ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 4743
Yazar: M. Şevket Eygi
CUMHÛR-I ULEMÂ YOLU

İslam dininde konular ve hükümler muttefakun aleyh ve muhtelefün fih diye iki kısma ayrılır: Muttefakun aleyh, üzerinde  ittifak edilmiş demektir.

Muhtelefün fih,  ihtilaf edilen, çeşitli görüşler ve yorumlar olan, tartışılan konulardır.

Birinci  kural: Zaruriyat-ı diniye denilen bütün ana, esas, temel konularda Selef-i Sâlihînin, Ehl-i Sünnet ulema ve fukahasının ittifakı,  oybirliği vardır.

Günde beş vakit namaz kılmanın farz olduğu, Ramazan ayında oruç tutmanın farz olduğu,  nisaba mâlik olanların zekat vermesinin farz olduğu, ömründe bir kere hacca gitmenin farz olduğu...

Hür kadınların  tesettüre girmesinin farz olduğu.

Eimme-i müctehidîn, ulema, fukaha bu konularda ihtilaf etmemiştir. Tam bir ittifak vardır.

İmanın temel şartlarında da ittifak vardır.

Allah'a, meleklere, ilahî Kitaplara, Peygamberlere, âhiret gününe  (Öldükten sonra tekrar diriltileceğimize, Hesaba kitaba, Cennet ve Cehenneme) ve Kader'e iman  böyledir.

Zaruriyat-ı diniyede,  Kur'anın muhkem ayetlerinde belirtilmiş olan emir yasaklarda ihtilaf yoktur.

İhtilaf  (esasta değil) füruatta, ayrıntılarda  olmuştur.

Vücuttan kan çıkması/akması abdesti bozar mı?

Namaz kılarken Fatiha'dan sonra okunan  surenin başında besmele okunur mu?

Sabah namazı ilk fecir de mi kılınır, yoksa güneşin doğmasına  yarım saat kalaya tehir edilir mi?

Vitir namazı vacib midir, Sünnet midir?

Bu gibi ayrıntıya ait konularda  görüş ve yorum çeşitliliği, bazı farklılıklar olmuştur ki,  bunların hiçbiri  esasa ait değildir.

Bütün Ashab-ı Kiram, bütün Tâbiîn, bütün Tebe-i Tâbiîn, bütün Eimme-i müctehidîn, bütün râsih, rabbanî, 'âmil ulema ve fukaha  zaruriyat-ı diniyede ittifak halindedir.

İşte bu kafileye, bu  büyük topluluğa  cumhur-i ulema denilir.


Ehl-i sünnet Müslümanlarının ana, temel, esas, zarurî dinî konu ve hükümlerde cumhur-i ulemaya tâbi olması gerekir.

Zamanımızda bazı ilahiyatçılar, amatör din  bilginleri  cumhur-i ulema yolundan çıkmışlar, bid'at fırkaları mensupları; heva, heves, re'y ve kafalarına göre  dinde yeni hükümler icat etmişlerdir. Onların bu yeni hükümleri cumhur-i ulemanın görüşlerine aykırıdır. Binaenaleyh Müslümanlar böyle bid'at, fantezi, yeni, uyduruk, re'y ve hevaya dayanan  hükümleri reddetmelidir.

Birkaç örnek vereyim:

(1) İslam'da teravih (Ramazanda kılınan gece namazı) yoktur hezeyanı.

(2) Teravih namazını Hz. Peygamber (Salat ve selam olsun ona) yasaklamıştır hezeyanı.

(3) İslam'da kader inancı yoktur  bâtıl iddiası.

(4) Hayızlı (aybaşılı) hanımlar namaz kılar, oruç tutar, tavaf edebilirler   fetvası.

(5) İslam'da tesettür yoktur.

(6) Kur'anın bazı kesin emir ve yasakları tarihseldir, bu zamanda geçerli değildir.

(7) Haccederken şeytan taşlamak yoktur.

(8) Kur'an İslam'ın tek kaynağıdır. Sünnet kaynak değildir.

(9) Beş vakit namaz üç vakitte kılınabilir.

Bu inançlar ve görüşler bozuktur ve cumhur-i ulemanın  görüşüne, yoluna aykırıdır.

İslam'da kader yoktur demek küfre yol açar.

Çok ince, çok derin, teferruata ait bazı konular eimme arasında medar-ı münakaşa olmuştur.

