ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4973
Yazar: Mustafa Özcan
KARŞILAMA MI SABOTAJ MI?

 

Sabotajdan öte

Feshane'de IHH'nın yetimlerle alakalı organize ettiği bir toplantıda idik. Orada. meşhur 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaeviyle alakalı bir kitap üzerinde çalışan Kürt asıllı bir gazeteci arkadaş bana dönerek 'Kürt açılımı noktasında kabil-i hitap muhatap bir kesimin olmadığını ve dolayısıyla böyle bir açılımın verimli bir meyve vermeyeceğini yazdığımı' söyledi ve buna dair bir eleştiri yazdığını ifade etti. Oralı olmadım. Çünkü söylediklerimin test edilmesi için karşı tarafın muamelesini görmek gerekiyordu. Galiba şimdi sınır ötesinden gelen ve onları nümayişle karşılayan ve Türkiye'yi şov alanına çeviren PKK yandaşları bizim endişelerimizi fazlasıyla doğrulamış ve haklı çıkarmış oluyorlar. Bu gruplar sadece süreci sekteye uğratmakla kalmıyorlar aynı zamanda AKP'nin siyasi geleceğini de tehlikeye atıyorlar. Basında Habur sonrası süreçle alakalı iki esaslı değerlendirme var. Bunlardan birisine göre endişeye mahal yok. Her şey tabii seyrinde ilerliyor ve ufak tefek kontrol dışı taşkınlıklar olabilir. Ahmet Türk ise bunlara taşkınlık demiyor coşku olarak nitelendirmeyi yeğliyor. Umarız bu coşku dedikleri ve kimilerince taşkınlık olarak ifade edilen şey karşıtını doğurmaz. Lakin bu coşkunun hassas kesimleri rahatsız ettiğini söylemek bile abes ve zait olsa gerek. Bu coşku veya taşkınlık esasında bu kesimlerin isyan sarhoşluğundan kaynaklansa gerektir. Kimilerine göre, Habur sonrasında yaşanılanlar, isyan sarhoşluğunun zafer sarhoşluğuna dönüşmüş halidir. AKP'ye şimdiye kadar diz çöktüremeyen birileri bu süreçle birlikte derin bir vecd içinde sevindikleri söylenebilir. Bundan dolayı Başbakan Erdoğan bile endişelerini basınla paylaşmış ve sıfır noktasına geri dönülebileceğini söylemiştir. Sıfır noktasına dönüş veya daha eksiye avdet sadece süreçle de veya açılımla da alakalı olmayabilir. Bunun çok daha derin yansımaları olabilir. Bundan dolayı Başbakan Erdoğan haklı olarak girişimlerini 'son şans' olarak nitelendirmektedir.

Süreç bu taşkınlıklarla birlikte, sadece hükümetin değil DTP içinde ılımlı kanadın başı olarak da anılan Ahmet Türk'ün de kontrolünden çıkmakta olduğunu gösteriyor. Zira MHP'lilerin gündeme getirdikleri gizli görüşmelerde anlaşılan bu konuda mutabakata ve anlayış birliğine varılmış. Lakin Türk de bu taşkın grubu kontrol etmekte zorlanmış. Öyleyse yürüyen mutabakat değil fiili bir durumdur. Öyleyse kontrol dışı bir süreçle karşı karşıyayız. Bundan dolayı Beşir Atalay da endişeli ve bu taşkın grubun süreci sabote edip etmek istemediğini soruyor. Esasında bu grubun amacının sadece süreci baltalamakla sınırlı olduğunu söylemek amaçlarını küçümsemek olur. Kimi yazarların da ifade ettiği gibi bunlar yüreklerinde taşıdıkları kinle Kartaca'yı yıkmak ve Türklerin burnunu sürtmek istemektedirler. Dolayısıyla hükümet onları uzlaşma noktasına taşımak isterken onlar da hükümeti istikrarsızlık noktasına taşımaya çalışıyorlar. Bu onların yatışmaz kimyasıyla alakalı bir durumdur. Araplar ittifak etmezler ama menfide ittifak ederler. İşte tam tamına böyle bir durum. Elbette bu sözümüz Kürtler için değil PKK yandaşı muayyen bir kesimle sınırlıdır. Onlar İmralı üzerinden Türkiye'yi kuşatma sevdasına düşmüşlerdir. Ecevit gibi basiretsiz ve parçalanmış iktidarlar çerçevesinde neredeyse bu da gerçekleşmek üzeredir. İsrailli analizci Ron Ben Yishai, 'Gazze ablukası İsrail'e ablukaya dönüştü' derken Ecevit'in basiretsizliği de Türkiye açısından tam bu noktaya evrilmek üzeredir.

Dolayısıyla kimilerine göre sabotajdan öte bir durum var. PKK yandaşları barış değil aksine Kartaca'yı sahipleri üzerine yıkmak istemektedir. Almanya'dan dönecek olan bir grubun dönüş tarihlerini 29 Ekim'den bir gün önceye yani 28 Ekim'e denk getirmeleri ve onun ötesinde bazılarının burada da Habur'daki gibi nümayiş yapmak istemeleri işin rengini ve vahametini gösteriyor. Acaba bu taşkınlıklarıyla hassas çevrelere mesaj mı vermek istiyorlar? Türkiye'yi kargaşa alanına mı çevirmek istiyorlar? Bu kimyadan her şey beklenir.

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

 


Yazar: Mustafa Özcan
25-10-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KARŞILAMA MI SABOTAJ MI?
Online Kişi: 17
Bu Gün: 270 || Bu Ay: 9.527 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.308 || Toplam Tıklanma: 52.165.781