ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 3519
Yazar: Mahmut Bıyıklı
KALBİN DİRENİŞİ, NE ASİL DİRENİŞ!

Mahmut Bıyıklı Milat Gazetesi'nde Kemal Sayar'ın eskimez bir kitabınından dem vurdu...

Kemal Sayar, Ruh sağlığının esaslı dinamiklerini bulutların kanatlarından toplayıp yeryüzüne indiren bilge bir hekim. Eskiden sadece ‘hakîm’ demek yeterli olurmuş ama şimdi hekim kelimesinin önüne bir sıfat eklememiz gerekiyor. ‘Bilge hekim’lerin sırlandığı bir vakitte kalbimizin ve ruhumuzun da sağlığıyla ilgilenen hatta onlar sağlam olmazsa beden sağlığının da hayâl olduğunu bilen bilge hekim açlığındayız…

Kalbî Okumalar

Kemal Sayar’ı şiirleri başta olmak üzere bütün yazdıklarını okumaktan büyük keyif alırım. Şu sıralar Kalbin Direnişi kitabını okuyorum. Kalbin Direnişi, Sayar’ın eskimeyen yazılarından oluşuyor. Karakalem Yayınları, İstanbul 2006 tarihi var üzerinde.

Okurken ürpereceğimiz titreyeceğimiz sözler, kitabın başından sonuna kadar aklımızın yakasını hiç bırakmıyor ve nihayet onu yetersizliğine ikna ediyor. Her cümlesi üzerinde akademik çalışmalar yapılabilecek bir düşünceler bütünüyle karşı karşıyayız. Güncel üzerine yazılmış yazılar. Ama tarihsiz, isimsiz, künyesiz bütün bir insanlığın açmazlarını sorgulamak üzere uzaktan konuşarak yakını nişanlıyor.

Bir ön söz bulunmuyor kitapta. Bunun yerine iki anıt sözden iktibasen bütün bir kitabı özetleyecek iki cümleye rastlıyoruz. Biri Küçük Prens’in sevgili yazarı Antoine de St. Exupery’ye ait. “Kişi ancak kalbiyle açık seçik görebilir. Asil olan göze görünmez” diyor. İkinci söz ise Blaise Pascal’ın: “Kalbin, aklın bilemeyeceği sebepleri vardır.”

Klas Yazılar

Kırlarda Bir Kelebek yaşanmış hayat karelerinden kesitler sunarak kendi gerçeğimizi sorgulamamızı sağlayan yazılardan örülü. Kendi Önünden Çekil hikayesiz bir dünyanın sancılarını vurgularken artıların eksi, eksilerin artı olduğu yeni dünya düzenini yeniden ‘anlam’landırmamızı istiyor. Kitaba isim babalığı da yapan Kalbin Direnişi ruhumuzu, kalbimizi unutmaya programlandığımız  ağız dolusu hoyrat bir neşenin tutsağı sahte hayat çemberinden nasıl sıyrılacağımızı, unutursak var olabiliriz yerine hatırlarsak var olabiliriz önermesiyle karşılık vermekte direnen yazılardan oluşuyor. Gezerken Kalbe Düşen seyyah bir ruhun gün akşam olmadan kainat kitabının aharlı sayfalarından devşirdiği hayal ve hatıraların düşeyazdırdıklarıyla şekil bulmuş. Yitik Anlamın Peşinde kitabın ‘can’ alıcı en ‘can’ acıtıcı ve en sağaltıcı terkip bölümü. Günümüzün ‘Tüketim Tarikati’ üyesi insanlarının derdini özetleyen bölüm “Anomik; yani değerlerin bir türlü dikiş tutturamadığı, ahenkli bir değerler sisteminin varolamadığı, değersiz içinde yaşayan, değerini kaybetmiş” toplum düzenine baş kaldıran ‘anlam’ direnişlerini sıralıyor…

Kitabın bize çok çağrışımlarla gelen bir bölümünü beraber okuyalım istiyorum. İkinci bölümde yer alıyor ve Küskünler ve Kaplanların soylu duruşlarını resmediyor. Karakoçlar, Pakdiller gibi soylu küskünler çizgisinde yürüyenlerin kulak kesileceği vurgular var bu yazıda:

“Küskünlüğün soylu bir tarzı vardır. Öfke, sessiz ve kımıltısız orada durur ve şövalyesini güç ilişkilerinden, ahlaki düşüşlerden, ruhu çürüten ne varsa ondan korur… Küskün adam ona saldıran dünyaya karşı zırhına bürünür ve onun tarafından nüfuz edilmeyi reddeder. Onların hayat bilgisi, toplumun baskın değerleriyle uyuşmaz…

Küsmek, boyun eğmeyi reddetmektir. “Gücüm sana yetmiyor; seninle dövüşemem ama sana tâbi olmayı reddediyorum” diyebilmektir. Küskünler, ele geçirmeyi reddettikleri için mağrurdurlar. Ruhlarını rehin bırakmadıkları için de dik durmayı başarabilirler. Hırsızlar toplumunda hırsız, katiller toplumunda katil olmayı telkin eden kavramlaşmalara karşı ‘az gidelen yol’u seçebilir ve hayatlarında büyük farklar doğurabilirler.

Biz bu hayat öykülerini gazetelerde ‘bir başarı öyküsü’ olarak okumayız. Afrikalıların söylediği gibi, “Kaplanların kendi tarihleri oluncaya dek, bütün av hikayeleri avcıları övecektir.” Kurşuna dizilmeyi, zindana atılmayı göze alan ‘deli’ler tarihi yapar. Küskün adamların uğultusu, ‘bırakınız yapsınlar’ diyen adamların kabusudur. Markalara küsenler, firmaları çıldırtır. Televizyonlara küsenler reklamcıları çıldırtır…

Küsen adamlar kuvvetlidir ve onlardan korkulur. Onlar. ‘terkedişin soylu dağı’na sığınmışlardır. Bazan onlarla karşılaşıyorum. Soylu duruşları, o tunçtan öfkeyi hareleyen nezaketleri gözlerimi kamaştırıyor!…

Lüzumundan fazla konuşmayan, harcamayan ve tenezzül etmeyen kaplanlar ne güzel tarif edilmiş. Her satırında bir soylu ruh canlanıyor gözünüzde. Okunmaya doyulmaz bir harfler cünbüşüyle karşı karşıyayız. Bir eğitimciye ne çok ilham var bu satırlarda, bir hekime ne çok denge unsuru. Ve biz sade insanlar için nice düstur…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mahmut Bıyıklı
23-03-12
E mail: haberkültür.net
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KALBİN DİRENİŞİ, NE ASİL DİRENİŞ!
Online Kişi: 33
Bu Gün: 72 || Bu Ay: 1.020 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.028 || Toplam Tıklanma: 52.222.059