Mesela:

İmamı Eş'arî ile İmamı Mâturidî hazretleri (Allah ikisinden de razı olsun) itikada ait ana meselelerde ittifak halinde olmakla birlikte bazı ayrıntılarda görüş çeşitliliğine sahiptir.  İki itikad imamızını  bu ihtilaflı  görüşleri  "Nazmü'l-Feraid ve Cem'ü'l-Fevaid" adlı kitapta  (Abdurrahim  Şeyhzâde)  tahlil edilmiştir.

Bu ihtilaflar, bu çeşitlilik kesinlikle esasa, temele, usule  ait değildir ve iki taraf bu çeşitlilikten dolayı birbirini  sapıklıkla suçlamaz. İkisi de haktır, ikisi de esasta/temelde bir ve beraberdir.

İhtilaflı  konulardan biri  de şudur: Kadından peygamber gelmiş midir, gelmemiş midir?

Bir başka ihtilaf: Kendilerine Peygamber gönderilmeyen kavimler sorumlu mudur değil midir?

Bugün Ehl-i Sünnet aleminde  tatbik edilen dört mezhebin imamları ana, temel, esas, zarurî konularda ihtilaf etmemişler, uygulamaya, teferruata ait konularda (rahmanî bir kolaylık ve zenginlik olan)   farklı ictihadlar yapmışlardır.

Dört mezheb teferruata ait bir konuda ittifak etmişse, o konuda  da aykırı bir görüş ileri sürülemez. Maalesef zamanımızın bazı naylon müctehidleri, reformcu ve değişimci ilahiyatçıları  müttefakun aleyh olan konularda  saçma sapan, soytarıca yeni görüşler çıkarma densizliğini  irtikâb ediyor.

İmamı Gazalî'nin musiki hakkındaki görüşleri, İmamı Rabbanî'nin,  kendilerine Peygamber gönderilmemiş kavimlerin sorumluluğuyla ilgili görüşleri, Muhyiddin Arabî'nin vahdet-i vücud (Panteizm değil!) görüşü, Şeyhüilislam Mustafa Sabri ile Zahid el-Kevserî'nin birtakım ince meselelerde âlimâne tartışmaları onların büyüklüklerine halel getirmez.

Her hal ü kârda bütün Ehl-i Sünnet Müslümanları  zaruriyat-ı diniyede, İslamın ve imanın şartlarında; dinin temel, esas, ana hükümlerinde, muttefakun aleyh meselelerde  cumhur-i ulema dairesi içinde bulunmalıdır.

Bid'at fırkalarının,

Reformcuların,

Dinde yenilik ve değişim isteyenlerin,

Tatiliye ve tarihsellik mezhebine bağlı Fazlurrahmancıların,

Ilımlı/light İslamcıların,

Şeriatsız ve fıkıhsız yeni bir İslam türetmek isteyenlerin,

Kemalist ilahiyatçıların,

İslam Protestanlığı taraftarlarının,

Mezhepsizlerin,

Telfik-i mezahib taraftarlarının,

Bugün İslamın yanında iki hak ibrahimî din daha vardır, onların bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir diyenlerin,

Ümmet-i Muhammed'i  sekülerleştirmek  isteyenlerin,

Peygamber Efendimizin hadîslerini AB norm ve standartlarına ve Feminizm ideolojisi ilkelerine göre ayıklamak isteyenlerin,

ABD'nin,  İsrail'in, Vatican'ın, AB'nin  istekleri doğrultusunda  evcil ve uysal bir İslam türetmek isteyenlerin,

Modern İbn Sebe'lerin,

Buharî'de mevzu hadîs vardır diyenlerin,

BOP İslamlığı taraftarlarının ve benzerlerinin...

Sapık, bozuk, yanlış, çarpık, yamuk; kimisi küfre götüren  görüşlerinden, inançlarından,  iddialarından, bid'atlerinden uzak durmalı, bunlardan şeytandan kaçar gibi kaçmalıdır.

Bin küsur yıldan beri gelip geçmiş  yüz binlerce eimme, ulema, fukaha, müfessir, muhaddis  yanılmış da şu nev-zuhurlar doğruyu bulmuş!.. Lütfen  sakın onlara inanmayınız, kanmayınız, dininiz elden gider.

Cumhur-i ulemanın geniş ana caddesinden yürüyelim.

Sevad-ı Azam dairesinin dışına çıkmayalım.

Allahın yardımı, nusreti,  rahmeti  büyük cemaat, büyük karaltı  üzerinedir.

Sürüden ayrılanı kurt kapar.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: M. Şevket Eygi
17-09-11
E mail: milligazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CUMHÛR-I ULEMÂ YOLU
Online Kişi: 8
Bu Gün: 222 || Bu Ay: 3.672 || Toplam Ziyaretçi: 2.233.218 || Toplam Tıklanma: 52.278.129