldim! Ne yapacağız? Nerden başlayacağız? Tüccarımızın doğru terazi tutmasından mı, fakirin zenginin servitindeki hakkından mı, talim-terbiyeden mi, yamulmuş siyasetten mi, köklerinden kopmuş ve birer ahlaksızlık paçavrası haline gelmiş edebiyat dünyasından mı, alçaklığı geçmiş, çukura yuvarlanmış kültür-sanat-sinema aleminden mi, Allah'ın üremek ve aile hayatının devamı hikmetiyle verdiği cinsi cazibeyi mübtezellik haline getirmiş TV ve internet ortamından mı?... Bitmez... Nerden? Meryem Hanım güzel yazmış, çarpıcı yazmış. Evet, bir yerden veya her yerden başlamalı. Her hareketimizin irtica suçlamasıyla damgalanacağını da bile bile başlamalı. Bu son hayat çığlığı...

 
SON HAYAT ÇIĞLIĞI!
Online Kişi: 9
Bu Gün: 120 || Bu Ay: 6.676 || Toplam Ziyaretçi: 2.238.017 || Toplam Tıklanma: 52.319.919