ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 2369
Yazar: Necmettin Türinay
TOZ DUMAN ARASINDA NELER OLDUĞUNU ANLAMA ÇABALARI

Yeni darbe tüccarlığı!

Dün duyduğum en önemli haber, Başbakan Erdoğan’ın eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök ile görüşecek olması. Durduk yerde başbakanın böyle bir görüşmeye ihtiyaç duyması, ortalıkta kol gezen sıkıntıdan başka bir şeyle izah olamaz.

Gönül ister ki başbakan parti işlerine, dış seyahatlere, muhalefetle ağız dalaşmalarına vakit ayırdığı kadar, böyle umur görmüş kişileri ziyarete, onlarla istişâreye de vakit bulsun. Geçmiş tecrübeleri dinlesin, eski dönemlerin loş karanlığından Türkiye’nin nasıl aydınlığa çıktığını bir de onlardan dinlesin!.. Hilmi Özkök veya Ferruh Bozbeyli, fark etmez!.. Hatta denilebilir ki, sevdikleri veya sevmedikleri de bu halkaya dahil edilebilir.

Belki çokları unutmuş bile olsa Hilmi Özkök’ün, AK Parti hükümetinin ayakta kalması için nasıl bir mücadele verdiği unutulabilir mi? Bu sözlerimle ilgili paşanın, AK Partili olduğunu falan iddia ediyor değilim. Tam tersine Türkiye’nin 28 Şubat dehlizinden çıkarılması ve sivil-demokratik sistemin muhafazası yolunda, askeri kuvvetlerin müdahale histerisinin önüne nasıl geçildiğini kasdediyorum. Hem de bu iradenin, Balyoz ve Ergenekon gibi darbe örgütlenmelerine karşı nasıl göğüs gerdiğinin hatırlanması için!..

Ne demek istediğime lütfen dikkat buyurun:

Bu darbeleri ve darbe tehditlerini, o günün Türkiye’sinde, hukuk mu engelledi? Yani Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi veya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu mu önledi? Dahası bu kuvvetlerin, 28 Şubat artığı sınıflarla işbirliği içine girdiğini de bilmiyor değiliz. İşte o safhada, bağımsız olduğunu kabul ettiğimiz sayısız müstakil savcı ve hakimlerden hiç birinin, ama hiç birinin darbeci sınıfların ne ifadesine başvurduğuna, ne de bir soruşturma açtığına siz hiç şahit oldunuz mu?

Öyleyse şimdi önüne gelene aslan kesilen ve bu ülkede darbeleri biz önlüyoruz, darbecilerin üzerine de korkmadan, yılmadan biz gidiyoruz diye aslan kesilenlerin cakasına pabuç bırakmanın hiçbir âlemi yoktur. Çünkü aslına bakarsanız, hukukun ve hukukçu sınıfların tarihte böyle bir rolleri bulunmamaktadır. Çünkü bildiğimiz hukuk, sırtını yasladığı “müesses nizamlar” adına denetleme yapar, fetva verir, içtihat geliştirir. Dolayısıyla dün hukuk kuvvetinin arkasında 28 Şubat darbecileri yer tutmuşken, hukuk onlar adına kılıç sallarken; bugün aynı kuvvetin arkasında daha başka bir kuvvet, daha başka bir irade mevcut demektir. Bu yolda yeni yeni yasal düzenlemeler gerçekleştiren, yeni seçim usulleri ihdas eden bir kuvvetin varlığından söz ediyoruz sizin anlayacağınız!..

Öyleyse bu ülkede, yaşayageldiğimiz bu süreçde milli iradenin (TBMM), seçilmiş iktidarların (hükümet) ve onlarla dayanışma içinde, fiili darbe örgütlenmelerine karşı cansiperâne mücadele veren sivil ve askeri kuvvetlerin ardında durduğu hukuk erkinin, onların içindeki dayanışmacı bazı grupların Brütüslük rolüne soyunmaları şimdi revâ mıdır?

