Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM | Okunma Sayısı: 4160 |
Gözünü Nalbanta Tedâvi Ettiren Kör Olur
GÖZÜN hastalandı, kime gidersin. Uzman göz doktoruna. Seçme imkanın varsa en mâhir, en hâzık, en başarılı uzmanı ararsın, ona başvurursun...
Çocuğunu sünnet ettireceksin, iyi ve uzman bir sünnetçi bulursun.
Elbise diktireceksin, kumaşını iyi bir terziye götürürsün.
Bahçendeki ağaçları budatacaksan, iyi ve uzman bir ziraatçi bulur, ona budatırsın...
Gözü ağrıyan nalbanta gitmez.
Ayakkabı ısmarlayacak, takunyacıya gitmez.
Bağını budatacak kişi, sobacıya gitmez.
Yahu damı aktartmak için bile uzman bir ustaya müracaat gerekir.
Din işleri en nazik işlerdir. İlmi, irfanı, ihtisası, icazeti, istikameti olmayanlara dinî konular sorulmaz, gerçek müftü olmayanlardan fetva alınmaz.
Cahile musluk tâmiri bile yaptırılmaz.
Bir kısım Müslümanlar herkes eline bir Kur'an tercümesi, bir de hadîs kitabı alsın ve kendi kafasından mâna çıkartıp ahkâm kessin diyor. Böyle hafiflik, böyle ucuzluk olur mu? Gözünü nalbanta tedavi ettiren kör olabilir, câhile dinî mes'ele soran imanını yitirebilir. Yarım tabip candan, yarım alim dinden imandan edermiş...
Dinî konular icazetli din uzmanlarından, yâni gerçek ulemadan, fukahadan, müderrislerden ve müftülerden sorulur öğrenilir.
Kitap okunarak öğrenilecekse muteber ve güvenilir din kitaplarından öğrenilir.
Birileri çıkmış İslam'da kader inancı yoktur diye terter tepiniyor.
İslam'da kader var mı yok mu, nereden, kimlerden, nasıl öğreneceksin?.. Bilenlere soracaksın.
Bilenler kimlerdir? İcazetli ulema, fukaha, müderrisler ve müftülerdir.
Bunların hepsi de kadere iman İslam'ın altı inanç şartından biridir diyor.
Bütün akaid kitaplarımızda kader bahsi var.
Şu veya bu aykırı ve reformcunun ilahiyatçının kader yoktur diye bağırması diye kader inancı yok olmaz.
Geçen Ramazan'da birileri İslam'da teravih namazı yoktur diye gürültü çıkarttılar. Diyanet'in fetva heyeti vardır, teravihin inkarı akıllara ziyan bir şeydir dedi ve gerekçelerini beyan etti, Ümmet-i Muhammed'i uyardı, aydınlattı.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları dinî, itikadî, fıkhî, ahlakî mesele ve soruları ihlaslı, takvalı, icazetli ulemaya, fukahaya, müftülere sormalıdır.
İslam'da şefaat vardır.
Kabirde sorgu sual vardır. Münkereyn meleklerinin geleceğine inanmak vardır.
Kabir azabı vardır.
Bütün dinî konularda, Ehl-i Sünnet ulema ve fukahasının cumhurunun üzerinde ittifak ettikleri bütün bilgiler doğrudur.
Müttefakun aleyh bilgi ve hükümlere aykırı ve zıt şeyler söyleyenler yanılıyor ve yanıltıyor. Onlar dall ve mudildir.
İlahiyat fakültelerimizde Ehl-i Sünnet inancına, fıkhına bağlı çok muhterem profesörler vardır. Onlar doğru fetva verirler. Sorulacaksa onlara sorulsun.
Adam Kemalizm dinine inanmış, İslam'ı resmî ideolojiye uydurmaya çalışıyor. Böylesine dinî mesele sorulur mu?
Adam, cumhur-i ulemayı bırakmış, birtakım sarıklı Farmasonların peşine düşmüş. Böylesine de fetva sorulmaz, ondan din öğrenilmez.
Soracaksan Ömer Nasuhi Bilmen gibi hocalara soracaksın.
Elmalılı Hamdi efendi gibi müfessirlere soracaksın.
Ahmed Naim bey gibi muhaddislere soracaksın.
Ahmed Davudoğlu el-Ezherî gibi fakihlere soracaksın.
Şeyhülislam Mustafa Sabri, Düzceli Zâhid el-Kevserî, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Mekke-i Mükerreme Şâfiî reisüluleması Ahmed Zeynî Dahlan ve benzeri ulemaya, fukahaya, müftülere soracaksın.
Sevgili kardeşim, seni uyarıyorum: Ağrıyan gözünü nalbanta tedavi ettirme kör olursun. Tartışmalı dinî mesele ve konuları reformculara sorarsan mânen kör olursun.
Yazar: M. Şevket Eygi |
23-01-12 |
||
E mail: milligazete.com | Tweet | ||
uğurlu | |||
Edep ya Hu |
Tarih : 23-01-12 | ||
Ah edep, vah edep, az mı kaldı edep. Sözde fiilde halde yok mu edep? |
|||