ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 4868
Yazar: Ahmet Selim
İÇERDE KİMSE YOKSA GİREMEZSİN

Hatalar sohbeti

İmam-ı Rabbani'nin bir sözü vardır: "İçeride biri varsa, kapıyı bir defa çalmak yeter" der.

Dan, dan, dan diye vursan ne olacak; içeride kimse yok ise? Ne demek "kimse yok?" Duyacak kimse yok, mesaj sinyallerini alabilecek duyarlılık yok, demek.

Bunun için de bazı özel hatalar açıktan eleştirilmez. Sabredeceksiniz... Israrlı olursanız, hem fayda getirmez, hem de nâhoş durumlara düşersiniz. Bazı mesajları davul çalar gibi vermeye kalkarsanız, mümkün olanları da veremezsiniz.

Her şeyin bir vakti var. Zaman saati ile değil, kıvam göstergesiyle ölçülebilen bir vakti.. Bazen bakıyorum ve "belli ki bu gecikecek" diyorum. Erişemezsin ulaşamazsın, şartlanmışlığının ardındaki duyarlılık merkezlerine. Bazıları için belli seviyedeki idrak ve iz'an uyarısının vakti belki hiç gelmeyecek. Burada izah değil, dua gerekir. Bazıları belki karanlıkta uyanacak. Bunlar da var, ihtimaller tablosunda.

"Nereye gidiyoruz?" genel sorusu üzerinde çok düşünüyorum ve bazı kaygılarımı bertaraf edemiyorum. Çok gayret ediyorum, iyimserliği zorluyorum, pek olmuyor.

"Bendeki kaygıya istersen vehim de; ama bir dikkate al, üzerinde biraz düşün" diyebilirim ancak. Böyle bir asgarî kabul var olmazsa arkasını getiremezsin. Dinlemez, dinler gibi yapar. Aslında içeride biri vardır ama, yok gibidir. Kendini kapatmış birine, evinin kapısını açtırsanız ne çıkar? Sizi görmez bile. Bakar, görmez; duyar, anlamaz.

İşte bu noktalarda, bazı meselelerin içini ve ayrıntılarını değil, geneldeki delaletlerini ve hayatın akışındaki dolaylı anlamlarını düşündürmek tek çıkar yoldur. Bu bazen susarak (meskût geçerek) dahi yapılabilir. Mesela biri hararetle bir şeyler anlatıyor da siz sadece dinliyorsanız, bu duruşunuz, fark edilen bir anlam taşıyabilir. Eleştirmiyorum ama, onay ifade eden bir kelime de çıkmıyor ağzımdan. Bu da bir ifade biçimidir. Belirli hallerde susarak da konuşulur ve öyle de gerekebilir.

Bazıları çok rahat. Rehavet denilen cinsiyle rahat. İktidarın teröre sert davranmasını bile liberallik adına kınayacak kadar rahat. "Toleranslı ol, yumuşak davran, ... Şiddet yanlıları da kuzu gibi olur" diyecek kadar rahat. Samimiyetleri mi az, ufukları mı dar? Kestiremiyorum. "Her şeye evet de. Geniş ol, cömert ol, her şeyi kendi haline bırak. Görünmeyen el en mükemmel manzarayı çizer!" felsefesi gibi bir şey... Ve böyle bir tutum, bilime falan değil, hayat bilgisine bile aykırı.

Bugünümüz yarınımızı yapar. Sadece tek çeşit ve aktif negatiflerle değil, yetersiz pozitiflerle ve farkında olunmayan negatiflerle birlikte yapar. Hiç yoruma gitmeden yakın tarihten bir not düşeyim: 1954 yılında Millet Partisi 2,5 lira para cezasıyla bir Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kapatılmıştı... Yine aynı yıl 80 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın hapse atılmıştı... Kendi ayağına kurşun sıkmaktı, birilerinin ekmeğine yağ sürmekti bu kabil davranışlar. Yüzde 57,6 oy alan, 500 milletvekiline sahip bir iktidar böyle şeyler yapar mı? Gaflet bazen çok tatlı geliyor insana. "Öfke baldan tatlıdır" denilmiş; gaflet de öyledir. Başarı ve güçlülük, kişileri ve kurumları özel hatalara meyilli hale getirir. Bu sınavı ekseriya kaybederiz. Osmanlı döneminde de böyleydi. Gerilemenin sebepleri, yükseliş dönemindeki hatalardan kaynaklandı.

Özeleştiriye açık olmayan "özel eleştiri"ye de kapalıdır. Bu anlamıyla içeride kimse yoktur! Boşuna kapıyı çalacağınıza, dua etmeniz uygun olur. Çünkü bir kapıyı boşuna çalmak, başka buluşma kapılarını da köreltebilen antipatiler doğurur. Bu gibi hallerde "bilinçli sabır ve dua" tek çıkar yoldur. Aktüalitede bunun tekabülü olmaz. Buradaki etki, suskunluğa da anlam yükleyen derunî bir iletişim içerir. Tek şart, "öz ve özel eleştiri" bilincinin kitlesel planda var olmasıdır. Bütün sorumluluğu aydınlara ve siyasîlere yıkmayalım; milletin de bir tekaddüm etme görevi vardır. Çoğunluklar da bazen önemli hatalar yapabilir. Örnek; Millet Partisi'nin kapatılmasına DP seçmeninin hiç üzülmemesi "olmadı bu" dememesidir... Aktüel plana aktüelin alışılmış dilini kullanmayan sinyaller de yansımalıdır bazen. Ola ki, çağrışımları bir yerlere ulaşır dualar eşliğinde.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
31-03-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
Derunî dikkat
Tarih : 02-04-12

Dua, Dua...Derunî anlayış ve kemâle ermiş fiil.Bu hâli idrak ne büyük nimet. 'İsterim ki bu dünyada kimse mihnet çekmesin. Kemâle ermek istersen elem çektiğine esef etmesin'. Ahmet selim bey 'hâl'in incelik ve ayrıntılarını pek güzel izah etmiş.Sağolsun. Afiyetler dileriz.

 
İÇERDE KİMSE YOKSA GİREMEZSİN
Online Kişi: 19
Bu Gün: 334 || Bu Ay: 10.230 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.301 || Toplam Tıklanma: 52.191.091