Bu kuvvetlerin müşterek iradesi demek olan dış politikaya ve güvenlik politikalarına, beklenmedik bir anda darbe indirmeye kalkışmak!.. Ortadoğu’da haritaların zangır zangır titrediği bir aşamada keskin bir tehdit kılıcı olarak meydanlara atılmak!.. Daha başından İsrail’in şantaja kalkıştığı Hakan Fidan’dan işe başlamak!.. Uludere bataklığında hükümeti adeta teslim almaya zorlamak!.. 

İşte biz buna hukukun hukuk olmaktan çıkması, bağımsız hukuk kurumunun Sabih Kanadoğlu rolüne yeni baştan soyunması nazarıyla bakıyoruz. Yani hem Türkiye, hem de Türkiye siyasi iradesi, bu huruç denemesi ile köşeye sıkıştırılmak istenmiştir.

Dolayısıyla bu hadise Türkiye’nin bir yandan Kürt politikasında, öbür yandan Kuzey Irak’a ilişkin muhtemel gelişmeler karşısında, açmaza sokulmasından başka bir amaç taşımamaktadır. Tabii bu arada anayasa çalışmaları da bundan şiddetle etkilenecek demektir. 

Nitekim iç ve dış siyaseti destablize amacı taşıyan gelişmeler ortada iken, bu şartlarda Türkiye kime güvenerek referanduma gidebilir? Kime güvenerek seçime gidebilir? Ayrıca yarın “bu kız” başka bir kocaya varmak isterse, önüne kim geçebilir bu gidişin? Dünkü yazımda, “Sır çatladı/Bu yara başka yara” derken, işte bunları kasdediyordum.

Daha açık söylemek gerekirse Türkiye son altı aydır; darbe korkusu üreten veya darbeleri biz önlüyoruz, “Biz olmazsak sen hiçbir şey yapamazsın” demeye getiren sınıfların, üstü örtülü darbe tehditleriyle baş başa yaşıyor. Amerikan musevi gazetelerinin, aynı ülkede yer tutmuş Neo-Con’ların ürettiği haber ve ifşaatlarla narkoza girmiş gibi bir manzara var bugün.

İsrail’in nüfuzu dışına çıkarılmış Kuzey Irak yönetimi ile Türkiye’nin, Kerkük’ü, Kuzey Irak petrollerini ve PKK’yı masaya yatırdığı bir aşamada; elindeki kartlar deşifre ediliyor ve kendi içinde açmazlara sürükleniyor. Devrilip devrilmeme, bölünüp bölünmeme, cumhurbaşkanlığı hesaplarına kilitleniyor. Daha doğrusu da kendi istikbaline dönük yüksek moralleri, ordan burdan durmaksızın darbeler yiyor.

İşte hükümet ve Türkiye, maruz kaldığı bu ayak çelmelemeleri karşısında, alı al moru mor süreçlerden geçiyor. Birtakım ihtisas mahkemelerinin ve ceza yasalarının gözden geçirilmesi ihtiyacı da burdan doğuyor. Hukuk kılıfı giydirilmiş bir odağın, beklenmedik yeni davalar açabileceği, hükümeti zora sokmak amaçlı (doğrudan hükümetin tüzel kişiliğini ilzam eden) dinleme kasetlerinin de piyasaya boca edilebileceği gibi bin bir şayia ve tehdit!..

Meselenin ciddiyeti bilmem fark ediliyor mu? Yoksa bu kasetlerle kasdedilen, Ergenekoncu-Balyozcu konuşmaları falan değil!.. Eğer öyle olsa idi, bu konuya kayıkçı kavgası gibi, uzaktan bakmak daha zevkli olmaz mıydı?

Öyleyse hükümet şöyle bir baksın!.. Manzara seyircisinden geçiliyor mu, geçilmiyor mu?

14.06.2012 Yeni Akit

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Necmettin Türinay
14-06-12
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TOZ DUMAN ARASINDA NELER OLDUĞUNU ANLAMA ÇABALARI
Online Kişi: 15
Bu Gün: 87 || Bu Ay: 6.643 || Toplam Ziyaretçi: 2.237.958 || Toplam Tıklanma: 52.319.413